T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Osmanlı Devleti'nin 1879 yılı bütçesi

Osmanlı Devleti, bazı Avrupa ülkelerine (İngiltere, Fransa, Avusturya vb) olan borcunu ödemekte zorlanınca, bu ülkeler aralarında borçlarını tahsil etmenin yolunu bulmak üzere bir komisyon kurarlar. Komisyon üyesi İstanbul'a geldiğinde, kendisine: "Borçların ödenmesi için kalkınmak, kalkınmak için para gerektir. Eski borçların ödenmesi için şimdi ikiyüz milyon frank yeni borca ihtiyaç vardır" denilir. 1879 yılı Osmanlı Bütçesi bu şartlar altında hazırlanır, kalkınmanın ve iktisadî hayatın düzenlenmesi için şu tedbirler öngörülür. Ama daha önce hatırlatılmalıdır ki, yeterince aylık alamayan küçük memurlar, görevlerini kötüye kullanmak yoluna saptıklarından, kamu işleri temelden sakatlanmıştır. Evet, işte görünen manzara:

1879 yılı bütçesinde gelirler 14 ve giderler 13 milyon altın görünüyordu. Ancak şişkin görünen rakamlar gerçekte kâğıt paranın düşüklüğü dolayısıyla kof gelirlerdi. Bundan başka, bütçede gelir diye görüler tuz, hayvan, gümrük resimleri alacaklılara rehnedilmiş gelirler olduğundan, yok sayılması gereken gelirlerdendi. Gerçek gelir 14 milyon altını bulmuyordu.. Yüzbin kişilik ordunun giderleri 3 milyon gösterildiği halde gerçekte üçyüzbin kişi silah altında bulunuyordu, bu gider de 3 değil, 9 milyon olacaktı. İşte böyle hesaplarla kâğıt üzerinde 1 milyon artık geliri görünen bütçenin açığı gerçekte 13 milyondu ki, bu gelecek yılın geliriyle zor karşılanacaktı. Yani iki yıllık geliriyle, devlet ancak 1 yıl geçinebilecek durumdaydı. Malî komisyon ıslahat olarak, küçük memurlarla ölçülemeyecek ve devletin durumuyla bağdaşmayacak ölçüde çok aylık alan yüksek memur aylıklarının azaltılmasını; birtakım kimselere aylık bağlanmasından başka görevi olmayan memurlukların kaldırılmasını; Meclis-i Mebusan kapandığı halde, üyeleri padişah tarafından seçilen ve hiç bir işe yaramayan Ayan Meclisi ile Şurayı Devlet'in (Danıştay) kapatılmasını; kamu mallarından bir takımlarının satılmasını, bir takımlarının da kiraya verilmesini öğütlüyor, hatta birinden birini çok bularak Adliye ile Marif Nezareti'nin birleştirilmesini ileri sürüyordu. (Çağımızı Hazırlayan Düşünce, Necip Alsan, Varlık Y. s. 327 vd. İst. 1967).

Daha başka ayrıntılar geçilse bile, yalnızca bütçeye (malî duruma) bakarak, Osmanlı Devleti'nde sonun başlangıcının arzettiği dramatik manzarayı görmek ve hesaplamak imkân dahilindedir. "Son"un başlangıcı ile sonu arasında kırk yılcık bir süre kalmıştır! O da ne pahasına! Günümüzden geriye bakarak başka çağrışımlarla iç karartmanın alemi var mı?


9 Aralık 2001
Pazar
 
RASİM ÖZDENÖREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED