T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Taliban üslûbu

"Taliban üslûbu" bir İslâm yorumu. Böyle bir "Vehhabi üslûbu"ndan, "İran üslûbu"ndan, "Osmanlı üslûbu"ndan da söz edilebilir.

"Vehhabi üslûbu"nun Kosova'da, Makedonya'da, Osmanlı terbiyesi almış Müslümanlar nezdinde nasıl yadırgandığına bizzat şahid oldum. Prizren'de, Kalkandelen'de insanlar mezar taşlarına yönelik vehhabi öfkesine karşı, mazisini savunma duygusuyla cevap veriyorlardı. Gelenek, toplumun sırtını dayadığı bir zenginlikti.

Taliban, belli ki, gene bir nevi "islâmî duyarlılık"la, insanları elde sopayla Müslümanca yaşatmaya çalışıyor.

Düşünüyorum da, bu davranış tarzı zaman zaman her toplumda itibar görür. Bazan aileler çocuklarına karşı, bazan hocalar öğrencilerine, yöneticiler halka karşı sopayı ele alırlar... Bazan dayak cennetten çıkmış olur! İtidalimizi kaybederiz bazan. "Çocuklarımız elden çıkıyor" kaygısıyla çocuklarımız üzerinde, "toplum elden çıkıyor" diye toplum üzerinde sopa kullanma eğilimi baş gösterir.

Ben İslâm toplumunu "rahmet toplumu" olarak gördüm hep. Yürekleri daraltan bir uygulaması olamaz İslâm'ın. Özgür insanlar üretir İslâm. Her kural, özgürce özümlensin, benimsensin, içe sindirilsin istenir. Ancak özgürce benimsenenler, özüne sevgi, aşk, bağlılık konanlar değerlidir Allah katında. "Dinde zorlama yoktur"un mesajı da budur.

Afganistan'da kadınlara yönelik uygulamaların niteliği konusunda bilgilerimiz yeterince sağlıklı mı bilemiyorum. Sonra olan bitenin ne kadarı gelenektir, ne kadarı dinle alâkalıdır, ne kadarı din-gelenek içiçeliğine dönüşmüştür, bunlar üzerinde de düşünülebilir. Ama en azından bir miktarı doğru da olsa, ortada insanî ölçüleri aşan uygulamalar olduğu bir vakıadır. "Bunlar bir İslâm toplumunda olmaz" da diyemiyorum. Çünkü benzeri muamelenin, zaman zaman bizim toplumumuzda da İslâm'la içiçe giydirilerek uygulandığını biliyoruz. Öfkelerimize, dışlamalarımıza, ikinci sınıf telakkilerimize, sopalarımıza, şamarlarımıza, "İslâm kılıfı" geçirerek davrandığımız olmuştur, olmaktadır.

Müslümanlığımız üzerinde derin derin düşünmemiz gerektiğini vurgulamak için söylüyorum bunları. "Güzel bir Müslüman, Allah'ın seveceği bir müslüman nedir?" sorusunu sormalıyız kendimize, diye düşünüyorum. Özellikle, kendi çocuğumuz, eşimiz, kızımız da olsa, başkasının hukukuna taalluk eden hususlarda, ince eleyip sık dokumalıyız. Sonu göz yaşına, gönül kırıklığına, yürek burukluğuna yol açacak her davanışta iki kere düşünmeliyiz. İçine sevgi-sorumluluk duygusu katılmamış hiçbir davranışı İslâm diye sunmamaya özen göstermeliyiz. Allah Rasûlü (s.a.) had uygulanan bir kişinin arkasından hakaret edenlere izin vermemiştir. Yani insanlar en ağır cezayı da haketseler, cezalarından artı bir hakareti haketmiyorlar Peygamber ölçüsüne göre... "Haddi aşmamak" İslâm'ın en temel uyarılarından biri...

Müslümanlık, insanî hasletlerimizi en ideal ölçülerde incelten bir hayat disiplinidir. Vahşi damarlarımızın diri diri durduğu bir kişilikte Müslümanlık ne kadar varolabilir ki?..

Müslümanlığı evrensel bir sulh-barış-güven iklimi olarak sunmanın, kendi kişiliğimize, kendi ülkemize düşen payının farkında olmalıyız. Eşimiz, çocuklarımız bizim barış insanı olduğumuzdan emin değilse, biz dünyaya barış iklimi sunarken zorlanırız. Her grubun İslâm adına diğer Müslüman grubun boynunu vurmak için bilendiği bir toplumun İslâm'ın kardeşlik iklimi ile ilgisi olabilir mi? Taliban'la birlikte, biraz kendi Müslümanlık kıvamımızı sorgulamalıyız.

Bu, kendi payıma aldığım derstir son olaydan.

Burada bir de, "Taliban üslûbu"nun başka, meselâ "köktenci laik" yansımalarına da temas etmezsek yazımız tamamlanmış olmaz diye düşünüyorum.

Bir gazetede "Kadınlara Taliban dayağı" başlığı ile fotoğraflı bir haber vardı. Gazeteye baktım ve gülümsedim. Çünkü "Kadınları sadece Taliban dövmüyor" diye düşündüm. Sütunuma ağzı, görevli bayan polis tarafından kapatılan ve "okumak istiyorum" demekten başka suçu olmayan başörtülü genç kızın görüntüsünü alsam sizin dudaklarınızda da öyle acı bir gülümseme oluşmaz mıydı? Ya Galatasaray önünde coplanan kadınlar... Ya saçlarından tutulup sürüklenen, tekmelenen gösterici kızlar? Bunlar da bizim "Taliban üslûbu"muzun görüntüleri. Bir noktada yok aslında birbirimizden farkımız! Anayasa değişiklikleri ile biz de Taliban üslûbumuzu bir nebze olsun değiştirme çabasında değil miyiz? Eğer değiştirebilirsek...


2 Ekim 2001
Salı
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED