![]() |
![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Türkiye engelli koşmak zorundaİşin şakaya gelir yanı yok.. Önümüzdeki Kasım'da, Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları, "Türkiye Raporu"nu inceleyip, görüşlerini açıklayacaklar.. Eğer bu rapor olumsuzsa, Türkiye'nin "aday" statüsüne geçmesi ertelenecek, zorlaşacak.. Bakanlar, Türkiye ile adaylık görüşmesine başlanması için, yeşil ışık yakmayacaklar.. Türkiye'de "birileri", Avrupa Birliği yolunu kesmeye çalışıyor.. Bunu da hepimiz biliyoruz.. Bu yüzden "Türkiye raporu"nun olumsuz çıkması için, "birileri"nin ellerinden geleni yapmaya çalışacakları da kesin gibidir.. Örneğin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kıvrıkoğlu'nun, siyasete, idareye ve yargıya müdahale niteliği içeren açıklamalarının belli medyada abartılı verilmesi, Türkiye'nin görünümünü bozmuştur.. Batı medyası, bu açıklamaları yorumlarken, Türkiye'yi "asker ağırlıklı bir demokrasi" biçiminde sunmuştur.. Ertesi gün de, Fethullah Gülen hakkında "çeteci" suçlaması ile dava açılması, Türkiye'nin dış görünümünü parlatmamıştır.. Batı medyasının gözünde Gülen, uzlaşmacı, eğitime önem veren, kültürler-arası barışmadan yana bir İslami figürdür.. Hatta "The Economist" Gülen'i, "Evangelist" benzetmesi ile tanımlamıştır.. Şimdi bu gidişi tırmandıracak yeni adımlar atılır mı? Örneğin Erbakan'ın tutuklanması için başlatılan girişimler ve evinin jandarma tarafından aranması olayı var.. Aynı şekilde, Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları toplantısından önce Fazilet Partisi'nin kapatılma kararı da, zaten problemli olan "Türkiye görüntüsü"ne tüy dikebilir.. Rahmetli İsmet İnönü, 1960'lı yıllarda, o zamanki bir olay hakkında -Meclis'teki dolapların aranması- "Eşkiyanın gece ne yapacağı belli olmaz" demişti.. Aynı durum yine söz konusu olabilir.. Türkiye'nin Avrupa Birliği Üyeliği'ni engellemek isteyen "birileri", Ankara'nın kuytu köşelerinde ne tür komplolar hazırlar, bilemeyiz.. Ama kesinlikle bildiğimiz birşey var.. "Kartel medyası" olarak nitelenen basının manşetleri, bu tür komplolarda kullanılmaya hazır, bekliyor. Ismarlama iki manşetle, demokrasiye kastettiği iddia edilen hayali senaryolar açıklanır.. Demokrasiyi kurtarmak için, demokrasinin yok edilmesi gerektiği vurgulanabilir.. Hatırlayın.. Aynı medya, Genelkurmay Başkanı'nın yargıya müdahale niteliği taşıyan sözlerini manşetlerle övdü.. Buna karşı Yargıtay Başkanı'nın yargıya ilişkin konuşmasının, "uzun", "yersiz", "ansiklopedik" olduğu haberleştirildi.. Yani Avrupa Birliği Üyeliği yolundaki serüvenimiz, rahat geçeceğe benzemiyor.. Çünkü Avrupa Birliği, siyasi içeriğiyle, büyük bir "demokrasi, sivilleşme ve özgürlük" projesidir.. Örneğin Milli Güvenlik Kurulu'ndaki sivil üyelerin sayısının artırılması, sivil demokrasiyi kanıtlamaya yetmez.. MGK Genel Sekreterliği'nin yetkilerini belirleyen yasanın, kamuoyu önünde, açıkça tartışılması da gerekir.. Türkiye'de, memurların ve her kesimden insanın, fişlenip, tasfiye edilmesi eyleminin, kimler ve hangi merkezler tarafından yapıldığının açıklanması gerekir.. Bekleyelim, göreceğiz.. ŞAKA
Ha gayret!.
Hay Allah!.. Bu ayırımcılıktan bir türlü kurtulamıyoruz.. Genelkurmay Başkanı'nın davetli listesinde olan gazetecilere, "papyonlu gazeteciler" deniliyordu.. Yasaklı Erbakan'ın davetli listesindeki gazetecilere de "demokrat gazeteciler" denildi.. Şimdi bazıları da, "papyonlu-demokrat" olmaya çalışıyor.. Bari şu "kartel" de, "rekabete açık kartel" olmayı denese.. ERBAKAN
Ayıp ettin be Hocam!.
Erbakan'ın bazı medya mensuplarına "demokrat gazeteciler" demesi, bir kısım meslektaşları kırdı.. Hatta bazıları, "biz kartelde demokrat gazetecileri çalıştırıyoruz, ama sizin medyanızda bira içen gazeteciler çalışamıyor" gibi acıklı yakınmaları da seslendirdi.. Tabiî "papyonlu gazeteciler" daha da öfkelendi.. Bunlardan bazıları, herhalde çamur ve zehir saçmak için, kalemlerinin namlusuna kurşun sürmekteler şu sırada.. Erbakan'ı hala başbakan ve iktidar sahibi sananlar da, kapatılan partilerin yasaklı liderini, şöyle suçluyor.. - Erbakan, gazetecileri sınırlandırarak, halkın haber hakkını ve basın özgürlüğünü tehdit ediyor.. Bakarsınız bu görüşler ihbar kabul edilip, Erbakan hakkında basın özgürlüğüne tecavüz ettiği için "anayasayı ihlal davası" da açılır.. Ya da, önceki gün olduğu gibi, söylemediği sözler manşet yapılarak, gereği düşünülür.. Neticede "Erbakan'a akredite gazeteciler" olayı, "Genelkurmaya akredite gazeteciler" olayını dengeledi..
mbarlas@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|