![]() |
![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Daha önemli olan...Fazilet Partisi'nin (FP) Anayasa Mahkemesi'nde görülmekte olan kapatılma dâvâsında son aşamaya girildi. Başsavcının iddialarını parti sözcüleri cevaplandırdı, raportör iddia ile savunmayı değerlendiren raporunu mahkemeye sundu; şimdi sıra mahkemenin kararında. Başbakan, FP liderine, "Partinizin kapatılma ihtimali sıfır" demiş demesine, ama ortalık toz duman, senaryodan geçilmiyor... İlginç olan nokta şu: Konu henüz mahkemede görüşülmeye başlanmadığı halde, bazı liderlerin söylem ve davranışlarından, mahkemeden çıkacak kararın 'kapatma' yönünde olacağıyla ilgili bir kanaat oluşmuş durumda. Sanki ortadaki sorun hukukî değilmiş, sanki Anayasa Mahkemesi telkinlere göre hareket eden bir organmış hissine kapılmamak elde değil. Ecevit'in "İhtimal sıfır" demesi de, hükümetin öteki ortaklarının farklı bir ihtimalin varlığını akla getirir tarzda davranmaları da hiç 'şık' değil... Türkiye siyasi partilerin kapatılabileceğini ilke olarak kabul etmiş nâdir ülkelerden biri; nâdirliği kapatmanın kolaylığından kaynaklanıyor. Anayasada var olan kapatma şartları ile Siyasi Partiler Yasası'nın aynı konuya ilişkin maddelerinde yer alan şartlar birbirlerini tamamlayıcı değil; tersine, karar alacak olanları zorlayacak çelişkiler var eldeki hukukî metinler arasında. Bu sebeple, daha önce başka partilerin kapatıldığı sıralarda görüldüğü gibi, 'en yüksek mahkeme' tarafından bu yolda alınan kararlar, her zaman, kamu vicdanını rahatlatmıyor. FP'nin kapatılma dâvâsında rahatsızlık kaynağı başka unsurlar da var; bunların en başında da 'iddia makamı' durumundaki Yargıtay Cumhuriyet başsavcısının 'tarafgir' tavırları geliyor. Başsavcı, hazırladığı esas hakkında mütalaayı mahkemeye sunmadan önce bastırıp gazetelerde yayınlanmasını sağlamaktan, kamuoyu yoluyla mahkeme üzerinde baskı uygulama amaçlı kitaplar yayınlamaya kadar 'alışılmadık' girişimlere başvurmaktan çekinmedi. Onun bu çabaları dâvânın 'siyasî' olarak algılanmasının da sebebi. Oysa, Anayasa Mahkemesi, güncel kaygılarla değil, anayasada çerçevesi çizilmiş 'hukukî' bir alanda karar vermek zorunda. Böyle durumlarda dâvâlının kendi lehinde bir kamuoyu oluşturması beklenir; ancak FP yönetiminin bunda fazla başarılı olamadığı hemen fark ediliyor. İçerisindeki çözülme, bazı il teşkilâtlarına tırpan atılınca, dışarıya da vurmaya başladı; bu hayra alâmet değil. Kendini anlatmak için çıktığı Batı seferi de, 'fiyasko' denilemese bile, kapısı çalınan yerlerin 'timsah gözyaşı' dökme ihtiyacı bile duymayacak kadar FP'ye kapalı olduğunu akla getirir bir seyir izliyor. Siyasi partiler toplumsal tabanı bulunan yaşayan organizmalardır; bu sebeple, tepeden inmeci yaklaşımlarla önlerinin kesilmesi partinin üzerine oturduğu siyasi çizginin sonu olmuyor. Türkiye'nin öykündüğü uygarlık alanında, parti kapatmanın bir tedbir olarak düşünülmemesi de bu yüzden. CHP örneği açık: Toplumla arası açılan parti, siyasi sistem içerisinde gücünü yitirerek, kapanmaktan beter hale geliyor... FP örneği de öyle: Toplumda tabanı bulunan bir siyasi çizgiyi partisini kapatmakla yok edemiyorsunuz; MNP MSP'leşiyor, o RP'ye, RP de FP'ye vücut veriyor... Çizgi herhalde FP ile kesilmeyecek... Anayasa Mahkemesi'nin gündemine girdiğinde, karar vereceklerin, bu mülâhazalara ek olarak, göz önünde tutmaları gerekecek bir başka önemli nokta daha var: Karar toplum vicdanının kabul edebileceği haklı gerekçelere dayanmak zorunda olduğu gibi, kararın siyasi ve toplumsal dengeleri radikal biçimde sarsmaması da gerekiyor. 12 Eyül'ün en büyük suçu bir siyaset adamları neslinin önünü kesip çok geniş çaplı siyasi yasaklı oluşturmasıydı; şimdi darbesiz aynı sonuca yol açılması beklentisi içine girenler var, onlara fırsat verilmemeli. Son gelişmelerin iyice gözlere soktuğu gibi, Türkiye, yakın ve dost bildikleri tarafından bile arkadan hançerlenebilen bir ülke; önüne tuzak kuranlar içerideki zihni bölünmüşlükten, devlet-millet mutabakatının zedelenmesinden cesaret alıyorlar. Parti kapattırmayı da içeren süreç, Türkiye'yi zayıf düşürerek, üzerinde kolayca hesap kurulabilen bir ülkeye dönüştürdü. FP'nin âkıbeti de önemli tabii, ancak daha önemli olan toplumun geleceğe ait umutlarının yok olmaması...
fkoru@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|