Türkiye'nin birikimi... | ||
|
İsrail'e toprak, Filistin'e global cennetBugünlerde Ortadoğu, tarihinin en önemli dönemeçlerinden geçiyor. Yeni bir Camp David Anlaşması gerçekleşip, Filistin topraklarına "barış" gelecek mi? Bir yanda iyice yaşlanmış ve iktidarı gittikce yıpranan yorgun savaşcı Arafat, diğer tarafta iktidarının son aylarında tarihe geçmek için çırpınan Clinton ve tüm siyasi zayıflıklarını, çelişkileri avantaj olarak dönüştürmeye çalışan Barak'ın performansı gelişmeleri belirleyecek. Görünüşe bakılırsa barış sonunda her şey eskisinden daha iyi olacak. Filistin davasının Batı'da ve özellikle ABD'de hem aktif olarak hem de entellektuel platformda en güçlü sesi olan Edward Said hiç de böyle düşünmüyor. Barış süreci sonucunda Filistinliler'e vaadedilenlerle yaşanan çıplak gerçekler arasındaki uçurumun altını çizen yazısında iki büyülü formülün Araplar'a enjekte edildiğini belirtiyor. Filistinliler'i büyülemeye yönelik ilk argüman bizzat Filistin yönetimiyle ilgili. Arafat'ı anti demokratik ve despotik bir yönetim kurmakla suçlayan Said, Batı'nın bizzat bu noktadan Filistinliler'i efsunlamaya çalıştığını, gelecekte tanışacakları vaadedilen özgür yönetim için despotizmi meşrulaştırıcı argümanlar geliştirdiğini belirtiyor. Adeta, "Madem İsrail baskısına razı olmadınız buyurun size bir diktatör" deniliyor. "Filistin tarihi bir süreçten geçiyor, dişinizi sıkın" demeye getiriliyor. Marksist tarih diyalektiğine taş çıkartan bir tür globalist tarih diyalektiği geliştirilerek despotizmi meşrulaştırmaya çalışıyor. Demokratikleşme ve özgürleşmenin zorunlu olarak despotizmden geçtiğini savunan bir diyalektik. İslam dünyası hiç de yabancı değil bu düşünüş tarzına. Globalizm sadece tarihi diyalektik geliştirmekle kalmıyor, Fas'tan Kuveyt'e kadar tüm Arap dünyasına global cennet vaadediyor. Ama bunun karşılığı küçük bir fedakarlıkta bulunmaları isteniyor. "Vaa- dedilmiş topraklar"ı İsrail'e verin, vaadettiğimiz global cenneti alın." Gerçekten de krallar, hanedanlar için globalizmin nimetleri hemen kendini göstermeye başladı bile. Ama Ürdün'de, Suriye'de, Lübnan'daki milyonlarca Filistinli mülteci çocuktan kovuldukları topraklardan, varoş kamplarında bir internet cafe karşılığında Filistin'de doğup büyümemiş Rus Yahudisi adına vazgeçmesi istenmektedir. Dünyanın her yeriyle iletişim kurabilen ya da Tel Aviv'den Kuveyt'e kadar her yerde rahatça tüketim zevkini tadabilen Arap seçkinlerinin Gazze'den İsrail'e çalışmak için sabahın dördünde sınırda sıraya giren Filistinliler'in pasaport kontrolü sırasında karşılaştıkları kimlik krizini görmeleri mümkün değil. Göz boyayan, zihinleri ifsat eden kimi fikirlerin büyüsü bazan çok yalın ve basit sorular karşısında dağılır, bozulur. Edward Said'in sorusunu tekrarlamakta yarar var: Tüm bu efsunlu vaadler, barış sürecinde hiç sözü edilmeyen Filistinliler'in hayatını hangi yönde değiştirecek?
aemre@yenisafak.com
|
|
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|