YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

 

 

Bir psikolojik çözümleme denemesi

Türk-Amerikan ilişkileri her yıl bu zamanlarda 'Ermeni tasarısı' ile sarsılır. Tasarıyı hazırlayanlar, özellikle dört yılda bir yapılan seçimleri fırsat bilirler ve Amerikan Ermenisi nüfusu gözardı edemeyen politikacılar da "Seçmene selâm" amaçlı bir kavgayı Kongre'ye taşırlar. Bu, Osmanlı'nın çöküş döneminde yaşanan tarihî olaylarda 1,5 milyon Ermeni'nin hayatını kaybettiği iddiası üzerine oturan bir 'soykırım ilânı' tasarısıdır. Pek çok Amerikan eyaletinde benimsenmiş, federal düzeyde de epey mesafe almış tasarının yasalaşmasından Türkiye Cumhuriyeti endişe duymaktadır...

Sonuçları itibariyle baş ağrıtabileceği için haklı bir endişe bu. Ermenistan ve Ermeni diasporası, etkin ülkelerin parlamentoları eliyle Türkiye'yi kuşatmayı bir 'millî dâvâ' haline getirdi. Konunun tarihle veya hukukla ilgili yüzü fazla önemli değil bu yüzden; kaydedilecek siyasî başarı kalıcı sonuçlar üretebilecek... Bu sebeple, Türkiye ve Türk-Amerikan ilişkilerine önem verdiği bilinen Clinton yönetimi, Kongre'yi etkilemek için olağanüstü bir çaba sarf ediyor...

Ermeni girişimi bu kez bayağı mesafe kaydettiği, iki ülke resmî makamları ve resmî makamlarla irtibatlı kuruluşlar canhıraş gayretler gösterdiği halde, konu, Türkiye içerisine hak ettiği önemde yansımış değil. 'Resmî' bir kaç kalem 'resmî tezleri' tekrarladı; ancak böylesine 'millî' bir konuda tepki vermesi beklenecek kişiler, kurumlar ve örgütlerden güçlü bir ses çıktığı duyulmadı.

Neden acaba? Ya da şöyle sorayım: Türkiye'de fark edilen koyu sessizliğin, şu son üç-dört yıl içerisinde yaşanan ve vatandaşı 'resmî tutum'dan soğutmaya başladığı gözlenen gelişmelerle bir irtibatı olabilir mi?

Devletler ve sistemler, vatandaşla devlet erki arasında imzalandığı varsayılan bir 'zımnî anlaşma' (Montesquieu'nün deyimiyle 'sosyal kontrat') üzerine otururlar. Devlet, vatandaşın güvenli topraklar üzerinde yaşamasını garanti eder, vatandaş da devlete itaat edip sadakat göstereceğine söz verir.

Bu 'zımnî anlaşma'ya uyum, yapılan araştırmaların ortaya koyduğu üzere, demokratik sistemlerde en üst düzeydedir; o ülkelerde sağlanan rahat ve huzur ortamında, vatandaşlar, hem kendilerini hem de ülkelerini zenginleştiren çok yönlü ekonomik, sosyal ve siyasî faaliyet sergiler...

Doğal olarak bunun tersi de doğrudur: Vatandaşının beklediği güveni devletin sağlayamadığı, ya da otoriter eğilimlerin devlete egemen olduğu ortamlarda, 'zımnî anlaşma' algılaması olağanüstü düşer... Vatandaş ile devlet arasındaki uyumun ortadan kalktığı, devletin tebaasından ürküp korktuğu durumlar geçmişte çok yaşanmıştır. Demir Perde döneminde, komünist rejimler, vatandaştan 'sadakat' bekleme yerine o sadakati demir yumrukla sağlama peşinde koşmuşlar, beceremediklerinde Moskova'dan yardım talep etmişlerdi. Macaristan (1956) ve Çekoslovakya'da (1968) yaşananların sebebi buydu; komünizmin çökmesinin (1989) kolay oluşunu da sistemin 'sosyal kontrat' zaafına borçluyuz.

Türkiye'de son yıllarda yaşananlar da vatandaş-devlet ilişkilerini olumsuz biçimde etkilemeye başladı. Henüz tam ayırdında olan pek az kişi var, ama şu bir gerçek: Yurtdışına yerleşmek üzere kaçışlar hızlandı; fırsat bulan ekmeğini başka diyarlarda arıyor... Bu huzursuzluk gönüllü katılım bekleyen başka alanlarda da kendini gösteriyorsa hiç şaşmamak gerekir. Toplumun bir kısmını 'iç düşman' belleyen yaklaşım, o kısım kendisini 'aslî unsur' görmeye devam etse bile, fertler üzerinde bir 'yabancılaşma' etkisi bırakabilir...

Türkiye'nin ileride başını ağrıtacak konularda ilgisizlik acaba bu psikolojik durumla ilgili olabilir mi? Ağzının tadı kaçmış, rahat ve huzurunu yitirmiş insanlar, "Aman, bana ne?" noktasına -hatta daha ilerisine- varmış olabilirler mi? Bu vahim soruyu bizde soran yok, ama 'Ermeni tasarısı' konusunun şu sıralarda aldığı biçimin akla düşürdüğü gibi, Türkiye üzerinde hesapları olanlar, o sorunun cevabını vermiş gibi davranıyorlar...

Türkiye bu günlerin dertlerini kolay kolay üzerinden atamayacak...


19 EYLÜL 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Fehmi Koru

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...