| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Ben en çok onları sevdim...
Yeni Şafak'ta yazmaya başlayalı neredeyse üç yıl olacak. "47 yıllık meslek hayatı" bulunanların yanında üç yılın lâfı bile edilmez! Yeni Şafak'ta yazmak -okuyucuları bilmem ama!- benim için yararlı oldu. Edindiğim yeni arkadaşlar yanında, "İslami basın" olarak nitelenen cenaha ilişkin kanaatim çok daha aydınlandı. Bu sıfatla anılan basın kuruluşlarının yekpare bir yapıda olmadığını tabii ki önceden de biliyordum. Ancak, bir bölümü sadece sezgisel olan bakışım Yeni Şafak günlerinde çok daha temellendi. "İslami basın" sıfatını kullanmanın yanlış olduğunu birçok kez yazdım. Bazılarınca ısrarla tekrarlanan "İslamcı/Laik" ayrımı, en başta "İki Türkiye" yaratmasından dolayı, medya sözkonusu olduğunda da kaçınılması gereken yanlış ve zararlı bir sınıflama. Ben, bırakın gün geçtikçe daha bir "sahici" gazete haline gelen Yeni Şafak'ı, ülkeyi ve dünyayı "kasaba"dan hareketle anlamanın en doğru çizgi olduğu iddiasında olan Akit'i bile "İslami basın"ın bir temsilcisi olarak görmüyorum. Yeni Şafak'ta yazmam bazı "laikler" gibi bazı "İslamcılar"ın da tepkisini çekti. Refah-Yol'un Kültür Bakanı İsmail Kahraman'ın karımı görevden aldığı ay benim Yeni Şafak'ta yazmaya başlamamı bazıları bugün bile anlayamıyor! Benim -daha geçen gün- İstanbul Belediyesi'ne ait lokantalarda alkollü içki verilmemesiyle "demokrasi ve özgürlük" mücadelesinin birbiriyle yakından uzaktan hiçbir ilgisi olmadığını söylemem Akit'in "ayık" yazarları tarafından hâlâ kavranamıyor! Sanırım artık tahmin etmişsinizdir; Yeni Şafak'ta yazmayı (şimdilik?) bırakıyorum. "Tebdil-i mekânda ferahlık vardır" derler, bakalım göreceğiz! Yeni Şafak'a bugüne kadar çok methiye düzdüğüm için burada bu konuya ayrıca girmeyeceğim. Şu kadarını söyleyeyim ki, Yeni Şafak (umarız daha da iyi olacak) gibi bir gazetenin varlığı bu ülkenin medya dünyası için büyük bir şanstır. Neredeyse üç yıldır o kadar özgür yazdım ki anlatamam... Daha Türkiye'de hiç kimse "ombudsman"lık filanla tanışmadan biz bu işi âlâsından yapıyorduk. Ben kendi payıma, Yeni Şafak'ta ne zaman anti-semit, ayrımcı, şoven izlenimi veren satırlar gördüm, bir dakika beklemeden ve bırakın müdahaleyi en ufak bir ima ile bile karşılaşmadan canımın istediğini yazdım. Ayrıca, sizi bilmem ama benim çok önem verdiğim bir tavır gereği, gazetede ne zaman MHP ya da ülkücü hareketle bir "flört" sezdimse, bunu da aklımın erdiğince "ifşa" ettim. Niye böyle yaptığımın cevabı basit: Yıllardır onlarca dergi, yüzlerce kitapla yolunu arayan Yeni Şafak'ın özellikle genç okurlarının hep böyle akıllı, kültürlü kalmalarına benim de bir katkım olsun diye. Şunu hep düşündüm ve söyledim: Bu ülkede bir tarihten bu yana, entellektüel kimlikleriyle ("aydın" demiyorum) öne çıkan gençler en fazla büyük kısmı Yeni Şafak okuru da olan ve "İslamcı gençler" olarak anılan kesimde yer almaktalar. Ve eğer bu ülkede de bir gün şafak sökecekse, bu dönüşümde onların çok mu çok önemli bir rolü olacaktır. Yeni Şafak'ta yazdığım üç yıla yakın dönemde ben en çok onları sevdim...
kbumin@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|