YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Organik siyasetin ruh kökü: 'Ünsiyet'

CNN'nin ünlü talk-show'cusu Larry King, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e, geçtiğimiz günlerde onlarca denizcinin dramatik ölümüne neden olan denizaltı kazası ile ilginç bir soru sordu. 'Denizaltı kazasını duyduğunuzda neden tatilinizi kesip Moskova'ya dönmediniz?' diye soran King'e, Putin, benim kanımı donduran bir cevap verdi: 'dönmeme gerek yoktu, çünkü bulunduğum yerden herşeye hakimdim'… 'Teknik olarak' ne kadar doğru bir cevap değil mi? Ama 'hakiki-siyasi' bir bakışaçısından bir devlet adamının halkıyla 'ortak bir kaderi paylaşma duygusu'nun yokluğunu gösteriyor sadece. Putin'in halkıyla birlikteliğini ifade etmenin öneminden, halkla aynı ruh dünyasında yaşadığını hisset(tir)menin değerinden ne kadar uzak olduğunu gösteriyor…

Bir devlet adamının ya da siyasetçinin, seçilerek ya da başka bir yolla işbaşına gelmesinin çok ötesinde bir birliktelikten söz açıyoruz tabii. 'Legalite'nin, görünenin ötesinde/derininde bir 'moralite' ile beslenmesinin gerekliliğinden yola çıkıyoruz. İnsan kelimesinin etimolojisindeki anlamıyla 'ünsiyet'in toplumsallaşmasından ve siyasallaşmasından bahsediyoruz. Hiçbir proganda çalışmasının veremeyeceği bir 'derinlik' duygusu, hiçbir imaj çalışmasıyla sağlanamayacak bir 'titreşim birlikteliği' sözünü etmeye çalıştığımız şey…

Deprem bölgesine giden ABD Başkanı'nın gösterdiği ilgiyi kendi halkına gösterme yeteneği olmayan yöneticilerimizin uzak düştüğü şey bu. Üstelik yöneticilerin bu kararlılığının milletin 'ruh kökü'ne göre düştüğü uzaklığın gösterdiği tedirginlik verici sterillik aynı zamanda bahsettiğimiz. Geçmişte Bosna meselesini alabildiğine istismar eden sağcı siyasetçilerin, bir yılbaşı tatilini Bosna'da geçiren Deniz Baykal'ı film seyreder gibi izlemeleri neresine düştü bu toplumun? İslamcı siyasetin temsilcilerinin tam bir otuz yıl boyunca bu millete en hassas değerleri en 'türedi' tiplerle, bu milletle hiçbir üslup ve vücut dili ortaklığı olmayan 'kurgusal ve sentetik sözcüler'le anlatmasının hikmeti nedir? Kurban Bayramı vesilesiyle parti binasında bayramlaşma töreni düzenleyen CHP yöneticilerinin, karşılaştıkları 'laikçi' tepki nedeniyle, yaptıklarını 'irtica'ya prim verme 'abra-kadabra'sının tacizine terketmeleri nedir peki? İslamcı gözle tarihe baktığını iddia ederek (!) bu milletin 'Milli Mücadele'sine karşı ucuz yaklaşımlar geliştiren ve bunları yıllarca siyaset pazarında pazarlayanlar, ne yapmak istediler gerçekte?

Bu ucuzluklara düşmeden halkının desteğini alanlar da var neyse ki… Çek Cumhurbaşkanı Vaclav Havel, uzun yıllar bir sivil toplum lideri olarak halkı ile kendi kaderini 'eşleştirme' mücadelesi vermiş biridir. Bir yazar olarak Batı'ya sığınıp, sosyalist rejimin baskısından uzak bir yazın hayatının içinde yer alma yerine rejime karşı mücadele etti, ama bu mücaleyi aslında kendi kaderi ile halkının kaderini 'özdeşleştirmenin' bir vesilesi saydı. Bu nedenle, Havel'in rejime karşı mücadelesi 'siyasal meşruiyet'in bütün donanımlarını barındırmakla beraber, özünde halkıyla aynı ruh kökünde 'ünsiyet kurduğu' için yüksek bir mücadeleydi. Halkının 'ruh kökü' ile aynı dalga boyunda durdu Havel. Ve, halk bunu anladı, O'nu sadece yaptıkları siyaseten doğru bir lider olarak görmenin ötesinde, 'organik' olarak da doğru yerde duran biri saydı. Halka, yaptıkları yanlışlara rağmen neden hala Havel'e güvendikleri sorulduğunda, birisi şöyle cevap vermişti: 'O da her insan gibi yanlış yapabilir, ama bizi asla bile bile aldatmaz'…

'Ünsiyet' yoksa, bir lider halkı ancak siyaseten işe yarayan şeyler yaptığı sürece arkasına alabilir ve ister istemez siyaseten hemen işe yaramayacak ama meşru işlere çağırdığı zaman halkı, destek biter. Oysa bir lider 'ünsiyet' kurarak bir halka en keskin gerçekleri bile anlatsa, halk kısa ya da orta vadede işine yaramayan, 'cebini olumlu yönde etkilemeyen' şeyleri bile 'meşru' olduğu için destekler.

Cumhurbaşkanı Sezer'in arkasındaki muazzam halk desteği ile yıllardır gündemi 'ilhak' etmiş olan eski (9. değil, 'eski') Cumhurbaşkanı Demirel'i siyasete yeniden dönmekten korkutan desteksizliğin mukayesesine bir de bu gözle bakın isterseniz…


16 EYLÜL 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Ömer Çelik

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...