YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Kutan ve Gül'ün nezaketi

Abdullah Gül'ün Gaziantep il başkanlığına girememesi ile ilgili gerilimin olduğu günlerdeydi. Oğuzhan Asiltürk aradı. Yeni Şafak'ın genel tavrına yönelik serzenişlerini bana bildirmek istediğini söyledi.

Bu arada ben de kendisine Gaziantep olaylarını sordum. İl başkanının kendisini aradığını, Abdullah Gül'ün toplantı yapmak istediğini bildirdiğini, kendisinin de böyle bir şeye müsaade edilmemesi gerektiğini ifade ettiğini söyledi. Sonra aramızda şöyle bir konuşma geçti:

-Efendim, il başkanı sizi hangi sıfatınızla aradı.

-Ben Genel İdare Kurulu üyesiyim.

-Efendim, Genel Başkan bu ilişkileri büyük bir nezeket içinde yürütüyor, Gül ile arasında herhangi bir gerilim de oluşmuyor. Neden Sayın Kutan'a değil de size başvuruyor il başkanı? Siz neden bu kadar tavırlısınız?

-Sayın Kutan çok nazik bir insandır. O böyle bir tavır koymaz. Ama böyle bir olaya dünyanın neresinde müsaade edilir? Geleceksiniz, parti il başkanlığında partinin genel başkanı ve yönetimi aleyhinde konuşacaksınız. Buna müsaade etmeyiz.

Sayın Asiltürk o gün fevkalade tavırlıydı, bugün de kongre öncesindeki "yarış"ta, en tavırlı rolde onu görüyoruz. "Kongre sonrası ayrılma" ihtimallerini en çok o seslendiriyor. Gül'e yönelik değerlendirmelerde en yargılayıcı tavır da ona ait.

Bu tavrın FP'de gerilimi tırmandırdığı bir gerçek.

Bu tavrın Kutan'a ve Gül'e rağmen sergilendiği de bir gerçek.

Hem Kutan hem Gül, ısrarla, saygılı ve nazik ilişkide özen gösteriyorlar.

Kamuoyu, bugüne kadar birbirini yaralayıcı tek sözlerine rastlamadı. Aksine sürekli birbirini onore ediyorlar. Birbirinin hizmet ve değerlerini vurguluyorlar. Ve kongre sonrası hangi sonuç çıkarsa çıksın kesinlikle partiden hiç kimsenin ayrılmayacağını seslendiriyorlar. Bu konuda Kutan ile Gül'ün sözleri üstüste konsa birbirinden fazla farkları olduğu görülmez.

Hani Hazreti Süleyman'ın baktığı bir dâvâ vardır. Aynı çocuğun annesi olduğunu söyleyen iki kadın arasındaki hakemlik dâvâsı... Hazreti Süleyman iki kadının ısrarlı iddiası karşısında çaresiz kalır ve tek çözüm olarak çocuğu ikiye bölüp yarısını birine diğer yarısını da ötekisine vermeyi teklif eder.

Kadınların tavrı ne olur? Birisi;

"-Tamam, der, çocuğu kes ve yarısını bana ver!" Ötekisi;

-Hayır, der, hayır kesmeyin çocuğu. Ben hakkımdan vazgeçtim. Çocuğu diğer kadına verin. Yeter ki ölmesin çocuğum...

Hazreti Süleyman, çocuğun gerçek annesinin, çocuktan vazgeçen kadın olduğuna hükmeder ve ona verir.

Bu anekdotun FP'ye yansıyan yönünde, Kutan ve Gül'ün misyona karşı sergiledikleri veya sergileyecekleri sorumluluk duygusunun, Türkiye'deki siyasi üslûpla ne kadar bağdaşır bilmem ama, çocuktan vazgeçen anneyle örtüştüğünü düşünüyorum.

Ne Kutan'ın ne de Gül'ün FP'yi göbeğinden çatlatacak bir gelişmeye fırsat vermeyecekleri muhakkak. Bugüne kadarki çizgileri de bu oldu.

Düşünüyorum ki, bu tür iddiaları hangi amaçla olursa olsun, seslendirmek bile sağlıklı değil. Çünkü insanların yüreğinde iz bırakıyor.

Hangi amaçla olursa olsun, diyorum çünkü, siyasi ortamda, kısa vadeli amaçlar, zaman zaman kişileri kendi değer yargılarıyla çelişen, onların içini boşaltan, onları siyasal istismar aracına dönüştüren, rakipleri biçme vasıtası haline getiren söylemlerin içine bile itiyor. Bunların muhasebesini kişi en çok kendi yüreğinde yapabilir.

Sayın Asiltürk'ün FP geleneğinde çok önemli hizmetler ifa ettiği biliniyor. Ama şu süreçteki tavrının gerilimi tırmandırıcı vasıfta olduğunu düşünüyorum. Yarışan iki adayın "medeni yarış-hayırda yarış" diye nitelemeye özen gösterdiği bir süreci germek, sanırım önce, çok sevdikleri, büyütüp buralara getirdikleri misyona zarar verir.

Bırakın yarış sürsün. FP'nin bir özeleştiriye, misyon değerlendirmesine, zaaf işareti veren yönlerinin iyileştirilmesine, bunun için belki de yönetim kadrolarında yenilenmeye ihtiyacı var. Değil mi ki misyon, kişilerden öncedir. Bunun anlamı, kişileri misyon için değerlendirebilmeyi gerektirir. Misyonun kişilere göre her türlü bedeli ödemesini değil. Misyonun bayrağını daha yükseklere taşıma iradesi varsa, bırakalım verebileceğini versin herkes...

Kutan'ın yanındakiler Kutan'ın nezaketini ölçü alsın, onu bir zaaf gibi telakki edip de, Kutan'dan fazla Kutancı olmasın. Onun adına öfkeler, yargılamalar üretmesin.

Gül'ün yanındakiler de Gül'ün hassasiyetlerini ölçü alsın, onu bir profil zaafı gibi görmesin, Gül'den öte Gülcü olmasın. Onun adına, FP geleneğine karşı haddi aşan yergilere başvurmasın.


20 Nisan 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Ahmet Taşgetiren

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...