2010'da Türkiye nasıl olacak?

Düşünmeden duramamak çok kötü bir şey!.. Hem düşünecek lüzumlu bir şey bulamamak, hem de düşünmeden duramamak daha da kötü bir şey!.. Benim durumum tam olarak ikincisine uyuyor; yani "vahim"le "felaket" arası!..

Bu sabah uyandığımda yine irili ufaklı birçok saçma sapan soruyu karşıma dikilmiş buldum. Bu tip iç karartıcı durumlar nedense insanların kahvaltı etmesine bile bekleyemiyor. Herneyse... Çaresiz aralarından birini seçerek başladığım düşünmeye. Cevabını aradığım ilk soru tamir edilemeyecek ölçüde eskimiş otomobil lastiklerinin nerede saklanmasının daha doğru olacağı yönündeydi. Daha sonra Sean Connery'nin seksen yaşına geldiğinde hangi karakteri canlandırabileceğini düşündüm. En son da 2010 yılında, yani bugünden on yıl sonra Türkiye'nin nasıl bir yer olacağı "sorunsal"ına (Bu kelimeye bayılıyorum!) yordum kafamı. Bu sonuncusu diğerlerinden daha sosyal içerikli bir konuydu. Şöyle düşündüm; "Madem elime normlara uygun bir köşe yazısı konusu düştü, o zaman neden bu fırsatı kullanarak bir parça ciddiyetimi takınmıyorum!"

Bu iyi bir düşünme biçimiydi ve ben derhal gereğini yaptım. Yani üstüme bir parça ciddiyet tozu serpiştirerek "2010 yılının Türkiyesi"ne dair bir projeksiyon olayı gerçekleştirdim. Biraz aşağıda sergilenen projeksiyon, işte o projeksiyondur. Aman sizler de bu fırsatı kaçırmayın!

2010 YILINDA TÜRKİYE:

Bütün partiler seçim barajının altında kalmış olduğundan halk doğrudan kendi kendini yönetmeye başlayacaktır.

Sokak kedilerinin cumhuriyet ilkelerini tehdit ettiği yolunda acayip iddialar ortaya atılacaktır.

Cottarelli ismindeki bir zât, ev ev dolaşarak peyniri ekmeğe katık etmeden yiyen çocukların kulaklarını çekecektir.

Hükümet sözcüsü sık sık açıklama yaparak enerji darboğazı nedeniyle vatandaşın ellerindeki mumları idareli kullanması gerektiği yolunda uyarılarda bulunacaktır.

Süleyman Demirel, on yıllık nafile ombudsmanlık mücadelesinden sonra fikir değiştirip Kırkpınar ağalığına soyunacaktır.

Milli Eğitim Bakanlığı pratikte karşılaşılan sorunlar nedeniyle zorunlu eğitimin bir yıla indirilmesini teklif edecektir.

İnsan hakları kuruluşları ve sivil inisiyatifler, hafifletici sebepler dolayısıyla toplu mahkumiyetlerinde indirim yapılmasını isteyeceklerdir.

Kalan son üç ağaç da söndürülmeden bırakılan bir piknik ateşi yüzünden yanıp kül olacaktır.

Reha Muhtar beyaz tellerdeki sayısal artış nedeniyle saçlarına kına yaktıracaktır.

Fenerbahçe Kulübü yöneticileri gezegenimizde yaşayan en son teknik direktöre de şans verdikten sonra en iyisinin kapıya kilit vurmak olduğunu anlayacaktır.

Radarlar, uzaylılardan geldiği sanılan birtakım güçlü sinyaller alacaklar ve yapılan bilimsel işlemlerden sonra Tarkan'ın Uranüs listelerinde de bir numaraya yükseldiği anlaşılacaktır.