Şampiyon gelmişken

Milli Takım'ımız bu gece Fransa ile karşılaşıyor... Bu maç, "son dünya" ve "son Avrupa şampiyonu" Fransa'nın Türkiye'ye nezaket ziyareti olarak da kabul edilebilir...

Gerçekten de hem Ay-Yıldızlı ekibimiz için, hem de seyircimiz için büyük bir fırsat, önemli bir sınav...

En taze şampiyonun, futbolun en büyüğünün ziyaretinden en iyi sonuçları çıkarmak, Türkiye adına büyük bir fayda teşkil edecektir kuşkusuz...

Milli maçı "Ermeni soykırım tasarısı" ile irtibatlandırıp siyasi bir hüviyete büründürmek sporla bağdaşmaz elbette... Enazından Fransa milli takımındaki bir yönetici, hoca veya futbolcunun bu konuda herhangi bir tavrı olmadı...

Ermeni asıllı Djorkaeff hariç... O da zaten kadroda yok... Zaten Cumhuriyet'in 75. Yıl kutlamalarında Dünya Karması'na çağrılmasına rağmen İstanbul'a gelmemişti... Onun Türkiye aleyhindeki sözleri, Fransa milli takımını da bağlamıyor...

Milli Takımlar Teknik Direktörü Şenol Güneş, "Bu maçın, siyasi bir çizgiye çekilmesine müsaade etmeyeceğiz" diyerek bizim tavrımızı zaten özetledi...

Fransa, Dünya ve Avrupa şampiyonu kadrosuyla ülkemize geldi... Beşiktaşlı Nouma'yı ekibe dahil etmeyişi, onların hiçbirşeyi tesadüflere bırakmadığını ve futbolda duygusallığa yer vermediğini gösteriyor...

Hep hazır adamlar... Aralarında Ermeni asıllı Djorkaeff yok ama Cezayir asıllı Müslüman Zidane var...

Attığı gollerle Fransa'yı şampiyon yaptığı halde ülkesi Cezayir için tam bir milli kahraman haline gelen Zidane'lı kadro, kuşkusuz Türk seyircisi için büyük bir seyir zevki yaşatacaktır... Tabii takımımız için de çok ciddi bir sınav olacaktır...

Çok büyük avantaj sağladığımız grubumuzun kalan maçları için, finaller için çok büyük bir fırsattır...

Puan maçı değildir ama prestij maçıdır ve moral-motivasyon açısından iyi değerlendirmemiz gerekir... Hazır dünya ve Avrupa şampiyonu gelmişken...