YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Ülkeye lider değil yönetici aranıyor

Aylardır Türkiye'de gündemin ilk konusu cumhurbaşkanının seçimi. Medya, politika, büyük sermaye, sivil ve askerî bürokrasi, devlet mekanizmasının başına seçilecek kişiye kilitlenmiş durumda.

Devlet, ülkenin sahibi olduğu için, cumhurbaşkanının seçimini seçmenlere bırakmadığı gibi, onların temsilcilerine de bırakmak istemiyor. Cumhurbaşkanın sorumluluğu yok ama bir başkan gibi geniş yetkileri var.

Güç odakları, hiçbir seçimin yalnızca seçmene bırakılmayacak kadar önemsiz olmadığını vurguluyor.

Bir günde önce iktidar partilerinin başkanları, ardından da muhalefet partilerinin yöneticileri dışarıdan bir adayda birleşti.

Beş başkanın bir aday üzerinde birleşmesi, sonra medyanın şartsız desteği, herkesi kuşkulandırdı.

Ecevit'in aklına Sezer'i kim düşürdü? Herkes bu sorunun cevabını arıyor. Yine de kimse bulamıyor.

Sezer kimin adayı? İktidarın mı, muhalefetin mi, devletin mi, milletin mi? Yoksa hepsinin mi?

Değişik parti, kesim ve odaklar, bir aday üzerinde birleşmişse, bu kutlanılması gereken bir gelişme. Ancak, politika bir güç yarışı olduğuna göre, belirleyici olan kim!

Belirleyici olan kesim kim olursa olsun, milletvekilleri, bir yönetici ya da bir lider seçme sorunuyla karşı karşıyalar.

Özürlü de olsa, bir seçim yapılması çok önemli. Seçimin olmadığı yerde dayatma olur. Dayatma ise, çatışmaya yol açar.

İktidar yarışı, güç yarışına dönüşürse çatışma çıkar. Türkiye'nin ise, uzlaşmaya ihtiyacı var.

Politika yarışmayla birlikte, uzlaşma sanatıdır. Ancak Türkiye bu sanatta ustalık kazanamadı. Bu yüzden, siyasi hayata uzlaşmadan daha çok çatışma egemen oldu.

Devlet Çankaya'ya yönetici millet ise lider arıyor. Aslında liderlik ve yöneticilik birbirini tamamlar.

Devlet mekanizmasının sahibi, liderler değil, yöneticiler. Bu yüzden devlet değişme istemiyor.

Türkiye'nin ihtiyacı ise, yöneticiden önce lider.

Giderek daha yarışmacı hale gelen, dünyada başarılı olmak için vizyonda bir devrim gerekir. Böylesi bir vizyon devrimi yöneticinin değil, liderin işidir.

Devlet, millete verdiği hizmetin kalitesini artırmak için hiyerarşik yapısını bütünüyle değiştirmeli.

Devlet milleti tercih yapan bir müşteri olarak değil de, memur olarak görüyor.

Polisin gözünde herkes adeta bir suçlu.

Bütün bakanlıklar, bu bağlamda karakollardan farklı değil.

Devletin kalitesini yönetici değil, lider artırır.

Yönetici statükoyu korur, lider ise vizyon kazandırır.

Yönetici barış, lider savaş şartlarında çalışır.

Şimdi lider ya da yönetici seçmede görev milletvekillerinin.


1 Mayıs 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Nazif Gürdoğan

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...