YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

 

 

Yaşanan çelişkiler

Fethullah Hoca aleyhinde oluşturulmak istenilen hava ya da KHK krizi derken; iş döndü dolaştı yeni baştan Fazilet Partisi'nin kapısına dayandı. Yenilikçileri destekleyen il yönetimlerinin feshi, il başkanları toplantısında ileri-geri yapılan tartışmalar, Recai Beyle Tayyip Beyin görüşmesi, bu görüşme üzerine yapılan tartışmalar, ayrılma bölünme spekülasyonları ve arkasından sökün ediveren Erbakan'ın tutukluluk kararı etrafındaki inişli çıkışlı bir atmosfer!..

FP sendromu

Bütün bu gelişmeleri inceden inceye takip eden muhatabım soruyor: "Herhalde Fazilet'i kapatacaklar. Yoksa, bunca spekülasyona ve tantanaya niçin ihtiyaç duyulsun? Dava ekim ayı içerisinde karara bağlanacağına göre, öyle sanıyorum ki kamuoyu şimdiden buna hazırlanıyor, alıştırılıyor. Bilmem ne dersin?"

Tabiî ki böyle bir soruya "evet veya hayır" diye cevap verilemez. Kimin muradı nedir, biz onu bilemeyiz. Fakat uzun zamandır Anayasa Mahkemesi için (7+4) biçiminde bir genelleme de yapılmıyor değil. Yani mahkeme üyelerinden yedi kişinin Fazilet'in kapatılması yönünde oy kullanabileceği varsayımına devamlı dikkat çekiliyor.

Ediliyor edilmesine de, işte görüyorsunuz, bu parti hakkında kolay kolay da karar verilemiyor. Fazilet'in değil dirisi, mevcut bitkisel varlığı üzerinde dahi eni konu bir sonuca ulaşılamıyor. Bunun sebebi, partinin hukukî varlığını da aşarak, mevcut canlı, aktif ve diri tabanlarının ne yapacağı, nereye kanalize olacağı, ya da kanalize edileceği noktasında yaşanan binbir çelişkide toplanıyor. Yani kapatmak kolay, doğacak sonuçları öngörmek ise o kadar netameli.

Meselâ bu noktada kaç engel yaşandığını hatırlamaya çalışalım:

Arzu tek, engel çok

Geçen sonbaharda Türkiye'nin AB'a adaylığı kabul edildi. FP'ye ilişkin politikalar da ister istemez aksadı. Yılbaşından sonra da, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ucu gözüktü. Seçimlerde FP'ye ihtiyaç bulunduğu için, dava ister istemez seçim sonucuna kaldı. O arada Mesut Yılmaz'ın Yüce Divan'a sevkedilerek, siyaseten tasfiyesi politikaları öne çıktı. Bu noktada kuşkusuz FP'ye ihtiyaçları yüksekti. Yani FP nasıl olsa çantada keklik diye düşünülüyordu. Eğer Yılmaz'ın tasfiyesi projesi gerçekleşseydi, aynı anda Çiller'in de Yüce Divan'a gitmemesi için hiç bir sebep yoktu. Yoktu da, yeni siyasal proje bununla sınırlı kalmayacaktı ki!.. Hemen arkasından FP kapatılacak, Meclis grubunun bütününe siyasi yasak getirilecekti. O safhada meseleye, sırf Mesut Yılmaz'la sınırlı bakanların çoğunun, bugün işin aslını esasını öğrendikleri anlaşılmıyor mu?

Buradaki amaç, FP'nin yerine kurulacak partinin acemiliğinden ve merkez sağın dağınıklığından istifade ile, alelacele seçime gitmekti. Görüldüğü şekliyle o tasfiye projesi aksadı; dolayısıyla adli tatil de gerekçe gösterilerek, FP'ye ilişkin politikalar bir kere daha alt-üst olmuş oldu.

Öyle de, siyasetin yeniden dizaynına dönük politikalar büsbütün askıya mı alındı dersiniz? Elbette hayır!.. Dün ANAP ve Yılmaz'ı hareket noktası olarak kabul edenler, bugün CHP'den yola çıkıyorlar. Hemen buna paralel olarak da merkez sağda yeni oluşumların peşine düşüyorlar. CHP'de Öymen tasfiye edilebilirse, bu partinin grup kuracağından emin olabilirsiniz. Aynı şekilde düğmesine basılmayı bekleyen "merkez sağ" bir kümelenme de yedekte duruyor. Anlayacağınız, iktidar ve muhalefet, kaygan bir zeminin üzerinde oturuyor Türkiye'de..

Hukuktan ziyade siyaset

İşte FP mevzûuna, bu zeminde bakalım ve bir hüküm vermeye çalışalım. FP'ye ilişkin tutumu, FP dışında kalan siyasî alanın bütünü ile ilişkilendirmezseniz, o zaman da düz ovada şaşarsınız. Hayır, FP'ye ilişkin tavır; siyasetin bütününü ilgilendiren daha makro bir tutumun içinde bir parça durumunda. Bizim Geniş Açı olarak gözlemlerimiz, böyle düşünmemizi gerekli kılıyor.

O zaman, lûtfen şu iki alternatife dikkat edelim: Yeni bir seçim düşünülüyorsa, FP'ye karşı nasıl bir tavır geliştirilebilir? İkincisi de partide yenilikçi-gelenekçi/merkezci bölünmesi hasıl olursa, yani parti küçülürse, o zaman nasıl bir tavır takınılır?

Gördüğünüz gibi hukuktan ziyade, siyaset öne çıkıyor bu işte.


16 EYLÜL 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Necmettin Türinay

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...