![]() |
![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Satır aralarındaki kapatma davasıDemokrasi adına üst düzey umutlarla karşılamaya hazırlandığımız Ekim ayının gelişi, Eylül'den belli olmaya başladı. Türkiye'yi, iki ay sonra parafe edilecek AB Katılım Ortaklığı Belgesi'ne hazırlayacak adımların atılması bir yana, evdeki bulgurdan olma yolunda hızla ilerliyoruz. Herkes, Ekim ayında bir fırtınanın eseceği ve bu fırtınanın da Fazilet Partisi'nin kapatılmasından kopacağı konusunda fikir birliği yapmış görünüyor. Özellikle, liderlerin bazı konuşmalarının satır araları, demokrasi için bu çok ciddi tehlikenin gerçekleşme ihtimalinin artmakta olduğunu gösteriyor. Başbakan Ecevit tarafından yapılan açıklama da bunun habercisi gibidir. Ecevit'in düzeltmesi!
Başbakan, Kutan'ın "Ecevit bana partimizin kapatılma ihtimalinin yüzde sıfır olduğunu söyledi" sözlerini düzeltirken(!), "Ben de istemiyorum ama kapatılıyorsunuz" demeye getirdi. Hele bir de, "Kapatılan partilerin yerine yenileri kuruluyor" cümlesi var ki, bu tam bir ağabey tesellisidir. Ankara'da giderek artan fısıltılar, partilerde ya alenen ya da alttan alta sürdürülen seçim çalışmalarına da dayanak teşkil etmektedir. Gerçek şu ki, mevcut konjonktürde seçim aslında kimsenin işine yaramıyor. 18 Nisan'dan bugüne, ne muhalefet iktidardan oy transfer edebildi ne de iktidar, sembolünün enerji sorunundan mülhem "gaz lambası" olacağı apaçık belli olan bir seçimi göze alabilecek durumdadır. Muhtemel bir seçimin, farklı gerekçelerle dört büyük partiden hiçbirisinin, özellikle de iktidar grubunun işine yaramayacağı görünüyor. Bu durumda Türkiye'yi seçime ancak; olaylara siyasi partiler gibi bakmayan, kaygı ve beklentileri "irtica ile mücadele FP'siz siyaset" gibi farklı alanlarda yoğunlaşan güç ya da güçler götürebilir. Dolayısıyla, Fazilet Partisi'ni de yine ancak o güçler kapatabilir. Şimdi merak edilen, herbiri demokrasinin ürünü olan siyasi partilerin FP'nin kapatılması konusunda nasıl tavır takınacaklarıdır. Siyaset sahip çıkmalı
MHP liderini 312. maddede olduğu gibi bu konuda da ayrı tutabiliriz. Diğerlerine bakalım. Şu sözlerin ilki Yılmaz'ın 22 Haziran'da parti grubunda, ikincisi de Ecevit'in dün yaptığı açıklamadan alınmıştır: "Demokraside parti kapatılamaz. Hem partilerin kapatılmasına karşı olduğumuzu söylüyoruz hem de parti kapatmaların sonuçlarından yararlanıyoruz"... "Partilerin kapatılmasına ilke olarak karşıyım. Partinin veya partililerin değil, suçu işleyenlerin cezalandırılması daha doğru olur düşüncesindeyim." "İslamcı siyaset"i tasfiye adına, başta demokrasi olmak üzere Türkiye'nin bütün kurumlarının tahrip edilmesine bir son vermenin zamanı artık geldi. Bu nedenle, FP'nin kapatılıp kapatılmayacağı konusu Türk siyasetinin bütün kurumlarının ortak problemidir. Ve siyaset bu problemi ortak bir kararlılık göstererek bertaraf edebilir. Sivil toplum olarak, liderlere parti kapatmaya karşı çıkmanın nasıl yapılacağını öğretemeyiz. Ancak, "Demokrasilerde parti kapatılmaması lazım" gibi yuvarlak lafların "Kapatın birşey olmaz" anlamına geldiğini hatırlatabiliriz.
mkaraalioglu@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|