Şenol Demiröz ile gözaltı sürecini ve İstanbul'u konuştuk
İstanbul'luların ufkunu açtık
Etkinliklerin gerçekleştirildiği Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nun hemen yakınında orduevi var. Valinin ikametgahı var. Belli rahatsızlıklar olmuş olabilir, şikayetler de olmuş olabilir.
Bir kültür adamını, üstelik bir devlet memurunu "gece saat 24:00'ten sonra havai fişek patlatıyor" diye 12-13 saat gözaltına almak nasıl izah edilebilir?
Bunu izah etmek kolay değil. Biz, İstanbul'un uluslararası alanda önemli bir kültür merkezi olması için, uluslararası etkinliklere özel bir yer veriyoruz. Bu etkinliklerden bir tanesi, Uluslararası Boğaziçi Festivali'dir. Biz bu yıl Boğaziçi Festivali'ni bir yönüyle Osmanlı'nın 700. kuruluş yıldönümü konsepti üzerine de oturtmaya çalıştık. Balkanlar'dan, Kırım'dan, Kafkaslar'dan, Kuzey Afrika'dan çok önemli müzik grupları festivalimize katıldı. Bunlar "World Müzik"in önemli grupları idi. Açılış gecesi için de çok özel bir program hazırlamıştık. 700. yıldönümü dolayısıyla bu programa "Hoşgörü İmparatorluğu" adını vermişsiniz. Son yıllarda gerçekleştirilen en önemli etkinliklerden biri. Aynı anda sahnede 400 sanatçı yer alıyor ve Osmanlı'nın karakteristik çizgilerini bir konserle yansıtmaya çalışıyoruz. Bu konsere hem asker, hem de sivil protokol davetli. Diplomatik misyon davetli, basının önde gelen kişilerive geniş bir sanatsever kitle var. Konserin açılışında sponsorlarınıza plaketler vermek durumundasınız. Tören düzenliyoruz. Haliyle konser uzuyor. Sonunda da önemli bir festivalin açılışı olduğu için şenlik olsun diye havai fişek atılacak. Konser biterken verilen talimat üzerine görevliler havai fişekleri ateşliyorlar. Sonra güzel bir atmosfer içinde konser kapanıyor ve ardından iki tane polis geliyor. Size diyorlar ki; "Efendim Şişli Karakolu'ndan geliyoruz, amirimiz sizinle görüşmek istiyor". "Hayhay, görüşelim" deyip, karakola gidiyoruz. Kapıdan içeri girer girmez, gözetim altında olduğumuzu söylüyorlar.
Nedeni hakkında bir açıklama yapma gereği duymuşlardır herhalde...
Evet, gece saat 24:00'ten sonra havai fişek patlatıldığı için, valinin sözlü talimatı üzerine gözaltına alındığımızı söylediler.
Valinin sözlü talimatı ile gözaltına alınmak, hukuki mi?
Elbette ki hukuki değil. Burada ciddi bir hukuki problem var. Biz, birinci derecede devlet memuruyuz. Bizim gözaltına nasıl ve hangi şartlarla alınabileceğimiz mevzuatla belirtilmiştir. Bu şekilde gözaltına almaları hukuki değil. Aldıktan sonra, bizi dinlemek için hemen nöbetçi cumhuriyet savcısına götürmeleri gerekir.
Götürdüler mi ?
Hayır, götürmediler. Bayağı bir tutuklu gibi gözaltına alınıyorsunuz. Üzeriniz aranıyor, kemeriniz, kravatınız, ayakkabı bağcıklarınız çıkartılıyor ve böylece gözaltına alınıyorsunuz. Gözaltına alınmadan önce doktor raporu alınması gerekiyor, karakoldan dışarı çıkarıldığınız vakit tekrar bir doktor raporu alınması gerekiyor; alınmıyor. Gözaltına alınmayla ilgili düzenlenen ve bize imzalatılan evrakların hiçbirinin kopyası bize verilmiyor. Tabii olay basına aksediyor. Bu, dünyanın başka yerinde yaşanabilecek bir olay değildir.
Burası Türkiye...
Türkiye'de insanlar gözaltına neden alınır? Bizler, işi belli, ikameti belli insanlarız. Herhangi bir yere kaçıp gitmemiz sözkonusu değil. Sonra, şahsi bir iş de yapmış değiliz. Şehrin kültürüne katkıda bulunmak üzere bir kamu hizmeti yaptık. İstanbul'a bakıyorsunuz, Boğaz'da her gün kutlamalar dolayısıyla değil 24:00'te, saat 01:00'de, 02:00'de silahlar patlıyor, havai fişekler atılıyor.
İstanbul'da bazı yerlerde hayat 24:00'ten sonra başlıyor.
Lütfi Kırdar'ın ek binasının açılışı için büyük bir kutlama yapıldı, o kutlamada da havai fişekler saat 00:30'dan sonra atıldı. Bütün bunlara hiçbir müdahalede bulunulmazken, bize böyle bir yaklaşımla bakmaları da düşündürücü aslında.
"Valinin sözlü talimatıyla" gözaltına alındığınız söylenmiş. Akla şu geliyor: Siz İstanbul için çok önemli kültürel hizmetlerde bulundunuz. Bu başarılarınız galiba birilerini rahatsız etti ve ilk fırsatta yapacağını yaptı.
O konuda hiçbir şey bilemiyorum ve birşeyler söylemem de mümkün değil. İnsanların şuur altında ne vardır, bilemem. Belki havai fişek atılmasından dolayı bir rahatsızlık duyulmuş da olabilir. Ama bazı şeylere hoşgörüyle yaklaşmak gerekir. Hiçkimseye bugüne kadar müdahalede bulunulmazken, bize müdahalede bulunmaları anlaşılır gibi değil. Ayrıca havai fişek atılan yerde nöbetçi polis ekipleri vardı ve polislerin anında müdahale etme imkanı sözkonusu idi. Yanlış bir iş yapılıyorsa neden o anda müdahale edilmiyor da, daha sonra gözaltına alınıyorsunuz, bunu değerlendirmekte zorluk çekiyorum.
Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nun hemen yakınında orduevi var. Havai fişekten rahatsız olan birileri, valiyi harekete geçirmiş olabilir mi ?
Evet orduevi var, Vali Bey'in ikametgahı var. Belli rahatsızlıklar olmuş olabilir, şikayetler de olabilir. Ama benim gördüğüm, valinin sözlü talimatı üzerine gözaltına alınmış olduğumuzdur.
"Kültürel altyapımız yetersiz"
Kültürel alanda yaptıklarınızı bütün İstanbullular biliyor. Yapılamayanlar neler?
Burada yapılamayanlar, kültürel altyapıyla ilgili çalışmalardır. "İstanbul bir dünya metropolü" diyoruz, "Dünyanın önemli kültür başkentlerinden biri" diyoruz, ama kültürel altyapıya baktığınız vakit, bunun karşılığı olmadığını görüyorsunuz. Cemal Reşit Rey için "Uluslararası tek konser salonumuz" diyoruz, ama buranın seyirci kapasitesi 860 kişi. Sandalye koyarak 1000 kişiye çıkarıyoruz. Bu, çok sıradan, basit bir şehrin sahip olması gereken bir konser salonudur. Ben daha önce de dünyanın birçok yerini dolaştım, dünyada bu işlerin nasıl yapıldığını artık biliyoruz. Örnek olarak her zaman söylerim; şu anda Türk cumhuriyetlerinin en küçüğü Kırgızistan'dır. Kırgızistan'ın başkenti de Bişkek. Burada, 300-350 bin kişi yaşıyor. Bişkek'in sahip olduğu kültürel altyapıya ne yazık ki İstanbul sahip değil. Yani Bişkek'teki konser salonuna, tiyatro binasına, opera binasına sahip değilsiniz. Şehrin bu bakımdan büyük eksiklikleri var.
Bu eksiklikleri gidermek için neler yapılıyor?
1997 yılından sonra önemli adımlar attık. Bunlardan bir tanesi, dünyanın önemli kültür merkezlerinden biri olabilme niteliğine sahip Sütlüce Kültür Merkezi'nin projelendirilmesi ve bu projeyi hayata geçirmek üzere çalışılmaya başlanmasıdır. İstanbul'a kazandırılacak olan en büyük kültürel mekanlardan bir tanesi bu. 2001 yılının sonbaharında inşaallah faaliyete geçecek. Bu kültür kompleksi içerisinde İstanbul ilk defa özgün bir tiyatro binasına da kavuşacak. İstanbul'da şu anda gerçek bir tiyatro binası olarak yapılmış bir bina yok. Dışarıdan bir misafirimiz geldiğinde, en büyük tiyatro salonumuz olarak Muhsin Ertuğrul Sahnesi'ni gösteriyorum. Malta Adası'ndaki köylerde bile bu büyüklükte tiyatro binaları var. Konser salonumuz yetersiz, tiyatro salonumuz yetersiz...
|