YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

'Köftesiz çıkmam'

İnsanda latif duygular uyandıran yazılar vardır hani. Daha ilk cümlesi ile bir letafet denizinde yavaş bir seyre çıkacağınızı hissedersiniz. "Havada baygın bir leylak kokusu" diye başlar mesela. Benim yazacağım yazı havada geniz yakan bir ızgara kokusu diye başlayacağı için affınıza sığınıyorum.

Cumartesi gecesi saat on. Bostancı'dan Maltepe'ye kadar bütün sahilde keskin bir ızgara kokusundan başka bir şey duyulmuyor. Sıcağın "deve bayıltan" sıfatını almış olmasına bile aldırmadan gecenin bir yarısında ızgaralarının başında ha babam gazete sallayıp et yeme telaşından başka bir şey düşünemeyen insanlar karşısında, şaşkınlıktan deliye dönüyorum. Deniz kıyısında olanlar ızgaralarının başında et derdini yaşarken; yolun öbür tarafındakiler yani vitrinlerin; bilimum kebapçı, köfteci, hamburgerci bahçesinin parlak ışıkları altında eyleşenler yine et bekliyor. Sahil yolu insanları ikiye ayırıyor. Işıklı tarafta, garsonların kendilerine hizmet etmesini bekliyenler, ışıksız deniz kenarında kendi kendine hizmet edenler. Hizmetin ve yolun ikiye ayırdığı insanlar et yeme telaşında yeniden "bir" oluyor.

Et pişirme-yeme faslından biraz vazgeçip şöyle bir etraflarına bakınsalar her şeyin bir korku filmi karesinden arta kalmış olduğunu farkederler mi acaba? Ümit yok gibi. Değil etrafına bakmak karşısında oturan eşinin ya da çocuğunun yüzüne bile bakmıyor insanlar. Sıcak hava insanları baygın bir hale düşürmekten ziyade vahşileştiriyor adeta. Sanki biraz önce bir anons yapılmış da 100 gr et yiyenlerin sıcağa karşı muzaffer olacağı söylenmiş gibi herkes sadece et yeme telaşını yaşıyor.

Tabiat ile ilişkisi sadece onun bağrında et yiyip, çekirdek çitleme ile sınırlandıran insanlardan hangi konuda hassasiyet göstermelerini bekleyebiliriz ki! Pırıl pırıl mehtabın altında köfte yeme romantizmini yaşayanlar için ne söylenecek söz var ne onların söylenen sözü duyacak kulakları.

Peyami Safa, Ahmet Haşim'den bahseden yazısında üstadın yaşadığı dönem ile kendi dönemini kıyasladıktan sonra Ahmet Haşim'in yaşadığı dönemin bizzat kendisinin şiir olduğunu söyler. Merhum bizim yaşamakta olduğumuz ızgara kokulu günleri şöyle bir görse idi fikir tartışmaları ile geçen kendi dönemini muhakkak daha şiirli görürdü.


14 TEMMUZ 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...