![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Direnen DışişleriGeçenlerde, Amerika'da bulunan ünlü bir kurum adına araştırma yapan bir siyaset bilimcisi ile konuşurken konu Türk Dışişleri'nin Ortadoğu'ya bakışına geldi. Araştırmanın konusu da zaten Türkiye'deki değişik kesimlerin Ortadoğu'ya nasıl baktıkları idi. Türkiye'de, devletin kurumları içinde Dışişleri kadar Ortadoğu'ya soğuk, yabancı ve ilgisiz duran bir başka kurum daha bulunamaz şeklinde bir tesbit yaptı. Yaptığı bir başka tesbit ise hayli ilginçti benim için; Ortadoğu'yu tanımak için Arapça bilmek gerekir diyenlerle bilmek gerekmez diyenlerin tercihi, Ortadoğu (daha doğrusu İslam ülkeleri) ile daha yakın ilişki kurmak gerektiğini savunanlarla karşı çıkanlar arasındaki ayrımı ortaya koyan anahtar formül işlevi görüyor. İlk bakışta bizzat kendisi coğrafi, tarihi ve kültürel olarak bir Ortadoğu ülkesi olan Türkiye bir ülkenin kendi bölgesine soğuk durması kadar çelişkili bir durum olamayacağı şeklinde itiraz yükselebilir. Türkiye'nin dünya sistemi içindeki yerini Batı içinde belirlemesinin aslında aldatıcı bir rol olduğu sonuçlara bakarak zamanla ortaya çıktı. En azından Batı içinde hiç de ası(i)l unsur olmadığımız anlaşılmış bulunuyor. Bir de anlaşılan bir başka nokta Türkiye'nin Batı içinde bulunması somut olarak sadece Ortadoğu ve İslam dünyası dışında bulunması (tutulması) anlamına geliyor. Batı'dan yana tercih kullanmamız veya icbar edilmemizin tercümesi İslam dünyasından kopmayı, uzunca bir süre sınırdan ötesini yok saymayı, hatta Avrupa toprakları içinde kalan Osmanlı bakiyesi unsurları bile yok saymayı gerektiren bir politika olarak somut karşılığını buldu. Oysa, bu politikanın katı uygulayıcısı Türk Hariciyesi'nin kendini Batılı görerek Ortadoğu ve İslam ülkelerine karşı mütekebbir tavırları kendimizi onlara anlatmayı engellediği gibi onların bizi anlamasının da yolunu tıkadı. Arapçayı diplomatik ve akademik anlamda bile horlayan ve yok sayan diplomasi mantığının izahı katı bir ideolojik saplantıdan başka bir şey değildir. Örneğin PKK meselesini bile İslam dünyasına anlatamamış bir Dışişleri ile karşı karşıyayız. Arap kamuoyunda PKK'nın temelde Marksist-Stalinist bir örgüt olduğunu anlatarak tüm meşruiyetini yitirmesini sağlamak işten bile değilken, kendini Müslüman Kürt halkının temsilcisi olarak tanıtan PKK karşısında yenik düşüldüğü apaçık ortada. İdeolojik bağnazlıkla hâlâ Arapça bilmenin gerekmediğine inanan ve bunu kalıcı bir politika olarak sürdüren Hariciyemiz'deki gayrı resmi gelenek sürdükçe elimizin altındaki uluslararası güç imkanlarını kaçırmaya devam edeceğiz demektir. Gerçi Arap ülkelerinin Dışişleri'ne hakim mantık da bizden çok farklı değil. Arap milliyetçiliği ile Osmanlı mirasına ve Türk ismine bile tahammül edemeyen resmi Arap politikalarının oluşumunu sağlayan gücün hangi dünya sistemi olduğunu düşünmekte yarar var. Yani, Batı karşısında, uluslararası platformlarda edilgen, susan, hayır diyemeyen; İslam dünyasına karşı hırçın ve hayır diyen bir Türkiye ile karşı karşıyayız. Geçtiğimiz günlerde İslam Konferansı Örgütü'ne ilişkin Türkiye'nin sürpriz bir atağı gündeme geldi. En azından Dışişleri'ne yakın çevrelerden sızdırıldığı anlaşılan ve büyük gazetelerde manşet olan habere göre Türkiye İslam Konferansı'nın genel sekreterliği için ağırlık koyuyormuş. Bu arada verilen haberlerde ciddi hatalar olduğunu da belirtmekte yarar var. İslam Konferansı Dönem Başkanlığı ile Genel Sekreterliği arasındaki farkı karıştırarak yapılan haberler medyanın da bu konuda cehaletini ortaya koyuyor. İslam Konferansı'nın başına laik Türkiye'nin geçmesini istemeyen gerici ülkelerin engelinden dem vurularak laik bir Haçlı Seferi başlatmanın manevi tadını çıkarıyordu medya. Oysa durum teknik olarak da muhteva olarak da tümüyle farklı cereyan ediyor, Türkiye bazı şeyleri yeni yeni fark ederken kimi trenleri de kaçırıyor, kimi işleri de eline yüzüne bulaştırıyor. İslam Konferansı macerasına yarın devam edeceğiz.
aemre@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|