YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Kültür

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama


Hekimoğlu Sibel'le döndü

Sinemaya da uyarlanan "Minyeli Abdullah" romanıyla büyük yankı uyandıran Hekimoğlu İsmail, 16 yıl aradan sonra yeni romanı "Sibel"le okuyucularının karşısında.

Büyük yankı uyandıran romanları Minyeli Abdullah ve Maznun'dan sonra uzun süredir roman yazmayan Hekimoğlu İsmail, yeni romanı Sibel'le okuyucu karşısında. Aradan geçen 16 yıl içinde çok sayıda fikri eser ve makale yazdığını belirten Hekimoğlu İsmail, filme de alınan ve gişe rekorları kıran romanı Minyeli Abdullah'dan sonra toplumsal olayları yazmak yerine bireyin sorunlarını yazmaya yöneldiğini söylüyor. Çatışmalı bir ailenin içinde bulunduğu problemleri ve aile bireylerinin sorunlarını ele aldığı yeni romanı Sibel'le okuyucu karşısına çıkan İsmail, yeni romanının filme çekilmesini de çok arzu ettiğini ifade ediyor.

Kavga aileye girdi

"Minyeli Abdullah'la Maznun'da, Türk Ceza Kanu'nun 163. maddesi vardı. Dinini öğrenmek isteyen herkesi bu maddeye göre suçluyorlardı. Maddenin kaldırılmasından sonra ise kavga geldi ailenin içine girdi" diyen İsmail, birbirine zıt karakterlerdeki bireylerden oluşan ailelerde çatışmalar yaşandığını ve yeni romanında bu konuyu işlediğini söylüyor. "Böyle birbirine zıt üyelerden meydana gelen ailelerin sayısı Türkiye'de çok fazladır. Bu nedenle ben Sibel'de birbirine ters özelliklere sahip üyeleri barındıran bir aileyi işledim" diyen yazar, Minyeli Abdullah'dan bu yana bazı şeylerin değiştiğini ve bunu belirtmek için bu romanı yazdığını belirtiyor.

Adımız romancıya çıktı

Sibel'i yazmaya 40 sene önce karar verdiğini belirten Hekimoğlu İsmail, bir kaç kere yazdıklarını yırtmış ve yeniden yazmış. Yazar, "Yırttıklarımız yazdıklarımızdan fazla olursa başarılı oluruz" diyor.

"Minyeli ve Maznun'dan sonra adımız bir kere romancıya çıktı. Bunlardan sonra 25 tane ilmi ve fikri kitap yazdım ama yine beni Minyeli'nin yazarı olarak biliyorlar. Hatta bana Minyeli diye hitap edenler bile var" diyen yazar, son romanının dünyada ve Türkiye'de üslup, tanzim, tertip ve konu bakımından bir benzerinin olmadığını iddia ediyor. "Her romanda kazalar, ölümler, cinayetler, tesadüfler, amansız hastalıklar olur. Sibel'de bunlar yok ve romanın sonunda Sibel ölmüyor. Romanda fazla dram yok, okurun okurken üzüleceği, kederleneceği fazla bir şey yok. Fakat edebi sanatlar olarak dram, trajedi, komedi yer yer var" diyerek romanıyla iddialı bir dönüş yaptığını vurguluyor.

Havva Setenay İlhan


Kağıda basmak için tıklayın.

Sanat inançtan doğar
"Sanat ve İnanç" sempozyumuna katılan bilimadamları, tarih boyunca inançların sanata ilham kaynağı olduğunu söylediler..
Melekler Evi
Çekim aşamasından itibaren merakla beklenen Ömer Kavur'un son filmi "Melekler Evi" bu hafta vizyona giriyor. Antalya'dan En İyi İkinci Film, En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Görüntü Yönetmeni ve En İyi Müzik ödülleriyle dönen "Melekler Evi" Ömer Kavur'un bir 'film noir' denemesi. Polisiye ve kara film açısından pek de zengin bir filmografiye sahip olmayan ülkemiz sineması açısından iyi bir başlangıç olsa da Kavur'un fanatik izleyicileri dışındakiler için çok da heyecan verici bir film gibi görünmüyor "Melekler Evi". Eurimages destekli, Türkiye, Macaristan ve Romanya ortak yapımı olan film, bu sıralar Türk filmlerinde sıkça görmeye başladığımız derin devlet ve faili meçhuller temasına dokunuyor. Oldukça zengin bir malzemeye sadece dokunmakla kalan Melekler Evi'nde, bir cinayete tanık olan savaş muhabirinin cinayeti kurcalamasıyla bulaştığı beladan kurtulmak için çırpınışları konu ediliyor. İki yıl önce bir trafik kazasında ölen ve bir 'kahraman' olarak gömülen önemli bir 'işadamı' başka bir kimlikle karanlık işlerini sürdürmektedir. En son infazına bir savaş muhabiri olan ve Doğu'daki terkedilmiş mekanları fotoğraflayan Ahmet de tanık olur. Ahmet'i farkeden katil, ardında iz bırakmamak için gazetecinin peşine düşer. Ancak genç adam izini kaybettirmeyi başarır. Ama katil, sadece gazetecinin değil, gazetecinin çektiği fotoğrafların da peşindedir ve Ahmet'e ulaşmak için en yakın arkadaşını kaçırır. Çekimleri Şanlıurfa, Bitlis, Tatvan, Ahlat ve Van'daki tarihi mekanlarda yapılan ve hiç olmazsa o mekanların hakkı verilen Melekler Evi'nde Talat Bulut ve Aytaç Arman üzerlerine düşeni yaparken Hande Ataizi'nin filmde neden göründüğü ise bir soru işareti.


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV


Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED
Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...