Emin'in yazıları, "kartel"in aynasıdır!..

 
İnsanın biraz utanması olsa, yutkunur, yüzü kızarır ve dilini kulağına sokup-susar..

Hürriyet'in köşebazı Emin, dün de Çakıcı ve Nuriş'in mektuplaşmalarını taşıyan avukatlara kızmış.. Bunları yayınlayan medyaya da sinirlenmiş..

Merak etmiyor musunuz?

"Medya teröristleri"nin yazılarını yayınlamakla, mafya babalarının mektuplarını yayınlamak arasında ne fark vardır?

Evet.. Medyada "kartel" kurup, çalışanların hem düşünce hürriyetini, hem serbest iş seçme özgürlüğünü ayaklar altına almak, yasaların da suç olarak gördüğü bir fiildir.

Medya gücünü kullanarak, siyaseti esir ve satın almak, karşılığında devlet ihalelerine öncelikli taraf olmak, "ihale mafyası"nın eylemlerine benzer davranışlar değil midir?..

"RTÜK Kanunu" bir tv kanalında yüzde 10'dan fazla hissesi olanların, devlet ihalelerine girmesini yasaklıyor. Buna karşın, hergün bu yasağın medya sermayesi tarafından delindiğini biliyoruz.

İşte medyadaki Emin benzeri "tetikçi"lerin işlevi, bu kural-dışılıkları unutturup, hedef şaşırtmaktır.
Bunu yaparken de, Çakıcı'nın veya Nuriş'in mektuplarındaki üslubu kullanırlar..
Bu Emin, benim için şu sıfatları kullanmış..
-İş bitirici
-İhale takipçisi
-Tüccar gazeteci
İnsanın biraz utanması olsa, yutkunur, yüzü kızarır ve dilini kulağına sokup-susar..
Ben "iş bitirici", "ihale takipçisi" ve "tüccar gazeteci" olsam, medya karteli ile kavga eder miyim?
Medya sermayesinin ve ihale takip eden gazete yöneticilerinin yaptığını yaparım.. Mesut Yılmaz'a yalakalık ederim.. Her iktidarı överim.. Demirel'i "Türkiye'nin ümidi", Ecevit'i "gençliğin simgesi" olarak sunarım..
Başka türlü ihale mi takip edilir veya iş mi bitirilir?
Tetikçi Emin.. Söylesene..
Devletten bankayı (Etibank) alıp, işi bitirenler kimlerdir?
Bu konuda tek satır yazamazsın.. Çünkü Cavit Çağlar eski patronun, Dinç Bilgin de "kartel dokunulmazlığına" sahip..
İstanbul'un elektrik dağıtımını, Petrol Ofisi'ni ben mi aldım? Cep telefonu ihalesine ben mi giriyorum?
Bu konuda da yazamazsın.. Çünkü sen bir 'tetikçi'sin..
Aydın Doğan'ın hem medya patronu, hem de "ihale takipçisi" ve "iş bitirici" olduğunu, şöyle hafifçe bir ima etsene kolaysa..
İnsan utanır..

Ertuğrul Özkök'ün, o zamanki Devlet Bakanı Güneş Taner'le yaptığı teşvik pazarlığı, bütün medyada yayınlandı..
Neden tek satır bile yazamadın?
Hasan Karakaya'yı jurnallerken mi, kalemine rekaket gelir senin?
Neden "Malki Cinayeti"ne hiç giremiyorsun?
Sanki "Susurluk Çeteleri" hiç yok..
"Çakıcı-Aşık-Mesut Yılmaz" üçgeni, senin ilgi alanının dışında..

Korkmaz Yiğit'in "Milliyet" ve "Yeni Yüzyıl"ı alması olayı ve bunun Türk Ticaret Bankası özelleştirmesi ile bağlantısı, neden senin ilgi alanına girmiyor?
Çünkü sen yılgın, korkak, besleme bir tetikçisin..
Ben de senin gibi olsaydım, hiçbir gazeteden ayrılmazdım..
Medya patronları kartel kurup, önce "Akşam"ı, sonra "Star"ı öldürmeye çalışırken, sen kartele değil, yok edilmek istenilen gazetelere küfrettin..
Ayrıca sen karakter-özürlü bir kişisin..

"28 Şubat"ta susturulduğum ve cevap veremez durumda olduğum zaman da, benim için iftiralarla, hakaretlerle dolu yazılar yazdın..

Tıpkı cezaevindeki Tayyip Erdoğan'lara, Hasan Celal Güzel'lere, yasaklı Erbakan'a ve öldükten sonra Turgut Özal'a yazdığın gibi..
Sen "laik" falan değilsin.. Sen "Allah'tan korkmaz", insandan utanmazsın!
Bir bilsen.. Allah'tan korkan, kimseden korkmaz!.
Hiç utanmadan "Yeni Şafak"ı "dinci gazete" diye niteliyorsun..
Sen Ortaçağ'ın katolik papazı mısın? Kimin dinli, kimin dinsiz olduğunu saptamak, sana mı kalmış?
Senin okuman yok, yazman var..
Hiç bilgin, hiç derinliğin, hiç kaliten yok..
Seninle televizyona da çıktık.. O zaman söylediklerinin hepsine cevap verdim..
Ama çaresizsin.. Görevlendirilmişsin.. Sen bir ajansın..
Beynin, "minik kuş"unun beyninden daha küçük.. Hem kullanılıyorsun, hem de bununla iftihar ediyorsun..
Yazık senin yazılarını okuyup, laikliği, "küfürbazlık", "kalitesizlik", "tetikçilik" sananlara.
Yazık senden korkanlara..
Sen cahil, kural tanımaz, görevli bir küfürbazsın!..

ŞAKA

Basında kalite!

Bir sayın okurumdan bir E-Mail geldi.. Boğaziçi Üniversitesi'nde öğrenci olduğu için adını vermiyorum.. Diyor ki..
-Hürriyet'teki Emin'i, Boğaziçi Aydın Doğan Gazetecilik Enstitüsü'ne yönetici atasınlar.. Orada, Doğan Grubu'nun meslek ilkelerini ve basındaki kartelleşmenin erdemlerini anlatır..
E-Mail'i okuyunca güldüm..
Emin'in dekan olduğu üniversiteye, herhalde Ertuğrul Özkök de rektör atanır.

MEDYA

Eleman aranıyor!..

Geçenlerde, eski bir işadamı geldi.. Dert yandı..
-Bunca yıldır sanayi ve ticaret yapıyorum.. Ne uzuyorum, ne kısalıyorum.. Her kriz, en fazla beni etkiliyor..
Önce, uzun uzun yakındı.. Sonra da, bulduğu çıkış yolu hakkında düşüncemi sordu..
Dedi ki..
-Bir gazete, bir televizyon kanalı alacağım.. Önce muhalefeti tutup, iktidarı eleştirteceğim yayın organlarında.. Sonra iktidarla pazarlık edip, muhalefeti eleştirmeye ve iktidarı övmeye başlayacağım.. Sonra gelsin ihaleler, gelsin özelleştirme pastasından ballı kaymaklı kamu malları, gelsin teşvikler, ucuz krediler..
Ben itiraz ettim..
-Böyle yaparsan, bizim gazetecilik mesleğini yozlaştırırsın.. Medya gücü kullanarak, kamunun sırtından para kazanmak, ayıptır, yanlıştır..
Güldü.. Azarladı..
-Sen anlamazsın bunları. "Kartel" diye tutturmuşsun, millet malı götürüyor.. Sen benim yapacağım işe karışma.. Sen bana, birkaç isim ver.. Gazetede ve televizyonda kullanacağım birkaç tetikçi-gazeteci arıyorum.. Bana isim ver..
Sordum..
-Sana ne tür gazeteciler lazım?..
Cevapladı..
-Ben ne yaparsam yapayım, hep susacak.. Her yerde "bizim patron iyidir" diye beni övecek.. Medyanın ticari işlerini görmezden gelecek.. Ama gerekirse, "Şeriat geliyor" diye, etrafa saldırıp, herkesi terörize edecek.. Bana böyle tetikçiler lazım.. Bana isim ver.. Ben onları iyi beslerim..
Şimdi, bu müteşebbis için isim topluyorum..