YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Türk cevheri

Biz Türklerin "seferberlik" adını verdiği Cihan Harbi'nin sonu asırlar boyu birçok milleti sultası altında tutan Osmanlı idaresinin de sonu oldu. Birinci Dünya Savaşı'nın eski yönetim alışkanlıklarını sona erdirdiğini söylemek aynı zamanda yeni bir şeyin başladığını söyleme yolunu Türklere açtı mı, açmadı mı? Meselenin can damarı bu sorudan geçiyor. Acaba Türkler seferberlik öncesinde olduğu gibi dünya siyasetinin çekilip çevrilişi sırasında bünyelerinde Avrupalıların onları devreden çıkarma ihtiyacını duyacakları kadar birinci dereceden girişim özerkliğini koruyan bir unsur olarak kalacaklar mı, yoksa Grekler, Ermeniler, Yahudiler gibi cemiyetlerine mahsus menfaatlere kavuşma gayesi güderek yörede Avrupalıların çıkarlarının gölgesinde bir etkinliği imdat simidi sayan bir tutumu mu benimseyeceklerdi?

Türk cevheri İstiklâl Harbi cereyan ederken billûrlaştı ve bu cevher orduyu birinci şıkkı, yani girişim özerkliğindeki "millî" kıskançlığın devamını seçmeye zorladı. Nasıl Mısır'dan Hilâfet emanetleri İstanbul'a Yavuz Selim zamanında taşınmış; ama devlet siyaseti uzun yıllar bu emanetlerin siyasi etkisine başvurulmaksızın devam ettirilmiş ve Hilâfetin ideolojik gücü ancak II. Abdülhamit zamanında devreye sokulmuşsa; XII. yüzyılda vatanlaştırılmış Anadolu toprağı da son çağlara kadar dikkatlerden uzak tutulmuş tapusunu Cumhuriyet idaresine varan süreç marifetiyle 1071 Malazgirt zaferinde buldu. Türkler üzerlerinde yaşadıkları toprakların serâzat hakimi olma rolünden feragat edip kendi toprakların tapulu sahibi olma sorumluluğunu üstlendiler. Türkiye Türklerindir denildi. Türkiye'nin Türklere ait olduğu gerçeği dünyanın güç odaklarına o güç odaklarının Anadolu toprağı üzerindeki planlarına yardakçılık edilerek değil, Türklerin birinci dereceden muhatap alınmalarını sağlamak suretiyle kabul ettirildi. Gayri Müslim unsurların hakları uluslar arası güvence şemsiyesi altına alındı. Bunun anlamı Türk cevherinin parlayıp taşacağı yeri Müslümanlar ve Müslümanlık dışında aramanın mümkün olamayacağı bilincinin uluslararası düzeyde onaylanmasıydı.

Devletin toprak kazanılarak değil de, toprak kurtarılarak kuruluşu şimdiye kadar önümüze sürülen indirgemeci açıklamalardan tatmin olmamızı imkânsız kılmaktadır. Gerek status quo yandaşlarının kendilerine meşruluk sağlayacak gerekçeler ileri sürmek için başvurdukları açıklamalar ve gerekse Türk toplumunun dönüşüme uğraması gerektiğine inandıkları için status quo'yu eleştirenlerin devletin mahiyetine dair açıklamaları hep indirgemecidir. Bu sözler ya Osmanlı Devleti'nin tarihten silindiği yönünde bir tür bilgiye veya Cumhuriyet rejiminin Osmanlı idaresinin kabuk değiştirmiş halinden başka bir şey olmadığı yönünde bir tür bilgiye indirgenir. İndirgemecilik hiç indirgemeci olmayan ve Türk cevherinin bileşenlerini yeniden harekete geçirme gücüne talip eğilimin üstünü örtmüş haldedir.


14 TEMMUZ 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

İsmet Özel

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...