Patronlar sancılı
Son günlerde yaşanan kasırga operasyonu çerçevesinde tutuklanan ve gözaltına alınan işadamlarının TÜSİAD üyesi olması patronlar kulübünde sıkıntıyı artırdı.
Patronlar Kulübü olarak bilinen TÜSİAD'da son dönemde yaşanan operasyonların rahatsızlığı var. Bir süre önce Bayındır Holding'in sahibi Kamuran Çörtük'ün üyelikten çıkarılmasından sonra Egebank olayı ile ilgili olarak Nail Keçili'nin haysiyet divanına verilmesi ile devam eden sıkıntı önceki gün Hüseyin Bayraktar'ın gözaltına alınması ile iyice arttı.
İstanbul'da dün başlayan "Liderlik 2000 Konferansı"nda konuşanTürk Sanayicileri ve İşadamları Derneği'nin Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Bülent Eczacıbaşı, son günlerde TÜSİAD'a üye Nail Keçili'nin tutuklanması ile Hüseyin Bayraktar'ın gözaltına alınmasını değerlendirirken yargısız infaz yapılmamasını istedi.
Karalamayalım
Eczacıbaşı, şöyle devam etti: "Bugün Nail Keçili ile ilgili olay budur. Haysiyet Divanı'nın verdiği bir karar, ihtar, üyeliğine son verme yoktur. Ama Haysiyet Divanı bunu incelemektedir. Bence önemli noktalardan biri bu. Haysiyet Divanı inceliyor diye bir insanı karalamamak lazım.
İkinci nokta da şu; TÜSİAD, konuya sadece yasalar açısından bakmak durumunda değil. Bir insanın mahkum olması veya olmaması tabiiki çok önemli ama Haysiyet Divanı çalışması açısından tek faktör değildir. TÜSİAD'ın bir de iş ahlakı ilkeleri vardır. İş sadece mahkemede suçlu bulunmakla sınırlı olsaydı Haysiyet Divanı'na gerek olmazdı. İş ahlakı ilkelerine de gerek olmazdı. Mahkum olanı atardınız, aklananı da aklardınız, olurdu biterdi. Ama, durum böyle değil. Ayrıca, gözönüne alınması gereken iş ahlakı ilkeleri var."
İşadamlarından da çıkabilir
İş ahlakı ilkeleri nedeniyle de üyeliğin sona erdirilebileceğini vurgulayan Eczacıbaşı, "işadamlarının ülke kaynaklarının batırılması,bankaların hortumlanmasında rol almalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine de şöyle dedi:
"Bu her kesimden olabilir. (İşadamlarının tümü namusludur, hiçbir yanlış işe karışmamışlardır) diye bir şey söylemek çok yanlış olur. Toplumun her kesiminde ne yazık ki yasa dışı davranışlar içine girenler var. İşadamlarından da çıkabiliyor."
Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, Türkiye'de siyaset ve bürokraside yükseldikçe yetkinin arttığını, sorumluluğun ise hiç kalmadığını söyledi.
"Liderlik 2000 Konferansı"nda konuşan Eczacıbaşı, organizasyon yöntemlerindeki çağdaş gelişmenin, kademelerin yükselmesiyle yetkilerin sınırlanması, fakat sorumlulukların artması yönünde olduğunu, buna karşın Türkiye'de siyaset ve bürokrasi hiyerarşisinde yükseldikçe yetkilerin arttığını, sorumluluğun ise hiç kalmadığını belirtti.
Eczacıbaşı, günün koşullarında komuta-kontrolu değil, çalışanların özlemlerini organizasyonun vizyonu ile birleştirmeyi esas alan bir yönetim anlayışı ile başarıya ulaşılabileceğini vurguladı.
Eczacıbaşı, şunları söyledi: "Yeni paradigma, yönetimde komuta-kontrol sisteminin çöküşü sonucunda ortaya çıkan yeni koşullar ve yeni ortamdır. Komuta-kontrol sisteminin çöküşü, niteliği ne olursa olsun ister şirket, ister kamu kuruluşu, ister sivil toplum örgütü olsun tüm organizasyonların yönetiminde yepyeni yaklaşım ve yöntemlerin gereğini gündeme getiriyor."
Kavgayla tükenmeyelim
Ülke yönetimi bakımından da vizyonun önemine değinen Bülent Eczacıbaşı, yüzyılların kültür birikiminden ve yakın tarihindeki eşsiz bir çağdaşlaşma atılımından güç alan bu genç, dinamik ve muhteşem toplumun, yeni atılımlar yapamamasının, tüm enerjisini birbiri ile kavga ederek tüketmesinin nedenleri konusunda da şunları söyledi:
"Niçin televizyonu açtığımız zaman, sokakta, trafikte, üniversitede, adliyede, Meclis'te, her yerde kavgadan başka birşey görmüyoruz? Yüzünü Doğu'ya dönenle Batı'ya dönenin, ben 'Türküm' diyenle ben 'Kürtüm' diyenin, 'ben sağcıyım' diyenle 'ben solcuyum' diyenin, birbiri ile kavgayı bırakıp tüm enerjisini ortak bir hedefe yöneltmesini nasıl sağlayabilirsiniz? Devrimle mi, evrimle mi? Emirle mi, yasayla mı? Silahla mı, sopayla mı? Sadece ve sadece 'vizyon'la sağlayabilirsiniz. Ama tepeden indirilmiş değil, insanımızın içinden çekip alınmış, onun en derin özlem ve hayallerine dayanan 'vizyon'la."
|