YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

 

 

Bu ülkede herkes herşeyi biliyor!..

Yolsuzlukların üzerine gidilmeyeceğine öyle inanmışız ki, "Egebank Operasyonu" başlayınca, hemen herkes aynı soruyu seslendirmeye başladı..

-Ne oldu?.. Acaba kim neyi hesapladı da, Demirel adının üzerine gidildi? Bu operasyonla, kim hangi siyasi hesabı tezgaha koydu?

Kamuoyunun zihninde bu soruların oluşması çok doğal.

Çünkü hepimiz, kirli birşeylerin döndüğünü biliyoruz.. Hissetmekten öteye bir algılama bu..

Banka boşaltmalar..

İhale paylaşımları..

Kamu bankalarından kredi kullanımları..

Bütün bunları, ilgili ilgisiz tüm çevreler konuşup, tartışmıyor mu?

"Korkmaz Yiğit Operasyonu" ile gündeme gelen modeli unuttuk mu?

-Bir banka-bir gazete-bir tv kanalı.. Bu üç şeye sahip olan, siyaseti de, parayı da eline geçirir..

Unuttuk mu, "Başbakanlık Konutu"nda gece-yarısından sonra yapılan pazarlıkları?

Ama bu olaylar da "soruşturma dosyaları" ile Meclis gündemine gelince, yine aynı sorular şekillenmişti zihinlerde..

-Acaba Mesut Yılmaz'ın işini bitirmek için, kim düğmeye bastı?

Şimdi de, aynı sorular var..

-Acaba, Demirel'lerin işini bitirmek için kim düğmeye bastı?

Hiçbirimiz, sadece adaletin sağlanması, gerçeklerin ortaya çıkması ve suçluların cezalandırılması ile, onlara özenen müstakbel suçluların caydırılması amacıyla, "Egebank Operasyonu"nun başlatıldığını düşünmek istemiyor gibiyiz..

Bu şüphe, bizi mahvedecek..

Ve hep aynı ümitsiz duygular seslendiriliyor..

-Bu soruşturmadan da hiçbirşey çıkmaz.. Banka boşaltmaktan ötürü kim cezalandırıldı ki?

Oysa hepimizin bildiği, başka gerçekler de var..

Türkiye'de olup-bitenleri, dönen dolapları, sadece yurttaşlar ve gazeteciler bilmiyor ki..

Türkiye'de "derin-devlet", uçan kuşun kanat sesini bile dinliyor..

Kim rüşvet aldıysa, kim dolap çevirdiyse, kim kamu gücünü kullanarak bir menfaat sağladıysa, hepsinin dosyaları, video-kasetleri, belgeleri, derin-devletin "bilgi stokları"nda bekletiliyordur..

Bunun böyle olduğunu, rüşvet alanlar, nüfuz ticareti yapanlar, ihale paylaştıranlar, ucuz kredi dağıtanlar da biliyordur..

İşte bu yüzden, "seçilmişler atanmışlara", "siyaset devlete", "demokrasi cumhuriyete" mecbur durumdadır..

Ölçüyü kaçıranların önüne, hemen bu bulgular getirilebilir..

Protokolün "ileri gelenler"i, bir anda "ileri gidenler" konumuna düşürülebilir..

Bir yaşam döneminde, doğrudan ve dolaylı dört kez askeri darbe geçirmiş olan "bürokrasi" de, artık ihtiyatlıdır..

Ankara'daki dairelerde, problemli bankaları için köşe-bucak dolaşan "'şimdiki güçlüler"in, belki de her yaptıkları görüşme, banta kaydedilmektedir..

Sadece, demokrasinin derin-devletin ipoteğinden kurtarılması için bile, "şeffaflık" Türkiye'nin öncelikli meselesidir..

Ahlaklı, geçmişlerinde leke bulunmayan, bağlantısız, temiz politikacılar, hem kendi mesleklerine, hem de demokrasiye hayat verebilirler.

Aynı durum, "medya" için de söz konusu..

Devletle parasal ilişkiye giren medya sermayesinin işi, politikacıların işinden daha kolay değildir.. "Derin devlet"i kızdıracak bir başlık, bir yorum, onlar için de, birilerinin düğmeye basmasına sebep olabilir..

Hiç unutmayalım..

Herkes herşeyi biliyor..

Bu ülkede, herkes ve herşey, gözaltında.

ŞAKA

Açık ve seçik

Herkesin bildiği ama ancak "operasyonlar"la medyaya yansıyan olaylar, daha önce de anlattığımız küçük Temel'in öyküsünü hatırlatıyor..

5 yaşındaki küçük Temel'in annesini, lüks otelin müdürü çağırmış..

-Bundan sonra oğlunuz, otelimizin havuzuna giremez.. Çünkü havuza çişini yapıyor, demiş..

Temel'in annesi isyan etmiş..

-Ama her çocuk havuza çiş yapar!..

Otel müdürü sinirlenmiş, bağırmış..

-Ama sizin oğlunuz çişini, tramplenden yapıyor havuza!..

GÜZELLİK UYKUSU

Ecevit neleri bilmiyor?

Başbakan Ecevit'in, bir "öz-durum değerlendirmesi" yapması gerekiyor..

Kamuoyuna "yolsuzluk" biçiminde yansıyan ve kamu yetkisinin kötüye kullanılması tartışmalarını içeren tüm olaylarda, Ecevit, ya Başbakan Yardımcısı, ya da Başbakan'dır.

İnanıyoruz ki, bütün bu olaylardan Ecevit'in haberi olmamıştır..

İnter-Bank'tan Ege-Bank'a uzanan süreçteki gelişmeler, "medya-mafya-siyaset" üçgeni tartışmaları, Ecevit'in belki ilgisini bile çekmemiştir.

Aynı durum, 1980 öncesinde de tekrarlanmıştı.. Ecevit, 12 Eylül askeri darbesini, onurlu, temiz, özgürlükçü bir politikacı kimliğiyle, yüzü-ak atlattı.. Ama onun Bakanları, yolsuzluktan yargılanıp, mahkûm oldular.

Ecevit, yine aynı konumda olmalı..

O kadar ki, ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Uluğbay'ın intihar girişimini bile, "onurlu bir adamın yorgunluğu"na bağlayarak geçiştirdi..

Diyoruz ki..

Cumhurbaşkanı Sezer'le sürekli KHK krizi üretip kavga edeceğine, kendisini "güzellik uykusu"na yatırıp, gerçekleri bilmesini engelleyenlerle kavga etsin biraz..

Mısır'daki sağır sultanın duyduğu olayları, Ankara'daki Başbakan'ın bilmemesi, gariptir.


6 EKİM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Mehmet BARLAS

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...