|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Kabil ile nerden nereye!
1921'de imzalanan andlaşma Ankara Hükümeti'nin ilk uluslararası andlaşması sayılırken 1920'de Kabil Büyükelçisi olan Abdurrahman Bey de Ankara'nın ilk büyükelçisiydi.
80 yıl önce Batı emperyalizmine karşı omuz omuza mücadele etmek için Kabil ile Ankara arasında kurulan dostluk, 2001 yılının Aralık ayında yeni bir boyut kazandı. Dışişleri Bakanı İsmail Cem önceki gün Afganistan'ın başkenti Kabil'de Türk Büyükelçiliği'nin açılışına katıldı. Bu açılış ikinci önemli açılıştı Kabil'de. İlk açılış töreni 26 Haziran 1921'de Fahrettin Paşa'nın Kabil'e gelmesiyle gerçekleşti. Bu açılışın iki ülke için apayrı bir önemi vardı. Ankara Hükümeti'nin ilk büyükelçisi de yine 1920'de Kabil'e gönderilen Yüzbaşı Abdurrahman Bey'di. Türkiye, Afganistan'a asker göndermeyi tartışırken bu arada Afganistan'daki BM Barış Gücü'nün komutanlığını da İngiltere'ye kaptırdı. Oysa Afganistan ile İngiltere arasında 200 yıl önce büyük savaşlar yaşandı. 1919'da bağımsızlığını kazanan Afganistan ile Türkiye'nin kaderi ise 1920'lerde çakıştı. Osmanlı subayları, başta Cemal Paşa olmak üzere Afgan Ordusu'nun modernize edilmesinde önemli bir rol oynadılar. 1921'de ise Moskova'da Türkiye ve Afganistan arasında Batı emperyalizmine karşı bir dayanışma andlaşması gerçekleştirildi. Uzun yıllar İngiliz sömürgeciliğine karşı mücadele eden Afganlar için Türkiye'nin özel bir yeri var. 1885 Rus-İngiliz Andlaşması ile Afganistan nüfuz bölgelerine ayrıldı. Besmele ile başlayan andlaşma Mart 1921'de imzalanan andlaşmada TBMM Hükümetini, Ekonomik İşler Bakanı Yusuf Kemal Tengirşek ve Eğitim İşleri Bakanı Dr. Rıza Nur, Afganistan'ı ise General Mehmet Veli Han temsil etti. Besmele ile başlayan 10 maddelik andlaşmanın 3 maddesi: Yüce Afganistan Devleti yüzyıllardan beri İslamiyet'e önderlik ve ona üstün görevler yapmış olan, hilafet dünyasını elinde tutan Türkiyenin bu alanda lider olduğunu bu fırsattan yararlanarak açıklar. 4. maddede ise "Bağıtlı taraflardan biri Doğu'yu istila ya da sömürge yapma siyasetini izleyen herhangi bir emperyalist devlet tarafından ötekine yapılacak saldırıyı bizzat kendine yapılmış sayarak, elindeki araçlar ve imkanlarıyla, onu püskürtmeyi kabul eder" deniliyor. 8. maddede ise Türkiye'nin Afganistan'a kültürel alanlarda yardım etmesi, öğretmen ve subay göndermesi, bu subayların en az beş yıl Afganistan'da kalmaları ve gerekirse bu sürenin uzatılmasını öngörüyordu. Andlaşma,Türkiye gibi Sovyet Rusya'dan destek ve yardım sağlamak üzere Moskova'ya gönderdiği bir delegasyon ile Türk-Sovyet Andlaşması'nı görüşmekte olan Türk delegasyonu arasında imzalandı. Emekli Büyükelçi İsmail Soysal Afganistan ile yapılan andlaşmanın, iki ülke arasında bir dostluk ve işbirliğinin ötesinde, uzaklık ve zorluk nedeniyle kuramsal kalsa da 'emperyalist devletlere' karşı bir dayanışma andlaşması niteliği taşıdığıını vurguluyor. Andlaşmadan sonra Kabil'e Fahrettin Paşa büyükelçi olarak gönderildi. Afganistan da Ankara'ya Kurtuluş Savaşı'nı destekleyen önemli bir diplomat olarak bilinen Sultan Ahmet Han'ı büyükelçi olarak gönderdi. Sultan Ahmet Han Ankara'da kendisini ziyaret eden bir Batılı'ya "Tüm İslam ülkeleri, Türk sorununu kendi sorunları sayıyorlar" demişti. Andlaşma Ekim 1922'de bizzat Afgan Kralı'nın hazır bulunduğu bir törenle Kabil'de halk huzurunda imzalandı. Törenler hem bu andlaşmanın karşılıklı teatisi hem de Büyükelçi Fahrettin Paşa'nın Kabil'e gelmesi ile birlikte yapıldı. 'Türkler'in fedaisi oldum' Mart 1921'de Moskova'da imzalanan andlaşmanın Kabil'de yapılan merasimi de Türkiye'de kazanılan zaferlerle aynı döneme denk düştü. 9 Ekim 1922'de Dilgüşa sarayında Kuvayı Milliye'nin başarılarının şerefine şölen tertip edildi. Ragıp Bey anılarında töreni şöyle anlatıyor? "O muazzam cemaat karşısında ittihad-ı İslam adına el sıkıştılar ve kucaklaştılar. Emir hazretleri bu andlaşma ve Türkler'le olan ittifaktan doğan memnuniyetini Türkçe olarak şu sözle bitirdi: 'Ben şimdiye kadar Türkler'in dostuyum derdim. Şimdi ise Türkler'in bir fedaisi oldum." İngilizler'e göre bu andlaşma İngiltere'nin Hindistan'daki çıkarlarını tehlikeye atacak bir nitelik taşıyordu. Salahi Sonyel'in Belleten'in Ekim 1977 tarihli sayısında aktardığına göre İngiltere Dışişleri Bakanlığı'na gönderilen gizli raporlarda andlaşmanın; Bir İslam Konfederasyonu kurulması, Hindistan, Orta Asya, Doğu İran ve Belücistan'da ihtilal propagandası yürütecek örgütler kurularak yönetilmesi gibi bazı gizli maddeleri olduğunu belirtiliyordu. Afganistan'da 80 yılda neler oldu? Türkiye ve Afganistan arasında 1921'den 1976'ya kadar imzalanan çok sayıda andlaşma imzalandı. 1 Mart 1921-Dostluk ve Dayanışma Andlaşması'ndan sonra 1928-Dostluk ve İşbirliği Andlaşması, 1928'de Konsolosluk, 8 Temmuz 1937'de Türkiye İran, Afganistan ve Irak arasında Sadabat Paktı, 1958'de Hava Ulaştırması vd... Ankara ile sıcak ilişkiler kuran Afgan Kralı Amanullah Han 20-26 Mayıs 1928'de Türkiyeyi ziyaret etti. İki ülke arasında Dostluk ve İşbirliği Andlaşması bu ziyaret sırasında imzalandı. Amanullah Han 1929 yılında devrildi. Muhammed Nadir Han iktidara geldi. Bir süre sonra Muhammed Zahir Şah tahta çıktı. 17 Temmuz 1973 günü Başbakan Muhammed Davud Han, Batı yanlısı Zahir Şahı devirdi. Taliban ise 5 yıl dayandı. AFGAN BÜYÜKELÇİSİ ÖZDEŞ KİM?
Kabil Büyükelçisi olarak atanan ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem ile birlikte Afganistan'a giden Müfit Özdeş, Atatürk'ün yakın silah arkadaşlarından Lütfi Müfit Özdeş'in torunu. Büyükelçi Müfit Özdeş de 80 yıl önce Fahrettin Paşa gibi bir pazartesi günü Kabil'e geldi. Bir Osmanlı subayı ve cumhuriyetçi kadrodan olan Lütfi Müfit Özdeş, 1906'da Şam'da binbaşı rütbesinde bir subay olarak görev yaparken Mustafa Kemal (Atatürk), Dr. Mustafa Cantekin ile birlikte Vatan ve Hürriyet Cemiyeti'nin kurucuları arasında yer aldı. Kurtuluş Savaşı'nın hemen hemen bütün cephelerinde savaşan Özdeş, emekli olduktan sonra 1939'a kadar milletvekilliği yaptı. Atatürk'ün Cumhurbaşkanlığı döneminde Çankaya Köşkü'ne teklifsiz giren nadir kişiler arasında olan Özdeş 1940'ta vefat etti. Lütfi Müfit Özdeş'in torunu olan Müfit Özdeş Mülkiye mezunu. Okul yıllarında Mülkiye Spor Kulübü'nde amatör kümede yedek kaleci ve ardından takım kaptanı, antrenör ve başkan olarak görev yapan Özdeş, en son Libya Büyükelçisi'ydi. Ankara Mülkiye'de okurken okul takımında oynayan bir diğer arkadaşı ise İttihat ve Terakki'nin üç ünlü isminden biri olan ve 1918'de savaş kaybedildikten sonra Türkiye dışına çıkan Cemal Paşa'nın torunu Hasan Cemal'di. Cemal Paşa, Enver Paşa ile irtibatlı olarak Afganistan'a geçti. Hindistan'daki İngiliz sömürgeciliğine karşı yeni bir mücadele örgütlemek isteyen Cemal Paşa, İngiliz egemenliğinden çıkarak bağımsızlığını kazanan Afganistan'da önemli görevler yaptı. Afgan Ordusu'nun eğitimini üstlenen Cemal Paşa 1922'de Tiflis'te suikasta uğradı.
Abdullah Muradoğlu
|
|
|
|
|
|
|
|