Çevik Bir'in ihbarı sonucu toplatılan ve hakkında dava açılan "Armagedon Türkiye-İsrail Gizli Savaşı" isimli kitap iki yıl sonra Genelkurmay tarafından yayımlanan bültende okunması istenilen kitaplar arasında yer aldı.

Genelkurmay 2'nci Başkanı Orgeneral Çevik Bir'in yaptığı ihbarla toplatılan ve hakkında 5 ayrı dava açılan "Armagedon Türkiye-İsrail Gizli Savaşı" isimli kitap, iki yıl aradan sonra Genelkurmay Personel Başkanlığı tarafından yayımlanan bir dergide tavsiye edilen kitaplar arasına girdi. 22 Ocak 1998 tarihinde Genelkurmay 2.'ci Başkanı Org. Çevik Bir, Adalet Bakanlığı'na yaptığı suç duyurusunda kitapta kendisiyle ilgili iddialara değinerek, komuta katına karşı güven hissinin zedelenmeye çalışıldığını, kendisine görevlerinden dolayı hakaret edildiğini, ayrıca askeri topluluğa neşir yoluyla hakaret edildiğini, aynı zamanda gizlilik dereceli bazı bilgi ve belgelerin istihsal edilerek açıklandığını belirterek, kitabın yazarı Aydoğan Vatandaş ve TİMAŞ yayınları hakkında yasal işlem yapılmasını istedi.

Suç duyurusu üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı kitap hakkında toplatma kararı aldı. Ayrıca Cumhuriyeti ve askeri kuvvetleri neşren tahkir ve tezyif etmekten Aydoğan Vatandaş ile yayımcı hakkında dava açıldı.

TSK Armagedon okuyor

İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, sözkonusu kitapta yer alan iddialarda Cumhuriyeti ve Askeri kuvvetleri neşren tahkir ve tezyif suçunun, yasal unsurlarının oluşmadığı, kitabın fikir özgürlüğü sınırları içerisinde kaleme alınmış olduğunun anlaşıldığı belirtilerek, Sanık Aydoğan Vatandaş ve TİMAŞ yayınları sorumlusu Osman Okçu'nun beraatine karar verildi. Kitap hakkındaki toplatma kararı da bir yıl sonra ortadan kaldırıldı.

Org. Çevik Bir'in cezalandırılması için girişimde bulunduğu "Argemedon Türkiye-İsrail Gizli Savaşı" isimli kitabın 2 yıl sonra Haziran 2000 tarihli Genelkurmay Personel Başkanlığı Bülteni'nin 37. sayısında tavsiye edilen kitaplar arasında yer alması ise dikkat çekti.

Kitapta yer alan iddialar

Armagedon isimli kitapta TSK içinde 1971'den kalan solcu bir cuntanın etkin olduğu ve Baas tipi bir rejim kurmak istedikleri iddia edildi. Kitapta Org. Çevik Bir'in Türk-İsrail ilişkilerinin gelişmesindeki rolü vurgulanırken, silahlı kuvvetler içindeki solcu cuntanın ordu içinde tasfiye hareketine giriştikleri, cuntanın Doğu Perinçek kanalıyla basına bilgi sızdırdıkları belirtildi. Ordu içindeki cuntanın İsrail ile ilişkilerin başını çektiği, grubun Rusya, Hindistan, Çin ve Suriye ile temas halinde oldukları, Türkiye'yi İran ile savaşa sokmak istedikleri iddia edildi.

Tasfiye hareketi

Kitapta 28 Şubat sürecinde Refah-Yol Hükümetini devirmek için irtica söyleminin kalkan olarak kullanıldığı, Çevik Bir'in irticanın PKK'dan daha tehlikeli olduğu şeklinde beyanlar verdiği, ordunun idareye el koyması durumunda Org. Bir'in başbakan adayının Emre Gönensay olduğu, Çevik Bir ve Emre Gönensay'ın dönme olduklarına ilişkin iddialara yer veren yabancı kaynaklara atıfta bulunuluyor. Geniş yankı uyandıran kitapta Yeni Şafak'ta yayınlanan bir korgeneralin açıklamaları da geniş yer tutuyor. Söz konusu Korgeneral açıklamalarında, 9 Mart 1971 yılında Baas tipi sol bir darbe amaçlayan YÖN hareketine dikkat çekiyor, ekipte yer alan üst düzey subayların 12 Mart Darbesi ile tasfiye edildiğini, ancak ekibin teğmen ve üsteğmen rütbesindeki genç üyelerinin varlıklarını devam ettirdiklerini kaydediyordu. Ekibin ordu içinde kalan unsurlarının TSK'da kilit noktaları ele geçirdiklerini, bir araya geldiklerini, kendilerine tehlike oluşturabilecek subayları 'İrticacı' ve 'Amerikancı' suçlamalarıyla tasfiye etme yoluna gittiklerini belirten Korgeneral, komutanlık seviyesinde örgütlenmiş bu kadronun sekretaryasını orgeneral rütbesinde bir komutanın yaptığını, bu generalin Doğu Perinçek ile görüşerek belge sızdırdığını, kendilerini Ulusalcı-kemalist diye niteleyerek Kemalizmi kalkan olarak kullandıklarını ileri sürerek, bu kadronun ortaya çıkarılması gerektiğini ifade ediyordu.

Apo ile ilişki kurdular

Kitapta, ordu içindeki 1971'den kalan cuntanın irticayı bir paravan olarak kullanmak istediği belirtilirken, Hanefi Avcı'nın 5 Temmuz 1997'de 32. Gün Programı'nda üstdüzey askeri bir yetkiliyle terör örgütü PKK'nın lideri Abdullah Öcalan arasında yapılan bir telefon görüşmesine ilişkin sözlerine yer verildi.