YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

 

 

Buzdağı ve Demirel

Evvelki günkü Yeni Şafak çok hoştu doğrusu. "Babanın Aile Telâşı" manşeti, herşeyi anlatmaya yetiyordu. Ayrıca bir yandan Demirel'in, FP'nin kapatılmasına davetiye çıkartan sözleri, diğer yandan da Dinç Bilgin grubunun ve Tefeci Nesim Malkî'nin hortumlama faaliyetine ilişkin güzel, detaylı haberler!.. Ve bir de ne görelim? Tantan basına teşekkür etmiyor mu?

Şu günkü günde Af Yasası, Erbakan'ın affı ve kamu görevlilerine ilişkin koalisyon inadı haberleri ortalığı kaplamış gibi gözükse de, ben yine de yukarıdaki paragrafı zenginleştirecek bazı notlar sunacağım sizlere. Ve bir de tabiî, Süleyman Demirel'in niçin böyle konuşmalar yapmak durumunda kaldığı!..

Küskünler Harekâtı sırasında, Cavit Çağlar ve Yalım Erez aracılığıyla, Necmettin Erbakan ve Fazilet Partisi'yle top gibi oynayan o günkü Demirel nerede; şimdiki Demirel nerde? Sormak gerekmez mi?

Son Cumhurbaşkanı seçimleri arefesinde, "En iyisi Demirel, süre uzatımı uygun" biçiminde açıklamalar yapan o günkü FP nerede, şimdiki FP nerede? Gene sormak gerekmez mi?

İsmet Paşa'nın tarihî sözü

Burada İsmet Paşa'nın tarihî bir sözünü de hatırlamanın tam zamanı: "Savaşın başında yapılan bir hata, sonuna kadar kendini hissettirir!.. Dolayısıyla FP, seçimi en çok isteyen parti olduğu halde, Demirel'in ve Yalım Erez'in o sırada oyununa gelmeseydi, kapatma davası diye birşey mevzû bahis dahi olmayacaktı.

Çünkü o aşamada devletin çok derin katmanlarında çatlamalar yaşanıyordu. Yani bildiğimiz 28 Şubat politikaları, kendi içinde giderek ayrışıyordu.

Bir taraf, seçimler taahhüd edildiği zamanda yapılsın derken; diğer bir taraf da seçimleri kendi geleceği ve iktidar bakımından büyük bir tehlike olarak görüyordu. Çünkü seçimleri takip edecek ağustosta, emekli olmak istemeyen bir kadro mevcuttu Türkiye'de. Bu kadro, Demirel ve Yalım Erez'le o kadar iç içe idiler ki, el birliği ile, seçimlerin tehirini düşündüler. Bu arada 28 Şubat'ın birinci döneminde, bu kesimlerle aşırı derecede içli-dışlı hale gelen milletvekillerini hem DYP, hem ANAP liste dışı bırakmamış mıydı? DTP'ye bel bağlayan milletvekillerinin de zaten seçilme imkânı bulunmuyordu. Liste dışı kalanların yanı sıra, bir de, listelerin sonuna düşen milletvekilleri vardı ki, onların seçilmesi de hemen hemen imkânsız gibi bir şeydi.

28 Şubat'ın kasılma denemesi

İşte Demirel, Yalım Erez ve Cavit Çağlar gibi isimler, seçim şansını yitirmek noktasında olan bu gruplar üzerine ince bir hesap yaptılar. Baktılar ki sayı çok fazla!.. Eğer FP'yi de bu kervana katabilirsek, seçimleri iptal ettirebiliriz diye düşündüler. Artık o safhada kime ne vaad edildi ise, orası ayrı bir mesele. İşte tam da böyle bir zamanda, FP'nin kapatılma davası açılmasın mı?

Dolayısıyla FP'nin kapanma davasının altında yatan temel sebep, doğrudan doğruya, Demirel'in oyununa gelmek oldu. O hesap eğer başarıya ulaşsa idi, küskün milletvekilleri ile FP, Yalım Erez'in Başbakanlığında bir hükümet kuracak; Cumhurbaşkanı ve Başbakan da, ağustosta yapılacak ordu tayinlerinde tek söz sahibi olacaktı. Yani ordu içinde emekli olmak istemeyen, olduğu yerde kalmak isteyen, geleceğin genelkurmay başkanlığı için hesaplar yapan bir çevre sözkonusu idi.

Anlayacağınız, devlet içinde yer tutmuş (sivil ve asker) karması bir sınıfın, eylemli bir girişimiydi seçimlerin tehiri stratejisi!..

O zaman da sormak gerekmiyor mu?

Peki, siviller mi askerleri (onların çoğu şimdi emekli), askerler mi sivilleri bu strateji konusunda etkiledi? Stratejik hedef ağustos tayin ve terfileri olacağı için, kuşkusuz ilk elde askerler hatıra geliyor. Burada size küçük bir not daha o zaman. O dönemlerde emekli olan paşaların hemen çoğunun, batan bankaların yönetim kurullarında görev aldıkları düşünülürse; üzerinde durduğumuz (sivil-asker ortaklığı)na, bir de karışık ve karanlık sermaye alt yapısını eklemek gerekmez mi?

Demirel ve aysberg

Demek ki 1998 seçimlerinin tehirine kilitlenmiş kadroların, garip ve karanlık bir sermaye tabanı da bulunmaktadır. Ayrıca malûm medyayı da hesaba katarsanız, üçgen kareye tamamlanmış olmaz mı? Meselâ Küskünler Harekâtını en çok destekleyen gazete ve televizyon kimindi? Hatırlayın bakalım!.. Dinç Bilgin değil miydi?

Batık bankalar, tefeci gruplar ve karanlık bazı mûsevî çevreleri!.. Sizin anlayacağınız, aysbergin su altında kalan kısımları!.. İşte daha yeni yeni o karanlık k anala ışık tutulabiliyor. Yani, yılanın kuyruğuna asıl şimdi basılıyor.

Peki FP ne etti de, yukarıdaki hatayı işledi? Ya da Demirel'in FP'ye olan yatırımlarının neden sonu geldi? İsterseniz yarın devam edelim.


15 KASIM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Necmettin Türinay

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...