Futbolun dayanılmaz cazibesi

Futbolun dayanılmaz cazibesi nereden geliyor?

Hemen söyleyelim: Farkı fiyatı.

Evet, bu bir spor türü; lakin şurasını unutmayalım spor artık "kendi halinde" bir uğraş olmaktan çıkmış; türüne, yaygınlığına, etkisine göre bir "gösteri aracı" bir "eğlence aracı"na dönüşmüştür.

Evet "eğlence aracı" niteliği baskın çıkmaktadır. Eğlence araçları dünyada çok önemli bir yol tutan "eğlence endüstrisi" için vazgeçilmez gelir kaynağı.

Medya'nın bu organizasyonu bütün dünyaya yayımlayarak aynı anda ne kadar para götürdüğünü; bu alanda toplam kaç milyar dolar döndüğünü varın hesap edin.

Kalabalıkları doğrudan etkileyen, tüketim hırsını harekete geçiren, teknoloji ihracı, kültür ihracı, moda ihracı, müzik ihracı neyse futbol da; "globalleşen dünyada" bu kervana katılmıştır.

Büyük paraların girdiği alanlarda, minare uzunluğunda kılıf uydurulur.

Okay Gönensin şöyle demiş: "Şimdi kahraman Fatih Terim'dir. Hatta belki şu söz bile doğrudur: Fatih Terim'in Fiorentina'ya teknik direktör olması Yaşar Kemal'in Nobel Ödülü almasıyla eşdeğerde bir olaydır." (Yeni Binyıl 4 Haziran).

Bu değerlendirme yadırganabilir. Fatih Terim'in "Türkiye'yi tanıtma" açısından taşıdığı büyük rol ile "Kültür elçiliği" tartışılabilir.

Ama şurası kesin: Büyük kalabalıklar (yani sermaye için büyük tüketici yığınları) Nobel Ödülü'nden çokluk bîhaberdir. Dolayısıyla böyle bir kıyas onlar için pek bir mâna taşımaz. Onlar kitap-roman tüketicisi değil; medya-TV-futbol tüketicisidir. Açıkcası futbolun bu kadar yaygın etki uyandırması, görsel açıdan televizyona uygun bir malzeme oluşuyla da alakalıdır.

Ülkemizde ise bütün ifrat-tefrit hadiseleri gibi abartılan bir olaya dönüştü.

Galatasaray'ın Avrupa'da oyandığı final maçlarına neredeyse TBMM kadrosunun yarısı taşındı; TV Genel Yayın Yönetmenleri bizzat kamera kullanarak çekim yaptılar.

Bu insanımızın "Avrupa, Avrupa duy sesimizi" diye bağırarak varlık isbatını arzulayan psikolojisini; küçümsenme karşısındaki isyankâr tepkisini kullanmaktan başka bir şey değildir. Toplum içindeki gelir farkları uçurumu; "Kim beşyüz milyar kazanmak ister" yarışma formatını tepelere taşırken; futbol piyasasında dönen paraların göz kamaştırması tabiidir.

Aileler artık "oğlum okuyup doktor, mühendis olacak" yanında "oğlum büyüyüp futbolcu olacak" da diyebilmektedir.