YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Birazcık nefes

Gazetelerde, CHP'nin Diyarbakır'da düzenlediği "Halkla Birlikte Çözüm Kurultayı"nın notlarını okuyorum.

CHP Genel Başkanı Altan Öymen, basın toplantısı yaparken uyarılmış. Bingöl İl Başkanı, "Burası tehlikeli bölge, demiş liderine. Recep Taayyip Erdoğan ve Necmeddin Erbakan bu bölgedeki konuşmalarından ceza aldılar. Siz temkinli olun." Öymen ise, "Ben hapislerde yattım, hapisten korkmam" diye cevap vermiş.

Öymen basın toplantısında şöyle bir ifade kullanıyor:

"Bizim toplantımıza gelirken 23 yerde kontrol yapılması elbette vahim bir olaydır." (Milliyet, 10 Nisan 2000)

Bir siyasi parti liderinin konuşmak için hapsi göze aldığı, bir siyasi partinin (Onun cumhuriyeti kuran parti olması daha da anlamlı değil mi?) toplantısına gelen insanların 23 yerde kontrolden geçildiği bir bölge...

Doğu-Güneydoğu bölgemiz...

Bingöl'den gelen bir gazeteciyi dinledim. Halkın yaşadığı tedirginliği anlattı. Özellikle Hizbullah operasyonları çerçevesinde yaygınlaşan kuşku ortamının toplumu nasıl bunalttığından söz etti. "İnsanlar, işyerlerinde Yeni Şafak'ın hediye olarak verdiği Kur'an Mesajı isimli kitabı bile bulundurmaktan çekiniyor, dedi. Hizbullah'la ilişkisi var mı yok mu diye soruşturmaya tâbi olmak ve günlerce takibata uğramaktan korkuyor insanlar... Hele evlerinde Arapça harflerle yazılı bir dînî kitap bulundurmak başlı başına bir risk."

CHP toplantısına gelenleri 23 yerde kontrol eden bir yönetim mantığı, bir başka alanda, derin kuşkuyu halkla ilişkilerin ekseni haline getiriyor.

Bingöllü gazeteci, bölgede "Hizbullah'la ilgisi olduğu gerekçesiyle çok geniş gözaltılar olduğu"nu anlattı bana. "Gözaltına alınanların bölgede saygın, şiddetle alakası bulunmayan itibarlı insanlar olarak tanındıkları"nı söyledi.

Her gelen bilgiyi ihtiyatla karşılama hakkınız mutlaka var, ama, eğer devletseniz, ortaya konan iddiaları göz önüne almama hakkınız yok.

Eğer, devlet adına yanlışlar yapılıyorsa, bunları bölgede uzun zaman içinde oluşmuş "kuşkular" sebebiyle meşrulaştırmak makul karşılanamaz.

CHP lideri Öymen, "Kürt vatandaşlarımıza olan güveni artırmak gerekir" diyor.

Bu, aslında bölgeye ilişkin bir psikolojik zemin tesbitidir. Sayın Öymen, öyle anlaşılıyor ki, ya bölgede görev yapan yönetim birimlerindeki "güven eksikliği"ni, ya da bölge halkının "güven beklentisi"ni tesbit ederek bunları söylüyor.

Bir gazeteci olarak bize ulaşan bilgiler de, bölgede "güven ilişkisi"nden doğan bir nefes alma zorluğu bulunduğunu gösteriyor.

Önce PKK ile ilgili operasyonlar sebebiyle oluştu bu dar ortam, şimdi de Hizbullah'la ilgili operasyonlar daraltıyor bölge insanını...

Bu tür daralmalar, genelde, "kurunun yanında yaş da yanar" mantığı içinde anlayış görür. Ama, bölge için bu, gerçekten acı verici boyutlara ulaşmış bulunuyor.

Seneler ve seneler...

Hep olağanüstü hal... Çocuklar, bu daraltıcı, bunaltıcı ortamda büyüyor.

Bunun bir sonu olmalı.

Sade insanların hissettiği nefes darlığı, uzun zaman içinde, belki bölgeye yönelik politikaların amacı ile ters orantılı kalıcı izler bırakıyor.

Peşpeşe gelen sıcak siyasi gündemler, Ankara'da, bölgenin beklediği ilginin oluşmasını engelliyor.

Evet, bölgenin belki çok hayati ekonomik ilgiye ihtiyacı var. Bunun için de büyük kaynaklar ve projeler gerekli. Ama ondan çok daha önce, bölgedeki nefes daralmasının önlenmesi imkânı mevcuttur.

Gerek hükümet, gerek Türkiye Büyük Millet Meclisi ve gerekse tek tek her parti, hiçbir komplekse kapılmaksızın ve tabiî "hapse atılma, siyasi yasaklı hale gelme tehdidine maruz kalmaksızın" bölge insanının nabzını tutmak üzere harekete geçmelidir.

Eminim ki, bölgede insanların yaşadığı daralma, medyanın yakınında bir yerde, diyelim İstanbul'da olsaydı, herhalde bu derece uzun süreli olmazdı. Burada medyanın da, ciddi bir sorumlulukla karşı karşıya bulunduğunu düşünüyorum. Bölge insanının gerek geçinme şartları, gerekse özgürlükler alanında, bir insanın olmazsa olmaz ihtiyaçlarını gündeme getirme noktasında hayati bir görevi bulunduğu muhakkaktır. TOBB Başkanı Fuat Miras, ülkede 50-55 milyon insanın açlık sınırının altında yaşadığını söylüyor. İstanbul'da bedava dağıtılan ekmek için çocuklar birbirini çiğnerken, acaba Doğu-Güneydoğu'nun şartları nedir?

Evet, insanımıza bir nefeslik alan açmak için kolları sıvama zamanıdır. Hem de Avrupalılar gelmeden...


11 Nisan 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Ahmet Taşgetiren

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...