YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Ayranı yok içmeye

Hani memlekette bilgisayar çoğaldı ya, bu işin alım-satımından çok kazananlar var ya, resmi dairelere, işyerlerine, mekteplere girdi ya; tuzu kuru olanların evlerinde, sekiz-on yaşlarındaki çocuklarının önlerinde açık duruyor ya....

Eh, çağı yakaladık sayılır.

Yahu şu yakalanan çağa ben de bir göz atayım diye, ara-sıra bilgisayar kullananların yanından geçerken açık ekrana bakıyorum.

On kişiden sekizinin önünde iskambil kâğıtlarının renkli simaları dikiliyor. Papaz kıza gülümsüyor, kupa ası güzel onluya asılıyor.

Ne oynuyor bunlar? Fal mı bakıyorlar yoksa?

Dağ başlarındaki küçük kasabalara internet-cafe'ler açıldı. Buralara devam eden gençler ne öğreniyor? Yoksa bildiğimiz köy kahvesi biçim mi değiştirdi? Dağ başlarındaki küçük kasabalar, köyler deyince, açılan okullarla birlikte ekranlara düşen iç parçalayıcı görüntüleri zikretmeden geçemeyeceğim. O pencerelerine tahtalar çakılmış, kapıları kilitli mektep binaları.

Yıllardır öğretmen gelmediği için açılmayan lojmanlar. Veya tam tersi gittiği köyde lojman bir yana oturacak bir ev bulamayan köy öğretmenleri.

Bu gencecik insanlar karda-kışta ne yapıyor oralarda; ne yer ne içerler?

Kaç günde bir şehre inerler, ellerine ay sonunda kaç para geçer? Devletin binlerce öğretmen açığı var.

Emekli hocaları yeniden göreve davet ederek açığı kapatmaya çabalıyor. Öte yandan öğretmen ataması için elinde kâfi miktarda kadro yok. Çünkü bütçeden ayrılan para buna yetmiyor.

Hadi biz yetenlere, yetinenlere dönüverelim. Kara tahtaların başına geçelim. Eskiden mekteplerde bir "güzel yazı" dersi vardı. Hâlâ sürüyor mu bilmiyorum. Ama yeni neslin el yazısına bakınca çoktan terkedildi gibi geliyor bana. El yazısı değil, karalama defteri mübarek. Ne imla var, ne noktalama. Çocuk veya yetişkin (mektep bitirmiş adam) kendi yazdığını okuyamıyor. Okusa ne olacak, okuduğunu anlamıyor.

Kullandığı lügat iki yüz kelimeye inmiş. Sokak dilinin dışında konuşulan şeye entel icadıdır diye yanaşmıyor, üstelik hor görünüyor.

Sistem çalışmıyor. Çalışmadığı gibi sürekli müdahale ediliyor. Düne kadar göklere çıkarılan "kredili sistem" ne oldu? O kadar tartışıldı da sonunda nereye varıldı?

Ekmek poşete girsin mi, girmesin mi, işine döndü.

Evet, teknoloji transferinde üzerimize yok. Yeni icat edilen âletlere çocuklar gibi saldırıyoruz. Her bebenin elinde bir cep telefonu sürekli başlar önde mesaj çekip duruyorlar. Sokaklarda yayalara yürüyecek yer kalmadı, ortalık otomobil reklamından görünmüyor.

Görünmüyor camı kırık bir sınıfta üşüyen çocuğun acı gülümsemesi.

Görünen şu: Bilgisayar ekranında arz-ı endam eden maça kızı göz kırpıyor. Fısıldayarak: "Hadi yine işiniz iş, çağı yakaladınız" diyor.


27 EYLÜL 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Mustafa Kutlu

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...