Derin ortaklık

Türk siyasetinin temel değişmezlerinden biri "merkez"e göre siyaset yapabilme becerisidir. Tanımı muğlak ama muğlak olduğu kadar da anlamı malum bir tanım içeren merkez, sonradan eklenen derin devlet kavramı ile daha da malum, maksadın anlaşılmasına derin katkılar sağladı...

Siyasetçilerin özellikle kriz dönemlerinde başarılı olamamalarının anlamı, hal ve gidişlerini merkeze göre ayarlayamamaları anlamına gelir. Örneğin, Refahyol hükümetinin başarısızlığından ya da büyük yanlışlarından bahsedenlerin, hükümet politikalarıyla merkezin istekleri arasında ortaya çıkan çelişkilerden bahsettikleri anlaşılmalıdır. En azından linç politikalarına gerekçe olarak gösterilen suç, uyumsuzluktur. Yani uyumsuzluk bir başarısızlık nedenidir ve başarısız yönetimler tabanlarının (seçmenler) cezalandırması bile beklemeden gerekli cezaya çarptırılırlar.

Bu çelişki ya da uyumsuzluk hemen her parti için belli derecelerde olmak üzere geçerlidir. Tolere edilebilecek uyumsuzluk sınırını aşanların yanlışları, ihanetleri ifşa edilir, cürümlerinin gerekli gördüğü ceza verilir. Bu cezanın darbelerden hapislere, hatta idamlara kadar varabileceğini artık biliyoruz. Her ne kadar silahsız kuvvetler, cezalandırmanın yeni unsuru olarak ortaya çıkmış görünse de, linç politikası yürütenlerin cesaret/destek aldığı merkez değişmez.

MHP'nin uyumu

Çok partili hayata geçileli beri en azından görüntü düzeyinde tüm siyasal partiler temsil ettikleri kitlelerin beklentilerini göz önüne alma ihtiyacı hissederler. Bu görüntü ihtiyacı geleneksel olarak MHP için de geçerlidir. Ancak MHP'nin karizmatik lideri Alparslan Türkeş'ten sonra geçirdiği değişim süreci, geleneğinde (genlerinde) zaten mevcut olan merkez tutkusunun başka kaygıları bir kenara bıraktıracak kadar öne çıktığını gösteriyor. Bu yeni durum silahsız güçler kavramının neleri içermekte olduğunu da göstermesi bakımından önemli ip uçları vermektedir.

MHP merkezle stratejik ilişkisini stratejik uyum ortaklığına dönüştürerek Türk siyasetinin gelecekte alacağı çizginin öncülüğünü yapmaktadır.

Gösterdiği uyumla pekçok çevreyi sukutu hayale uğratan Ecevit'in bile uyum katsayısını zorlayan durumlarda MHP, hiçbir tereddüte mahal bırakmayacak biçimde geleceğin siyasetinin nasıl olacağı, nasıl olması gerektiği konusunda hepimize önemli dersler vermektedir.

312. maddenin düzenlenmesi konusunda kamuoyunda bazı talepler mi yükseldi? Hükümetin sıkıntıya girmesine gerek yok. MHP, bu maddenin değil değiştirilmesine eleştirilmesine bile karşı olduğunu açıklayarak merkez uyumunun nerelere kadar götürülebileceğini, tüm siyasilere örnek teşkil edecek şekilde cesaret örneği göstermektedir.

Türk siyasetinin gerçek/derin yapısını, önümüzdeki dönemde de alması muhtemel biçim(ler)i, şimdiden okumak isteyen MHP'nin izlediği uyum politikalarına bakmalıdır. MHP hangi çevre ve güç merkezleri ile ne düzeyde uyum göstermesi gerektiğini kendi seçmeni pahasına ayarlama cesaretini gösteriyor.

Önümüzdeki dönem Türkiye'nin geleceği yol ayrımı, siyaset geleneği bakımından merkez olmaya yatkın kafa ve kadrolara ihtiyaç duyacaktır. Ülkenin geleceği yol ayrımı; sivil inisiyatiflere prim vermeyecek kadar kritik, seçmen denilen ve ne zaman ne isteyeceği belli olmayan yığınlara teslim edilmeyecek kadar hayati kararlar almayı gerektirebilir/gerektirecektir de.

Avrupa Birliği'ne girip girmemek, ya da siyasal sistemin AB'ye göre şekillendirilmesi, dış politikadan ekonomiye pekçok konuda Meclis'in hatta kabinenin bile by-pass edilip edilmemesi gibi temel konular tartışmaya açıldıkça merkezin MHP'nin uyum katsayısına çok ihtiyacı olacak. Ve görünen o ki, siyaset uyum üzre bina edilmeye çalışılacaktır.