YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Bilişim'den

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Yılmaz, Aşık ve çeteler

MHP, ahlâk'ı savunan parti olmalı. Öyle ya, "Yolsuzlukların üzerine gidileceği" iddiası ile seçmenden oy toplamıştı. Şimdi, önünü kesmeğe çalışıyorlar. Sözde istikrar adına!!!

Kurt ve güvercin

Bahçeli "Kurdu güvercine yem etmem" dedi.

Sevindim sevinmesine, fakat çevremdekiler "İnanma" diye beni uyarıyor. "Karakolda doğru söyler. Mahkemede şaşar."

Hayır... İnanmak istiyorum. Fazilet Partili olsam dahi, MHP'nin müspet bir adımını gönülden alkışlamaya hazırım. Hepimiz hazırız.

Sözde istikrarı savunan ve esasında halkı değil, patronlarının menfaatlerini temsil eden bir avuç yalaka gazeteciye kulak vermesin Devlet Bahçeli. Hiç patlayan bir kanalizasyon üzerine ev inşa edilir mi?

Pis kokuları duymamak için, burunlarımızı mandallayıp mı dolaşacağız?

MHP ahlâk'ı savunmalı ve yeni bir hayal kırıklığı yaratmamalı...

İletişim araçlarının hiç de yaygın olmadığı 1920'li yıllarda, Atatürk Ege seyahatine çıkar.

Efeler diyarı İzmir'i, Aydın'ı ve çevresini gezerken bir çiftlikte konaklar. Halk, ülkesini kurtaran kahramanı, iri yarı cüsseli biri gibi tahayyül etmektedir. Atatürk'ün ufak tefek yapısı, çevrede hayal kırıklığı uyandırır. Konuşunca sesi tok ve gür değil, incecik çıkar. Servisini yapan kişi, beklediğini bulamamanın üzüntüsü içindedir. Ama hiç belli etmez ve "Kahveniz nasıl olsun kumandanım?" diye sorar. "Şekerli" cevabını alınca dayanamaz ve "Artık bir de bunu bana yapmamalıydın Paşam" diye adetâ isyan eder. Çünkü ona göre erkek adam, cüsseli, gür sesli olmalı ve sade kahve içmelidir.

Bu fıkra, beklentilerin hayal kırıklığına dönüştüğü bir olayı hikâye eder. Sadece lâtifeden ibarettir.

Ama MHP, ahlâki konularda kendisinden beklenileni yapmazsa, gerçek bir tepki ile karşılaşacaktır.

İki MHP'li

Maamafih güzel işaretler alıyoruz. Çete Soruşturma Komisyonu Başkanı, MHP'li Ali Güngör (İçel milletvekili) ve Komisyon'un kâtip üyesi MHP Erzurum milletvekili Cezmi Polat'ın Yılmaz'ı aklayan Çete raporundaki karşı oy yazıları, yolsuzluk iddiaları ve mafya ilişkilerinin Yüce Divan'a intikal edeceğini gösteriyor.

Anap lideri, öyle siyaseten suçlanmış filân değil. Ancak Ecevit diretirse, MHP ürkerse, DYP pazarlık yaparsa, Yılmaz, ciddi karineler bulunan bir olayda, siyaseten aklanabilir.

Aslında Yılmaz - Türkbank ilişkileri ve Yılmaz - Çete münasebeti, Susurluk'un taa kendisidir.

Eyüp Aşık aklanmadı

Eyüp Aşık, yargılanıp aklandığını, dolayısıyla, yeniden Meclis Çete Komisyonu kanalıyla Yüce Divan'a gönderilemeyeceğini beyan ediyor. Bu hususta doğru konuşmadığını MHP'li Başkan Ali Güngör ortaya koydu: "Aşık İstanbul 6 nolu DGM'den, başkanın muhalefetine rağmen oy çoğunluğu ile beraat etmiştir. Savcının bozma istemi vardır. Yargıtay, başka gerekçeleri de ilâve ederek kararı bozmuştur. Şu anda dosya, Aşık'ın dokunulmazlığı sebebiyle TBMM gündemindedir. Yargılama devam ettiği için, Yüce Divan'a gönderilmemesi şeklindeki gerekçeye katılmak mümkün değil.

Diğer taraftan, ilk yargılamanın Yüce Divan'da değil, DGM'de başlamış olması, TBMM'de soruşturma komisyonu sürecinden önce, Aşık'ın istifası sebebiyledir. Bütün bilgi ve belgeler, Eyüp Aşık'ın Alaaddin Çakıcı, Çakıcı'nın arkadaşı olduğunu bildiği Erol Evcil ve Yavuz Ataç ile müteaddit defalar görüştüğünü ortaya koymuştur.

Sayın Yılmaz, komisyonumuza verdiği ifadede, 'Aşık'ın Çakıcı ile konuşmalarından haberdar olduğunu, Eyüp Aşık'ın Çakıcı ile ikinci görüşmesinin, Çakıcı'yı yakalamak üzere bir polis ekibinin ABD'ye gönderildiği zaman gerçekleştiğini' söylemiştir."

ABD'ye gönderilen ekip

Yılmaz, Aşık ve mafya ilişkilerinde, mızrak çuvala sığmıyor.

Burada, Yılmaz'ın Çete Komisyonu'na verdiği ifadelerden bazılarının altını çizmekle ve ilgili olayları hatırlamakla yetineceğim.

Mesut Yılmaz'ın ifadesi: "54'üncü hükûmet zamanında, Alaaddin Çakıcı'nın Türkiye'ye getirilmesi için başlatılan bir çalışma vardı. Sonra biz hükûmete geldik ve Anaplı İçişleri Bakanı Başeskioğlu'nun onayıyla heyeti Amerika'ya gönderdik. Bana da bilgi verdi İçişleri Bakanı. Sonra duydum ki, Çakıcı, bunu öğrenmiş ve bu operasyonu, benim kendisini öldürtmek maksadıyla ABD'ye eleman gönderdiğim şeklinde algılamış." (Çete Komisyonu raporu s. 83)

Yılmaz doğru konuşmuyor. Çünkü, Çakıcı, emniyet görevlilerinin Amerika'ya gönderildiğini duyunca, Anap liderinden ŞÜPHELENMİYOR. Aksine bu operasyonun -Dışişleri Bakanlığı da DSP'de olduğu için- DSP'den kaynaklandığını düşünüyor.

İşte gerçeği ortaya koyan Çakıcı - Yavuz Ataç (MİT üyesi) konuşması:

(Kaseti anlaşılır hale getirip, özetliyorum.)

Çakıcı: Dışişlerinden yazı yazmışlar buraya... Tutuklamak için.

Ataç: Bizim İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı kanalıyla yapar bu isteği... Niye yaptılar? Herhalde, gidenler yaptı bu işi. (Operasyonun Refahyol döneminde başladığı anlatılıyor. N.I.)

Çakıcı: Bize dostluğu arkadaşlığı var diye onların tezgâhı olabilir mi? (Onlar, yani koalisyon ortağı DSP. N.I.)

Ataç: Valla, insanlara pek güvenmiyorum. Ama zannetmiyorum bu kadar kısa sürede buna girmezler. (Daha yeni ortak demek istiyor. N.I.)

Çakıcı: Öyle kötü niyetli olsa demez böyle bir şey. (!!! Dikkat. Bu cümleyi Eyüp Aşık'ın "Seni öldürmek istese kaç der miydi?" cümlesi ile birlikte yorumlayın. N.I.)

Ataç: Söylemez tabii neden söylesin?

Çakıcı: Onlar derken ortaklarını kastediyorum. Ortaklarının işi olmasın?

Ataç: Ortaklarının işi değildir. İşin sahibi ortakları değil. Kendileri. (İçişleri Bakanlığı Anap'a bağlı. N.I.) Ortakları kendi kendine yapamaz.

Çakıcı: Şey olsa ne kadar sürer?

Ataç: Suyun öbür tarafı, hoş görünmek için yapabilir (ABD'yi kastediyor. N.I.). Buraya gelen arkadaşa bir şey söylemiştim. Kuzey, güney, doğu, batı meselesi... Kendilerinin beklediği yerde olmamak lâzım. (Ataç, Kuzey'e çıkmasını Kanada'ya gitmesini tavsiye ediyor. N.I.)

Konuşmadan da anlaşılacağı üzere, Çakıcı, ABD'ye gönderilen polis ekibinin haberini daha önce almıştır... Ataç'tan sadece durumu tahkik etmektedir. Ataç'ın tavsiyesine uyar, bir süre Kanada'ya gider.

Yılmaz'ın bilgisi var

Mesut Yılmaz'ın ifadesi: "Eyüp Aşık, Alaaddin Çakıcı'nın kendisini aradığını, bana iki defa ifade etti. Biri 1997 yılı başındaydı. Alaaddin Çakıcı'nın, kendisine, Türkbank'ın satışıyla alâkalı yolsuzluklardan, rüşvetten bahsettiğini belirtti. O zaman muhalefetteydik. Biz meseleye sahip çıkmadık. Sadece grup konuşmasında, Türk Ticaret Bankası'nın satışıyla irtibatlı iddiaları dile getirdim. Eyüp Aşık'ın bana söylediği, Çakıcı ile ikinci konuşması, başbakan olmamdan kısa bir süre sonradır. O görüşmesi, aşağı yukarı, Amerika'ya polis ekibini gönderdiğimiz tarihe denk gelmektedir." (Çete Komisyonu raporu s. 85)

Başımızı kuma gömüp halâ çete ilişkilerini görmezden gelebilir miyiz?

Bir yanda Aşık - Çakıcı kasetindeki "kaç" iddiaları, öte yanda Mesut Yılmaz'ın itirafı: "Eyüp Aşık, benim bilgim dahilinde, Amerika'ya polis ekibini gönderdiğimiz tarihte, Çakıcı ile görüştü."

Peki Eymür'ün, Amerika'ya, kendisini öldürmek için gönderilmediğini anlatırken, ne diyor Eyüp Aşık, Çakıcı'ya?

"Hiç sana kaç diyen, seni öldürtmek üzere tertibat alır mı?"

Sakın "kaç" mesajını, tam da polis ekibinin ABD'de olduğu zaman, -Yılmaz'ın bilgisi tahtında- Çakıcı ile görüşen Eyüp Aşık vermiş olmasın?

Kaldı ki Mesut Yılmaz tam da Çakıcı'nın istediği gibi, Anap grubunda Türk Ticaret Bankası ile ilgili rüşvet iddialarını dile getirmiş, arkasından da Çakıcı, Flash TV'de, canlı yayında Özer Çiller'i 20 milyon dolar rüşvet istemekle suçlamıştır (1 Mayıs 1997).

Tarihler ortada. Olaylar birbirini tutuyor. Koordineli bir çalışma söz konusu.

Hep Mesut Yılmaz'a mı iftira atılıyor? Yalçın Küçük de, Abdullah Öcalan da, bir operasyon konusunda önceden Yılmaz'ın çok yakınındaki biri tarafından haberdar edildiklerini söylememişler miydi?

(Yarın bu konuya devam edeceğim.)


20 HAZİRAN 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Nazlı ILICAK

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...