YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Uğur Mumcu suikastı

İçişleri Bakanı Saadettin Tantan, Uğur Mumcu cinayeti konusunda Meclis'e bir açıklama yapacaktı. Son anda vazgeçti. Herhalde o da kafa karıştıran unsurları gördü, yanlışa sapmamak için, şimdilik susmayı tercih etti.

Mumcu'nun katilleri

Uğur Mumcu, bir döneme damgasını vurmuş, değerli bir gazeteci-yazar arkadaşımızdı. Farklı düşünceleri savunuyorduk ama, 12 Eylül sonrası demokrasi ortak paydasında, aynı noktada buluşmuştuk.

Mumcu, 1993 yılında bir suikasta kurban gitti. Aradan tam 7 yıl geçti. Meçhul kişiler tarafından gerçekleştirilen cinayet bir türlü aydınlatılamadı. Aslında sözde failler, bugüne kadar bir kaç defa yakalandı. Cinayetten hemen sonra, bir örgüt tesbit edildi: İslâmi Hareket Örgütü.

İslâmi Hareket'in yerini bilahare İBDA-C aldı. Sonra PKK gündeme geldi. Çünkü Mumcu, uyuşturucu trafiği ile PKK irtibatını tespit etmişti. Bu ilişkilerin "derinlere" uzanması ihtimali vardı.

Şimdi, Selâm Örgütü'nden veya Tevhid Örgütü'nden söz ediliyor.

1998'de Velit Hüseyin'di Uğur Mumcu'nun bombacı katili. Herkes bayram yaptı katil yakalandı diye. Ama bombacı Hüseyin Velit, Mardin/Silopi'ye bağlı Başköy'de öldürülmüş olarak bulundu. Uğur Mumcu Komisyonu'na, Velit Hüseyin ismini verenler, "derin devlet ilişkisini" de ortaya koyuyordu.

Şu anda "Mumcu'yu ben öldürdüm" diyen ve taammüden cinayetten idam ile yargılanan bir sanık var elimizde: Abdullah Argun Çetin... Ama Çetin'in itirafları doğrusu pek inandırıcı değil. Akli dengesi bozuk gibi. Fakat mahkeme bunun aksine karar verdi.

Kim, neden öldürdü?

Bizce kimin öldürdüğü mühim değil Uğur Mumcu'yu. O öldüren elin arkasındaki azmettireni bulmak gerekir.

Özdemir Sabancı'nın katili çaycı Fehriye veya THKPC militanları diyebilir miyiz? Acaba özel kuryeyle Suriye'den getirilen Sabancı'nın katili Mustafa Duyar'ı hapishanede kim, niçin kurşunladı?

Her cinayete, neden öldürüldü ve arka planda kim var, kime, ne fayda sağlıyor sorusu ile yaklaşmalıyız.

Yüreğimde bir endişe taşıyorum. Şu Selâm Örgütü denilen örgüt neyin nesi? Tevhid Örgütü ile veya Selâm gazetesi ile bir ilişkisi var mı? Varsa herkesin gözü önünde yıllarca çıkan bu gazeteye, niçin bugüne kadar hiç ilişilmedi?

Endişeliyim. Çünkü son bir iki yılda, o kadar suçsuz kişinin, öylesine mübalağlı biçimde tutuklanıp, iftiraya uğradığını, gazete manşetlerinde teşhir edildiğini gördük ki!

Meselâ Akit'ten Hasan Karakaya...Bu gazeteci arkadaşımız terörist ilân edilmedi mi? Sözde Karakaya Yekta Güngör Özden'i öldürmek için Kasım Gençyılmaz'la Tarabya otelinde buluşmuş, yanındaki iki İranlı ile ona 2 milyon dolar teklif etmişti. Akit'in büroları suç delili bulmak üzere basılmadı mı? Karakaya 6 gün gözaltında kaldı. Sonradan Karakaya'nın ömründe Tarabya oteline bile gitmediği ortaya çıktı.

Sakın, son operasyonla, yeni seçilen Cumhurbaşkanı'na irtica tehdidinin ne denli büyük olduğu ispatlanmaya çalışılıyor olmasın?

Kuru ve yaş

DGM yayın yasağı getiriyor. Ne biçim yayın yasağı ise, yakalananların ismi ve resimleri gazetelerde.

Gazete haberlerine göre, Bursa'da 20 kişi gözaltına alınmış. Bursa Emniyet Müdürü gözaltına alınan kişilerin Mumcu suikastı ile doğrudan ilişkisinin kesin olarak tespit edilmediğini açıkladı.

İşte, hem daha önce yaşadıklarımız, hem de bu gibi haberler sebebiyle, kurunun yanında yaş da yanıyor mu? diye tereddüt ediyoruz.

Kaygı duyuyoruz.

Uğur Mumcu ilk öldürüldüğünde, şüpheler o gün de, İran'a yönelmişti. 7 yıl sonra aynı noktadaysak, ben buna bir fâsit daire derim. Humeyni devriminden sonra, İran'ın rejim muhaliflerinin Türkiye'de yok edildiğini, kaçırılıp öldürüldüğünü cümle âlem biliyordu. Bu eylemlere göz mü yumuldu? Böylesine taşeron katillerden kendi amaçları için başka kimler yararlandı?

Kutuplaşma

Bu cinayetlerin laik-antilaik kutuplaşmasını derinleştirdiği bir vakıa.

Peki böyle bir kutuplaşma kime zarar veriyor?

28 Şubat'ta gördük. 28 Şubat bu kutuplaşmayı besledi. Basın en ufak hadiseleri mübalağa ederek manşete çıkardı. Günlerce Fadime ile yattık, Müslüm Gündüz ile kalktık...

Laik-antilaik kutuplaşması müdahaleyi, müdahale de baskıyı getirdi.

Kutuplaşmanın zararını dindar insanlar gördü. İmam hatipler darbe yedi, başörtülü genç kızlarımız mağdur edildi. Resmî ideoloji pekişti.

Dolayısıyla kutuplaşmayı körükleyen eli, iyi tespit etmeliyiz. İrtica tehlikesinin, gerçek bir tehdit, yakın ve açık bir tehlike olduğunu ispat etmeğe çalışanlar mı var?

Çankaya'nın yeni sâkini böyle mi eğitiliyor?

Hizbulkontra

Hizbullah meselesi çok tartışıldı. Güneydoğulu vatandaşlar, bu örgüte acaba boşuna mı 'Hizbulkontra' demişti. Ve Meclis Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu'nda defalarca adından söz edilmesine rağmen, hatta eğitim yapılan kamp belirlenmiş olmasına rağmen, acaba Hizbullah'ın üzerine o tarihte niçin gidilmemişti. Silvan'ın Yolaç köyünde, öldürülen Hizbullah elemanlarının toprağa verildiği bir mezarlık var. Yolaç köyündeki "Şehitlik'te" 1999'a kadar Hizbullahçılar'ın dinî bayramlarda törenler düzenlemesine hangi gerekçe ile izin veriliyordu? Niçin 1999'da yasak geldi?

İslâmî etiket

28 Şubat'tan sonra, İslâmi etiketi takıp insanları, müesseseleri karalama kampanyası hız kazandı.

İslâmi sermaye...Kombassan, Yimpaş vs.

İslâmi basın: Yeni Şafak, Akit vs.

THY, bu iki gazeteyi Yeni Şafak ve Akit'i yolculara dağıtmıyor. Ama hiç okunmayan Hür Ses, Ortadoğu gibi gazeteler baş köşede. Sebebini sorduk sorumlu bakana, Yüksel Yalova "talebe göre gazete dağıtıyoruz" cevabını verdi. Demek 2 bin bile satmayan Hürses veya Ortadoğu, 100 bin satan Yeni Şafak'tan, 200 bin satan Akit'ten daha çok talep ediliyor!!!

Mumunuz bari yatsıya kadar yansın!

Selâm gazetesi oldu Selâm örgütü. Yuvam sigorta şirketi de terör örgütü muamelesi görmemiş miydi?

Mumcu'nun öldürüldüğü gün, 24 Ocak 1993'te şu anda göz altında bulunan Abdülhamit Çelik'in düğünü olduğu belirtiliyor. Yakın arkadaşları Hasan Kılıç, Mehmet Şahin ve M. Ali Tekin'in de bu düğünde bulunduğu iddialar arasında.

1993 yılında Mumcu'yu öldürdükleri için Ayhan Aydın'ın ihbarı üzerine yakalanan Mehmet Ali Şeker'in ve Ayhan Usta'nın da, cinayetin işlendiği tarihte Emniyet'te sorgulandığı meydana çıkmamış mıydı? Sonunda ihbarcı yalan beyandan dolayı yargılanmıştı.

Karakuş'un ifadesi

Karakuş'un ifadelerinde çelişkiler mevcut.

1-İranlıların bahçeye girerek, otomobile bombayı koyduğunu söylüyor. Oysa otomobil, bahçede değil sokaktaydı.

2-Karakuş site önündeki bekçi kulübesinden söz ediyor. Site'de oturan Ahmet Taner Kışlalı idi. Mumcunun evi bir site içinde değildi. Kulübe ise Mumcu'nun evinden uzaktaydı.

3- Karakuş bombanın patladığını 3-4 gün sonra duydum derken, 3-4 gün bu bombanın patlamadığını ve Mumcu'nun arabasının altında öylece kaldığını mı kastediyor? Karakuş aracın çalışmasıyla hareket edecek bir parçaya tutturularak, bombanın patlamasının sağlandığını söylüyor. Öyleyse nasıl oldu da bu bomba 3-4 gün patlamadı. Mumcu 3-4 gün arabasını kullanmadı mı? Yoksa Karakuş bomba patladı ama ben ancak 3-4 gün sonra duydum mu demek istiyor? Böyle büyük bir olayı Karakuş'un 3-4 gün sonra duyabilmesi gerçekçi değil.

Hizbullah mı devrede?

Mumcu cinayetinin arkasında Hizbullah varsa, Hizbullah'ın arkasında kim var? Mumcu cinayetinin sanıklarının yakalanmasına ilk adım Hizbullah operasyonunda ele geçirilen disklerin deşifresiyle atılıyor. Orada Karakuş'un Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu'na gönderdiği öz geçmiş bulunuyor. Özgeçmişinde Karakuş "Cemaate katılmadan önce, 1992 ve 1993 yıllarında din kardeşlerimizle Ankara'da çok hayırlı ve önemli işler yaptık" diye yazıyor. Bu belgeden yola çıkan polis, Karakuş'un itirafı sonucunda hayırlı (!) işin Mumcu cinayeti olduğunu öğreniyor.

Ülkücü geçmiş

Görüldüğü gibi, ortada bir çok çelişkili ifade mevcut. Herşeyden önce ülkücü kökenli ve 1977'de 2 sendikacıyı öldürdüğü için ceza alan, tam 12 yıl ceza evinde kalan Yusuf Karakuş'un kimin tarafından ne amaç için kullanıldığını iyice tesbit etmek gerekiyor. O da, Malki cinayetinin faili, sonradan Hizbullah tarafından öldürülen Mehmet Sümbül gibi, cezaevinde sahipsiz kalan ve birileri tarafından "avlanan" Ülkücü kökenli gençlerden. Karakuş, Malki cinayetine karışan sonra da Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu tarafından sorgulanıp öldürülen Mehmet Sümbül gibi, aynı kökten, aynı şartlardan geliyor.

Ülkücü geçmişi olan ve İslâmi hassasiyet taşıyan bu gençleri hapishanelerden kim devşirdi, kim Hizbulvahşet'in kalıbına döktü?


10 Mayıs 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Nazlı ILICAK

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...