![]() |
![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
İsrail sizinle gurur duyuyorHava nasıl da değişti, farkında mısınız? Demek ki küçük bir dokunuş, Ankara'yı uluslararası platformda zora sokacak ufak bir müdahale "içeride" göstermelik barış havası estirmeye yetebiliyormuş. FP'liler artık "güvenle" partilerinin kapatılmayacağını söylüyorlar. Metin Bostancıoğlu'na rağmen, geniş bir kesimde, kamusal yasakların "özel alan"ı kapsamayacağına dair ufak umut kırıntıları. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş bile nadim oldu yahu, siz ne diyorsunuz. Nuh Mete Yüksel artık daha "şeker" bir görüntüde. Ve Başbakan... Meclis'teki "linç çağrısı"nın mimarı durmaksızın "hoşgörü" mesajları gönderiyor. ABD pasaportlu siyasilerimiz bile Meclis'i "emperyalist" ABD'ye karşı vaziyet almaya çağırıyor. Ne günlere kaldık... Bu göstermelik barış havasının "Sözde Ermeni Soykırım Tasarısı"nın Uluslararası İlişkiler Komitesi'nde onaylanmasıyla direkt/endirekt bir ilişkisi olabilir mi? Neden olmasın! Ankara, ismi mahfuz bir politikacımızın da belirttiği gibi, Batı tasallutuna karşı "iç ittifak" kolluyor. Peki, ben ne yapıyorum? "Da Troppo Tempo"yu dinleyip dinleyip hüzünleniyorum. Şarkı, ihanetlerin, kösnül duyguların, karşılıksız aşkların kol gezdiği geniş, aydınlık bulvarlara değil, nedense Filistin'e, Filistin'de işlenen "çapraz ateş cinayetleri"ne götürüyor beni. Adı, Rami... İsrail polisinin "savunma amaçlı açtığı ateş sonucu" hayatını kaybeden Filistinli çocuk. Türk televizyonları haberi böyle veriyor artık: "İsrail polisinin savunma amaçlı açtığı ateş sonucu hayatını kaybeden Filistinli çocuk..." Ali Kırca'nın ATV'si ise, utanmadan, Rami'nin "iki ateş arasında kaldığı"nı duyuruyordu cinayet görüntülerini yayınladığı haber bülteninde. Fikrin, vicdanın, merhametin tükendiği yerde manipülasyon başlar... İllegal çalışma gruplarının fink attığı, dindar ve muhafazakar kimliğin kamusal alandan tardedildiği, acımasızca sürek avlarının yaşandığı "darbeden de beter" darbe döneminde, agorasını bir dezenformasyon merkezi gibi kullanarak insanların "tanımlanmasını", kategorize edilmesini, bir "çerçeve"ye hapsedilip işlerinin bitirilmesini sağlayan Ali Kırca, şimdi de yüreğimizdeki Filistin merhametini söküp atmaya çalışıyor. Başarıyor da... 28 Şubat ona çok şey borçluydu. İnsanlığa "demokrasi", "hümanizm", "insan hakları" kavramlarını armağan eden, fakat Filistin'deki "çapraz ateş cinayetleri" karşısında kılını dahi kıpırdatmayan "uygar dünya" da ona borçlu kalacak...
meyavuz@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|