![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Acaba neden?..
Çetin Altan'ın sayfasını açınca, önce köşenin son satırına bakıyorum?
Şihirli bir adam
Yanlış yazmadım, "şehirli" değil, "sihirli" değil, "şiirli" de değil; hepsi birden. Hakan Albayrak'ı tek kelimeyle tarif etmek gibi bir sabit fikre kapıldığımda, doğrusu kendi kendimi epey zor bir işe sokmuş olduğumu gördüm. Zor ama lüzumsuz değil. Evet, Hakan'ı anlatacak bir kelime arayışına girdim ve sonunda bu "şihirli" kelimesini buldum. Bu söz, bir yakıştırma. Kendisi kabul eder mi bilmem. Ben bu notları çiziktirmekle meşgulken, aynı yakıştırmayı bütünüyle haketmiş bir başka arkadaşım İbrahim Kiras, "Ebuzer için birkaç satır yazdığını" söyledi. O birkaç satırı da sizinle paylaşmanın vaktidir. Ebuzer, yani benim kuşağımın vicdanı
Hakan Albayrak'ın "çabukroman"ı Ebuzer, benim son yıllarda okuduğum en güzel kitaplardan biri. Belli birkaç şiir kitabını saymazsam, kimse kusura bakmasın, Oğuz Atay'ın romanlarından bu yana ilk kez bir metni bu kadar sahici, bu kadar sıcak, bu kadar bana ait hissettim. Bir uzun şiir tadındaki o yoğun metni elbette bir solukta okudum. Ve bu metinde kendi kuşağımın vicdanıyla karşılaştım. "Kuşak asabiyesi"nin absürdlüğüne inanan biri olarak söylemem gerekiyor ki Ebuzer, benim kuşağımın vicdanını temsil ediyor. Okuyanlar ve tanıyanlar bilecektir: Ebuzer aslında Hakan'ın kendisidir. Ve Hakan benim kuşağımın vicdanıdır. Beni vicdanımla buluşturan Ebuzer'e teşekkür borcum var. Teşekkürler Hakan... Başka bir şey söylemeye ne aklım yetiyor ne de sanıyorum ki başka söze gerek var. Teşekkürler Hakan... Çok yaşa... Karşıdan karşıya geçmek
Trafik haftası dolayısıyla okullarda çocuklara trafik konusunda bilgiler verildi. En çok üzerinde durulan konulardan biri, kırmızı ışıkta durmak, yeşil ışıkta geçmek. Trafik polisleri, öğretmenler ve çocuklar buna kısaca "karşıdan karşıya geçmek" diyorlar. Benimse bu işe hiç aklım ermiyor. Yıllardan beri duyduğum bu karşıdan karşıya geçmeyi bir türlü anlayamıyorum. Ya karşıdan buraya geçiyorum, ya da buradan karşıya. Kısaca, bulunduğum yerden karşı tarafa geçiyorum. Yamyam
"Şekerlik'e bir ufak katkı da benden" diyen N. Yerkazan'dan bir fıkra: Yamyamın biri lokantaya gitmiş. Garsonu çağırmış ve yemiş. Pahalı puroların akibeti
Kuzey Carolina'nın Charlotte kentinden bir adam çok değerli ve ender bulunan bir markadan bir kutu puro satın alır ve bunları yangına karşı sigortalar. Bir ay içinde tüm puro stokunu içerek tüketir ve geriye sadece bir sigorta primi ödemesi kalmışken, sigorta şirketine zarar tazmini talebinde bulunur. Vatandaş başvurusunda purolarını "küçük çaplı seri yangınlar" sonucunda yitirdiğini ifade eder. Sigorta şirketi, adamın purolarını alışılmış yöntemler ile (içerek) tükettiği gerekçesi ile ödeme yapmayı reddeder. Bunun üzerine adam mahkemeye başvurur... Ve davayı kazanır. Hakim, kararını verirken, adamın elinde puroların sigorta ettirilebileceğini garanti eden bir poliçe bulunduğunu, sigorta şirketinin de puroların "kabul edilemez yangınlar" tanımlaması yapmadan bunları yangına karşı sigortalamış bulunduğunu ve buna göre de zararı karşılamak ile mükellef olduğunu belirtir. Uzun sürebilecek ve masraflı bir mahkeme sürecinden kaçınmak için, sigorta şirketi itiraza gerek duymadan, hakimin verdiği kararı kabul eder ve adamın "yangınlar" sonucu yitirmiş olduğu ender purolar için 15,000 dolar tazminat öder. İşin komik kısmı ise yeni başlamaktadır. Adamın kendisine verilen çeki tahsil etmesinden sonra, sigorta şirketi onu toplam 24 kundakçılık olayı yüzünden tutuklatır. Adam, kendi sigorta poliçesi ve bir önceki davadaki ifadeleri kendisine karşı delil olarak kullanılarak, ender bulunan puroları bilerek ve kasıtlı olarak yakmaktan suçlu bulunur ve 24 kez 1 aylık hapis cezasına çarptırılır. TİLKİ MASALLARI
Tilkiye sormuşlar: "Tavuk yer misin?" Tilki gülmüş: "Beni zehirlemeye kalkışmıyorsanız..."
mseker@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|