![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Yargıtay Güzel'in cezasını onaylayacakYargıtay 8. Ceza Dairesi Vural Savaş'ın "ceza" talebini geri çevirmezse (ki, çevirmeyecek), Hasan Celal Güzel bir yıl daha hapis yatacak. (Yargıtay'ın "demokrat" başkanı Sami Selçuk, boş bir vaktinde şu Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nden çıkan mahkûmiyet kararlarını bir incelese... Fena halde kuşkudayım. Bu dairede kümelenmiş arkadaşların verdiği her karar toplumda infial uyandırıyor; dolayısıyla "hukuk"a olan güven sarsılıyor. Malum, BÇG brifinglerinden sonra, cumhuriyet savcılarına bir haller oldu... Bu "hal" bazı Yargıtay hakimlerine de sirayet etmiş olabilir; insan hali...) Vural Savaş'ın, Hasan Celal Güzel'in davaya konu olan Kayseri konuşmasını önüne alıp derin bir "tefekkür"le düşüneceğini, "Yahu galiba biraz ileri gidiyoruz" diye nedamet getireceğini beklemiyordum. Kendine yakışanı yaptı. İsmiyle müsemma derler ya, aynen öyle. Vuruyor, alıyor, savaşıyor, cezalandırıyor. Bir hukukçu, bir "yasa adamı", kamu işlerini tedvire memur bir görevli değil, bir "ideolojik" grubun sözcüsü adeta. "İddianame" diye yazdıklarına bakın, Vural Savaş'ın neden bir "hukukçu" olmadığını göreceksiniz. Herhangi bir "polemik" yazısından farklı değil. O haliyle götür, Cumhuriyet gazetesinde "dizi yazı" sayfasında tefrika ettir. Ya da başına Toktamış Ateş, İlhan Selçuk, Hikmet Çetinkaya türünden bir imza koy, "bitirme tezi" niyetine Alemdaroğlu kürsülerinden birine okut. Hazret, sadece Hasan Celal Güzel'e değil, bu fakire de takmış durumda. 2.5 milyar lira istiyor. Ahmet Kekeç "Siz hukukçu değilsiniz Bay Savaş" diyerek, bu yüce "hukuk fenomeni"nin meslek formasyonuna gölge düşürmüş, kişilik haklarına saldırmış. Ne var ki bunda? Her zaman söylüyorum. Şimdi de söylerim: Siz hukukçu değilsiniz Bay Savaş. Üstüste imza attığınız skandallara rağmen (FP'yi kapattırabilmek için gazetecileri işbirliğine çağırmak, savunmayı okumadan esas hakkında mütalaa yazmak, yasama ve yürütme organlarının yetkilerini gaspederek Başbakan'a 312. madde fırçası atmak, DSP hakkındaki işlemi "şık olmayacağı" gerekçesiyle yürürlüğe koymamak, törelerle yönetilen MHP için bir uyarı ve tazir cezası vermemek, hakkında iddianame tanzim edilen insanları "habis ur", "kandan beslenen vampirler" benzetmesiyle aşağılamak, sonra da "benzetmeyi güçlendirmek için o örnekleri verdim" deyip zeytin yağı gibi üste çıkmak, telekulak çeteleriyle işbirliği yapmak, "irade-i milliye" kavramını "ıvır-zıvır işler" diye hafife almak, kimi TV kanallarını RTÜK yerine TRT'ye şikayet etmek gibi...) hâlâ kendinize "hukukçu" diyebiliyorsanız, "hukuk" algılamanızda bir zafiyet var demektir... Ki, bu da "hukuk sorunu" değil, düpedüz bir "tıp sorunu"dur. Hâlâ ısrarla "Hayır ben hukukçuyum" diyorsanız, size Recep Tayyip Erdoğan'ın davasıyla ilgili olarak Başbakan Mesut Yılmaz'la yaptığınız konuşmayı hatırlatırım. Yılmaz'a, "312. maddeyi kaldırırsanız, fena olur" diye fırça atmaya gittiğiniz gün, bir punduna getirip, Recep Tayyip Erdoğan'ın cezasının Yargıtay tarafından onanacağını açıkladınız. Başbakan, bilirkişi raporlarının Erdoğan'ın lehinde olduğunu söylediği halde, siz, büyük bir güvenle (belki de pişkinlikle) "Onlar bir şey bilmiyor" dediniz. Üstelik, inkara yeltenmediniz. Dürüstçe itiraf ettiniz: "Evet, söyledim" dediniz. Demek ki, siz, çerçevesi Anayasa'yla çizilmiş bir ülkede, cari yasaları uygulamakla mükellef bir "memur" değil, vaz'edileni tatbikata geçirmekle yükümlü özel, çok çok özel bir görevlisiniz... Ya da, falcı, müneccim, gaipten haber veren bir ermiş olmalısınız... O halde, gelin bir dürüstlük daha gösterin, Hasan Celal Güzel hakkındaki kararı görüşecek Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nin hangi mülahazalarla hareket ettiğini de söyleyin. Kimilerinin gözünde siz kaybedeceksiniz belki, ama kazanan "hukuk" olacak.
akekec@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|