![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Öylesine bir bahar yazısıİlkbahar, bu yıl da kendine özgü o müthiş haşmetiyle ruhlarımızın kapısına geldi dayandı. Doğanın bu amansız hücumu karşısında nasıl da çaresiz yakalandık. Ve belki de bu yüzden olacak, henüz kışın donukluğunu, sersemletici ağırlığını üzerimizden atamadık. Artık mevsimlerin uyanışı birdenbire oluyor. Bir bakıyorsunuz, büyük bir atalet içinde ve sanki uzun sürecek bir yorgunların işaretlerini taşıyor görünen toprak ve üstündeki nebâtât; ansızın, çığlık çığlığa ve olağanüstü bir coşku eşliğinde kabuk değiştirip kendini yeniliyor/yineliyor.. Tıpkı, bir süredir bizi peşinden sürükleyen şu ilkbahar günleri gibi.. Bazı şehirlerde baharın belirişi daha başka oluyor. Şehrin üzerine sinmiş atmosfer ve kokunun, bitki örtüsünü kaplayan eski rengin ve insanların yapıp etmelerine yansıyan kanıksanmış durağanlığın değişimi, âdeta geceyle gündüz arasındaki açı gibi müthiş bir farklılaşma eğilimi gösteriyor. Hayat, kalıcı bir büyünün tesiri altına girmiş intibaı uyandırıyor her bakımdan. Böyle şehirlerde, örneğin doğanın dokusundaki çınlama, ta ötelerden sizi içine çekmeye başlıyor. Oralara koşmak, uzanmak duygusunu engelleyemiyorsunuz.. Bursa, işte bütün bu saydıklarımın somut göstergelerini bünyesinde barındıran bir şehir. Hiçbir şeyin farkında değilseniz bile, baharın gelişiyle birlikte zümrüt yeşiline boyanan Uludağ'ın eteklerine şöyle bir göz atmanız, size herşeyi yeterince (ve belki de fazlasıyla) anlatacaktır. Yaklaşık 25 yıldır talan edilen ovanın meşhur şeftali bahçelerin yerinde artık yeller esiyor ve beton uygarlığının tipik numuneleri oraları kaplıyor olsa da; Allah'tan, Uludağ yerinde duruyor. Bu şehirde yaşayanlar için, bir tek Uludağ ve etekleri bile, ilkbaharda nefes almanın ve çiçek tozlarının varlığını hissetmenin lezzetini tatmaya kâfî gelebiliyor. Bursa'da, Uludağ'a ve eteklerine doğru yapılabilecek günlük kır gezmeleri her zaman mümkün; özellikle bu aylarda. Yorucu ama insana tarifsiz ferahlık ve huzur verici özellikleri haiz, bu tür gezi ve yürüyüşler. Daha az zamana sahip ve daha çabuk ulaşabileceğiniz bir yeşillik deryası arayanlardan iseniz; benim tavsiyem, Bursa'nın hemen her tarafından kısa bir yürüyüş sonrasında ulaşabileceğiniz yerlerden olan Kültürpark'a sığınmanızın yeterli olacağıdır. Kültürpark, Bursa'nın en eski yeşil alanlarından biridir. Şehrin çarpık yapılaşmasına yıllardır direndi, kendini korudu ve özgün atmosferini hiç yitirmedi bana kalırsa Kültürpark. Özellikle bu aylarda, sabah erken saatlerde ve akşamın ilerleyen vakitlerinde Kültürpark'ta ıssız bir çay bahçesinde geçirilebilecek dakikaların keyfine doyum olmaz/olmuyor. Kültürpark ayrıca, şehrin içinde yer aldığı halde, şehrin o yoğun karmaşasını dokusundan uzak tutmayı her zaman başarmış bir alan. Bursa'da ilkbaharın tadının çıkarılabileceği başka mekânlar da var elbette. Mahfel kahvehanesi bunlardan biri örneğin. Çekirge'nin Hüsnü Güzel çay bahçesini saymazsak, olmaz. Eski mîmarinin en güzel yapılarıyla örülü. Kozahanı ve İç-kozahanını da -gerçi son zamanlarda iyice ayak altı oldu ama- zikretmeliyim. Aynı muhit içindeki Fidanhanı ve Emirhanı, şimdilik benzeri bir âkıbetin uzağında görünüyor. Bugün 1 Mayıs. Bizim çocukluğumuzda "Bahar Bayramı" olarak algılanırdı 1 Mayıs'lar.. 70'li yıllarda biraz da kan ve gözyaşının simgelendiği bir gün biçimine dönüşmüştü.. Kaba taassup ve ideolojik dürtüler, herşeyi mahvettiği gibi, mevsimin bu en güzel gününü de mahvetmekte gecikmedi.. Yine de ilkbaharın ruh akışımızın ritmini hızlandırarak kalbimizin gözeneklerini kendine özgü o lâtif yamayla sarıp sarmaladığı, muhakkak.. İlkbahar: Aşkın ve avareliğin ele avuca sığmayacak kadar coştuğu mevsim!. Doyasıya yaşamak ve biraz olsun mutlu olmak için, Allah'ın sonsuz lûtuf ve nimetinden sadece biri...
ideniz@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|