| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Yaşınızı merak eder misiniz?İnsanlar da, kurumlar da yaşlanır.. Daha ötesi, herkes ve herşey ihtiyarlar.. Bir defasında, bilge bir Anadolu kadını ile sohbet ediyorduk.. -Çocukların amma da büyümüş, dedim.. Güldü.. -Çocuklar büyür, bizler yaşlanırız, dedi.. "Büyümek" ile "yaşlanmak" arasındaki farkı, ilk kez o zaman anlamıştım.. Inter-nette, http://alworld.net/ diye bir site var. Bunun izleyicilerinden biri, "yaşlanmak" olgusunu işleyen bir test göndermiş.. Herkesin işine yarar diye, özetleyerek çevirip, yayınlıyorum.. Evet.. Yaşlandığınızı, ne zaman anlarsınız? -Akşam yemeğini, öğleden sonra yiyor musunuz? -Sağlık sigortası için ödediğiniz primlerden mutlu musunuz? -Hastalıklarınızı anlattığınız zaman, kimse size "sen öyle zannediyorsundur" demiyor mu? -Satın aldığınız giysiler eskimiyor mu? -Eklemleriniz, yağmurun geleceğini, meteoroloji raporlarından daha mı iyi kestiriyor? -Odaya en güzel bir kadın girse bile, artık göbeğinizi içeri çekmiyor musunuz? -Gazetenin yazılarını görebilmek için, kollarınız kısa mı geliyor? -Karayollarındaki hız sınırlamalarını haklı mı buluyorsunuz? -Sarı ışıkta duruyor musunuz? Bu sıraladığımız sorular, yaşlılığın evrensel belirtilerini vurguluyor.. Bir de "Türkiye'de yaşlanmak" diye bir olay var.. İsterseniz bunun test sorularını da verelim.. -Çocuğunuzun da, ilerideki yıllarda Demirel'e oy vereceğini düşünüyor musunuz? -Cemal Kutay'ı televizyonda izlerken, genç bir devrimcinin heyecanını hissediyor musunuz? -1950'nin 14 Mayıs'ında, Türkiye'de ilk defa seçimle iktidar değiştiği gün, "artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" demiş miydiniz? -"Bir şarkısın sen-ömür boyu sürecek" şarkısını dinlerken, aklınıza Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üye olması serüveni geliyor mu? -Arada bir "Bedrettin Dalan seçimi kaybetmese, İstanbul'un kaderi değişirdi" dediğiniz oluyor mu? -Çarşıya çıktığınızda esnaf size "beybaba" diye hitap edince öfkelenip, "bana amca de" dediğiniz oluyor mu? -Çocuklarınızın, sizden daha yaşlı göründüklerini düşünüyor musunuz? -Mesut Yılmaz'ı "genç kuşağın ümit veren bir politikacısı" olarak mı görüyorsunuz? -Türkiye'deki askeri darbelerin tarihlerini karıştırıp, mesela "27 Mayıs"ın 1980'de, "12 Eylül"ün 1960'da, "28 Şubat"ın 1971'de, "12 Mart"ın 1997'de olduğunu zannediyor musunuz? -Eski ve yerleşik aile isimli holdinglerin dışında büyüyen her müteşebbis için, "köşe dönmeci" diye düşünüyor musunuz? -TÜSİAD toplantıları ile MGK toplantılarını karıştırıyor musunuz? -Yıllık enflasyon hızının yüzde 50'den az olduğu bir dönemi hatırlıyor musunuz? -İk tane yerli malı otomobil markası dışındaki otomobilleri yollarda görünce, "Bu Turgut Özal yerli sanayii sabote etti" diyor musunuz? Bu tür soruların cevaplarına göre, kendi yaşınızı kestirebilirsiniz.. "Büyüyor musunuz", yoksa "yaşlanıyor musunuz", gayet açık biçimde anlarsınız.. Bir de kurumların ve toplumların yaşlanması olayı var.. Mesela şu tür sorularla, bunu anlayabilirsiniz.. -Yolsuzluklar ayyuka çıktığı halde, siyaset ve iş dünyası "aman bunların üzerini örtelim, yoksa istikrar bozulur" diyor mu? -Sosyo-politik ve sosyo-ekonomik sorunlar çığ gibi büyürken, bunlara çözüm üretmek yerine, "sorun stoku" yapılıp, yeni gündem maddeleri üretiliyor mu? -Bir ülkedeki sol düşünce, toplumsal problemleri eleştirmek yerine, "herşey çok mükemmel" diyerek, statükonun bekçiliğini yapıyor mu? -Gazeteler birbirleri ile rekabet etmek yerine, kartel kurup "Resmi Gazete" ile rekabeti tercih ediyor mu? Evet.. Sorularla herşeyi anlayabilirsiniz.. ŞAKA
Sadece sayfa mı?
Tansu Çiller yine "beyaz sayfa açalım" demiş.. Bu Çiller, artık "beyaz sayfa" tekerlemesini bırakmalı.. Sanki başka "beyaz" şey yokmuş gibi, hep "sayfa" diyor.. Dese ki.. -Artık yeni bir kaymaklı dondurma yiyelim!.. Veya şöyle dese.. -Silivri yoğurduma, birlikte kaşık sallayalım!.. OH NE RAHAT
Hukuk ve adaletin böylesini severim!..
Danıştay, televizyon sahiplerinin kendi televizyonlara sahip olmadıklarına ve bu yüzden, devlet ihalelerine serbestçe girebileceklerine karar vermiş.. Doğru yapmış.. Aslında, TBMM Genel Kurulu da, "TÜRKBANK özelleştirme faciası"nın siyasi hiçbir sorumlusunun olmadığına karar vermedi mi? Onlar da doğru yaptı.. Elimizde herşeyin sorumlusu olan, yeterli miktarda sanık ve mahkûm var.. Mesela, bütün bu işleri ve hatta faili meçhul cinayetleri bile, Hasan Celal Güzel'e yüklerdim.. Hatta daha ileri giderdim.. Abdullah Öcalan'ı, Mehmet Ali Ağca'yı, Alaaddin Çakıcı'yı falan serbest bırakıp, bunları izafe edilen suç fiillerini de, Hasan Celal Güzel ve diğer mahkûm-yasaklı politikacılara yüklerdim.. Hatta Fehriye Erdal hakkındaki iddianameyi geri çekip, Hasan Celal Güzel'lerin kaderi hakkında, Belçika ile görüşmeleri başlatırdım.. Ben hukukun ve adaletin, öyle herkesi rahatsız etmeyen türünü severim..
mehmetbarlas@attglobal.net
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|