İSTANBUL- Televizyonsuz zamanlarda önde gelen eğlencelerden biriydi sinema... Yeşilçam yıldızlarının her yaptığı olay olurdu. Ancak, gün geldi, Yeşilçam'da giderek daha az film çevrilir oldu. Sinema sanatçıları, yıllarca ekmek yediği bu sanattan uzaklaşıyor, elinde başka bir mesleği olmayanlar, hastalıkla, yoksullukla savaşıyor, kimileri şaşaalı, kimileri sessiz sedasız bu dünyayı terkediyor. 86 yaşına basan Yeşilçam Sineması, hiç kuşkusuz çok yol aldı. Artık, çok sayıda film çevrilmese de, gözden uzak olsalar da, Yeşilçam'ın yıldızları, eski filmlerle, dizilerle, kimi zaman da trajedileriyle hatırlanıyor... Günümüz sinaması gazeteci, manken ve çeşitli medyatik isimlerle film üretip, medya desteğiyle ilgi çekmeye çalışırken, Yeşilçam emektarları yeni dönem sinemasının, büyük maddi imkanlara sahip olmasına rağmen, arkadaşlık/diğerkamlık/fedakârlık ruhunu kaybettiği görüşünde.

'Reflektör bile taşıyorduk'

"Bir dağ masalı", "Bu kız böyle düştü", "Seni unutmadım" gibi 300'ün üzerinde filmde başrol oynayan Nevin Ayper, büyük imkansızlık içinde çalıştıklarını, ancak arkadaşlık, yardımlaşma ruhunu herzaman koruduklarını söyledi. Ayper: "Çekimlerde öyle burnumuz yukarda çalışmazdık. Hiç çekinmeden, bir şeyleri tamamlayabilmek için reflektörleri bile taşıyorduk" diye konuştu.

'Halkı tanıyan senaryolar'

Tanju Gürsu, eski dönem sinemalarının havasını son dönem filmlerde görmenin mümkün olmadığını söyledi. Gürsu, o dönem senaryolarında, Türk halkının geleneklerine bağlılığına dikkat edildiği görüşünü savunarak: "60'lı yıllardaki filmlerin kaynağı, bugün olduğu gibi Avrupa değildi. Aziz Nesin, Kemal Tahir, Yaşar Kemal gibi Türk halkını tanıyan yazarların eserlerinden esinlenerek yazılan senaryolardı" şeklinde konuştu. Günümüz gençliğinin özünü tanımadığını belirten Gürsu, Kahpe Bizans, Asansör gibi filmleri "komik" bulduğunu, Güle Güle'yi ise begendiğini kaydetti.

'Sokakta kıyafet değişirdi'

Yeşilçam filmlerinin unutulmazlarından Kenan Pars: "Avrupalı, filmlerini çekerken, tırlarla dolaşırken, biz bırakın özel odaları, sokakta kıyafetlerimizi değiştirirdik" dedi.

'Sinemamız kötü durumda'

Bugün antikacılıkla uğraşan İzzet Günay, 1981 yılından bu yana sinemadan uzak olduğunu söyledi. Kendisini bilerek "o çarkın" dışına ittiğini ifade eden sanatçı: "O dönemde Yeşilçam artistlerinin hepsi şarkıcı oldu. Bu durum, 1980'e kadar o sürdü" dedi. Antikacılığın bir tutku olduğunu anlatan Günay, şunrları söyledi: "Benim durumum iyi. Ama, oyuncuların çoğu işsiz, bazıları, tek tük dizilerde oynuyorlar. Sinemamız, çok kötü durumda."

'Yeşilçam içler acısı'

Murat Soydan, şu sıralarda dizilerde oynadığını ve uzun süredir gitmediği Yeşilçam Sokağı'na geçtiğimiz günlerde uğradığını belirtti. Sokağa uğradığında yılların sanatçısı Ekrem Caner'in rahatsızlığı nedeniyle çok zor durumda olduğunu gördüğünü, çok üzüldüğünü belirten Soydan: "Yeşilçam'ın durumu içler acısı. Yılda en fazla 2-3 film çevriliyor. Benim durumum iyi. Ama, çok zor durumda olanlar var" diye konuştu.

'Üzülerek izliyorum'

Yılların sanatçısı Orhan Günşıray ise kendisinin de şu günlerde rahatsız olduğunu ve sinemanın durumunu üzülerek izlediğini söyledi. En son bazı dizilerde oynadığını belirten sanatçı: "Yeşilçam'da çok zor durumda olan insanlar var. Dernekler ve durumu iyi olan arkadaşlar da onlara yardımcı olmalı" dedi.