![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Sahtelik her yerinden akıyorEtraf sahte belgeden kırılıyor. Hepsinin ulaşacağı bir 'kavşakta' duruyorsanız, birbiriyle çelişkili bir dizi bilgi size de uğruyor. Ahmet Necdet Sezer için uydurulan belgelere değinmiştim; bir belgeye göre 'mason', bir başkasına göre 'Sabetaycı' olan Sezer, bir başka belgede 'Kürtçü', bir diğerinde 'Fethullahçı' olabiliyor. "Erbakan Hoca'nın Faziletlilere mesajı" diye piyasaya sürülen metni dikkatle okuduğumda, onun da, belli bir odak tarafından Fazilet câmiasını yanıltmak üzere hazırlanmış 'sahte' bir belge olduğuna inandım. Zaten siyasetin dilinden çok, ilâhiyat konularına yüzeyden vâkıf basit görüşlü bir müptedi diliyle kaleme alınmış metin. Daha da önemlisi, 'dini siyasete âlet ettiği' ithamıyla kapatılma tehdidi altındaki bir parti, tamamen dinî bir terminolojiyle izah edilir mi? Bu metni Necmettin Erbakan kaleme almış olamaz. Bu sahte belgeyi hazırlayanlar, en son bölümü "Uymamız gereken temel esaslar" başlığı altında bir dizi tâlimata ayırmışlar. İlk sayfalarda, taklit bir tasavvuf dilini yansıtan cümleler birbiri ardına sıralanmışken, son sayfada, güncel bir konu olan yenilikçilerin mücadelesi değerlendiriliyor. Aman aman, ne değerlendirme! Zaten, insan, bu son sayfada yazılanları okuyunca, "Hiç Erbakan çapında biri böylesine basit düşüncelerle insan karşısına çıkar mı?" diye düşünüyor... Doğrusunu en iyi Erbakan'ın bildiği konularda onun ağzına yakıştırılan bazı sözlerin gerçeklerle irtibatı olmaması da cabası... Metinde 'itaatın önemi' başlığı altında şunlar yazılı: "Dinleyecek, itaat edecek, çok çalışacağız. İdareciye sadakat aklın gereği, yoksa başarı olmaz. Bugüne kadarki tecrübeler: Af kanununda bazı milletvekillerinin itaatziliği ve neticesi. K. Özal da aynı hareketi yaptı, neticede kendisi koptu. CHP'de de böyle yaptılar, Meclis'e bile giremediler..." (Önceki tespitler de yavan, ama beni ençok şaşırtan FP ile CHP'yi 'eşit' gören bakış; Erbakan bunu asla söylemez. TK) "İtaat edilmezse, söz dinlenmezse o kişiye güven kaybolur, yarın başka bir noktada da söz dinlemez." Metnin yazarına göre, 'itaatsizlik' bir hastalık. Bakın neler yazmış: "Bu hastalığa düşen insan sebepten neticeye gitmiyor; neticeye sebep uydurmaya çalışıyor..." (Aslında, yakın geçmişte, Erbakan Hoca'ya benzer bir itham yöneltiliyordu; sahte metnin yazarı, bunu unutmuş olmalı. TK) Bir yukarıdaki maddede, 'neticeye sebep uydurma' hastalığını eleştiren yazar, bir alt maddede bunu unutup kendisi neticeye sebep uyduruyor. Bakın nasıl: "Ali Paşa'nın tarihe geçmiş bir sözü vardır: 'Ben bir konu olduğunda Rus elçisine fikirini sorar, ne derse tersini yaparım.' Şimdi yenilikçileri destekleyen kimler? A. Gül'ün genel başkan olmasını isteyenler kimler? En başta Hürriyet gazetesi ve Ertuğrul Özkök... Gül tabanın değil, Hürriyet gazetesinin adayı gibi..." Bu satırları yazan Erbakan Hoca'nın zihin sistematiğinden kesinlikle haberdar değil. Başbakanken Aydın Doğan ve Ertuğrul Özkök ile kaç kez biraraya geldi Erbakan Hoca. Bazen "Bir kısım medya" dese bile, kendisi ve hükümetinin icraatlarından söz eden bütün yazıları derlediği propaganda kitapçıklarında dizi dizi -başta Özkök olmak üzere- kartel medyasında yazanların yazılarına yer verdi. Yenilikçileri Hürriyet ve Özkök de tutuyor mu bilmiyorum; ama Hoca'nın da saygı duyduğu birçok yazar "FP'de yenilenmeye ihtiyaç var" görüşünde bugün... Erbakan farklı görüşte olsaydı, Abdullah Gül'le karşı karşıya geldiğinde bunu onun yüzüne karşı söylerdi... 'Sahte belge' yazarının, Erbakan-Gül görüşmelerinin nasıl sıcak geçtiğine vâkıf olmadığı belli... Sakat görüşlerle dolu metin Erbakan Hoca'nın elinden çıksaydı, kendisinin başlattığı harekete 1969'dan beri destek verdiğini hatırlayıp Gül'ün partililiğinin 'sonradan olma' olduğu ileri sürülmezdi. Ege Üniversitesi'nde görev yapanın Gül değil, Erbakan Hoca'nın saydığını sandığım Gül'ün profesör dayısı olduğunu en iyi Erbakan Hoca bilir. İstanbul belediye başkanı olmayı Gül'ün kendisinin istemediğini, bu teklifi ona kendisinin yaptığını Hoca bilmez miydi hiç? Hele Hoca, "Başında bulunduğu Kalkınma Bankası kaynaklarını çarçur ettirmedi" anlamına gelecek şu sözü sarf eder mi? Güya, Erbakan Hoca, "Devlet bakanı iken Kalkınma Bankası kendisine bağlıydı, bankanın 200 milyon doları vardı; bir tek câmiamız insanına hizmet etmedi" demiş... Gel de inan... Böyle 'sahte belgeleri' etrafa sürenler bundan ne gibi bir yarar sağlayacaklarını sanıyorlar acaba? Kapatılma tehdidi altındaki Fazilet Partisi câmiasını ne istediğini bilmez, amacı olmayan, her dinlediğinin etkisinde kalan bir 'yığın' mı sanıyorlar? Ne büyük saçmalık. İnanıyorum ki, Erbakan Hoca, kendisine atfen ortalığa salınan bu zırvalığın sahteliğini bizzat kendisi açıklayacaktır. (Henüz eline geçmediyse, bendeki nüshanın fotokopisini ulaştırabilirim. TK) Tasavvufî ifadelerle başlayıp siyasetin en çirkin biçimine dönüşen metnin bir yerinde, Mevlana'dan "Yeter ki sen sabit kadem ol, sabırla yerinde dur" beyitleri aktarılıyor. Benim bildiğim Mevlânâ, "Dünle beraber geçti ne varsa düne ait, şimdi yeni şeyler söylemek lâzım" diyen mutasavvıftır... Onun tasavvuf anlayışına 'yenilikçilik' yakışır çünkü... Allah sahte mutasavvıflar kadar sahte belgelerden de korusun...
tkivanc@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|