|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu, TÜSİAD yöneticilerinin "Ülkede yönetim boşluğu var.. Seçim ve Siyasi Partiler Yasaları değiştirilip, erken seçime gidilsin" şeklindeki açıklamalarını, eleştirmiş.. -Geçmişte bütün anti-demokratik müdahalelerin başını TÜSİAD çekmiştir. Türkiye'yi yöneten hükûmetlerin tamamı, İstanbul dükalığı ile, TÜSİAD ile işbirliği yapmıştır, demiş.. Açıkçası, bu mantığı pek anlayamadık.. Evet.. TÜSİAD'ı, 28 Şubat'ın başarısız yönetimleri ve hortumcu ekonomik modeli karşısındaki kuzu kuzu teslimiyetlerinden ve desteklerinden ötürü, bu satırların yazarı da, defalarca eleştirdi.. Ama şimdi TÜSİAD, doğru bir tutum içinde.. Devletten ve siyasi iktidardan bağımsız bir konumda, "şeffaflık", "insan hakları", "hukukun üstünlüğü" alanlarında, çok yürekli ve çok evrensel görüşler, raporlar, öneriler açıklıyor bugünkü TÜSİAD.. Bu konumunu sürdürebilirse, gerçek bir "Sivil Toplum Örgütü" kimliğine kavuşur ve etkisi artar.. Tuncay Özilhan'ın ve Muharrem Kayahan'ın son Yüksek İstişare Konseyi toplantısında yaptıkları konuşmalar da, Türk halkının büyük çoğunluğunun düşüncelerini yansıtmaktaydı.. Nitekim Işın Çelebi'nin üzerinde kalan "Milletvekilleri Muhtırası" da, aynı çizgideki düşünceleri içeriyordu.. Son olarak dün ANAP'tan istifa eden İzmir Milletvekili Süha Tanık da, "Halkın sesine kulak verdiğim için, ANAP'ı bıraktım" dedi.. Bu noktada Saadet Partisi'nin, TÜSİAD'ın son konumundaki doğruları desteklemek yerine, "TÜSİAD İstanbul dükalığını temsil ediyor" çizgisinde bulunmasının ne anlamı var ki?.. Üstelik Saadet Partililer, "Derin Devlet" ve "Derin Medya" tarafından, hep "Dün" hatırlatılarak meşruiyeti tartışılan bir kuruluşun içindeler.. Bugünkü "Milli Görüş"çüler, istedikleri kadar, "Biz Avrupa'nın hak ve hürriyetlerini istiyoruz" desinler.. Onlara hep, "dünkü söylemleri" hatırlatılıp, "Ama siz Avrupa'ya Batı kulübü demiyor muydunuz" iğnesi batırılmıyor mu? Daha ötesi, Milli Görüş'ün çeşitli önde gelenlerinin, 10-15 yıl önceki konuşmalarının video-kasetleri oynatılarak, yargı önüne gönderilmiyorlar mı? Çağdaş hukuk ve siyaseti, Orta Çağ anlayışından farklı kılan şey, "bugün"e, "son davranış"a bakılmasıdır.. İnsanların ve kurumların, "geçmişleri", "etnik veya dini konumları", "niyetleri" yargılanmaz bu çağda.. Bu mantığın sonu yoktur çünkü.. -Siz Ruslar, eskiden komünist idiniz.. Sizin liberal ve demokrat olmanız mümkün değildir.. -Siz Almanlar, Hitler'i iktidar yaptınız.. Sizin soykırım politikasını bırakmanız mümkün değildir.. Böyle bir siyasi yaklaşım olur mu? Çağımızda "sermaye", gelişmenin ve değişimin lokomotifi.. Türkiye'deki "yarı-askeri demokrasi" ve "ahbap-çavuş kapitalizmi", TÜSİAD'ı olduğu gibi, Ticaret ve Sanayi Odaları'nı da, çarpıttı geçmişte.. Ama sadece onlar mı çarpıldı?.. Varlık sebebi özgürlük ve bağımsızlık olan medya, muhalefete muhalefet ederek, icra-i sanatr eylemiyor mu? Hür düşüncenin kaynağı olan üniversiteler, YÖK sistemi içinde, medreseleşmedi mi? TÜSİAD bu konumdan çıkıyorsa, bu sadece desteklenir.. Bu bakımdan Saadet Partisi adına TÜSİAD'a çatan Sayın Bekaroğlu'nun da, siyasi hedefini daha doğru belirlemesini temenni ediyoruz.. ŞAKA
Hadi Rahşan gidelim!..
İnternet sitelerinde, yazılı ve görsel medyada yayınlanamayan haberler var.. Mesela "Atakhaber" ve "İmedya"dan bir haber aktaralım.. İspanyol Başbakanı Aznar İstanbul'a geldiğinde, Türk Başbakanı Ecevit onu, "Ankara'ya hoşgeldiniz" diye karşılamış.. Konuk başbakana verilen resepsiyonun sonunda da, Ecevit yanında duran Mesut Yılmaz'a dönmüş. -Hadi Rahşan gidelim, demiş.. Acaba Mesut Yılmaz, Ecevit'le beraber gitti mi? Veya, şu anda birlikte nereye gidiyorlar? SPİKER BAKAN
Meğer Bin Ladin'in kardeşi değilmiş!..
İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen, Ankara'da Polis Akademisi'nin yeni öğretim yılı töreni ertesinde, basın mensuplarına şu açıklamayı yaptı.. -Usame Bin Ladin'in kardeşi Abdullah Bin Ladin, Cidde üzerinden İstanbul-Kıbrıs bağlantılı seyahat ederken, bu sabah 9.30'da polisimiz tarafından sorguya alındı. Arkadaşlarımız İstanbul'da sorguluyorlar. Kıbrıs'ta öğrenciymiş.. İstanbul'a uçak değiştirmek için geldiğinde, bizimkiler almışlar. İçişleri Bakanı'nın bu açıklamasını, bütün haber ajansları dünyaya duyurdular.. Aradan bir saat geçti.. Aynı İçişleri Bakanı, bir açıklama daha yaptı.. -Sorguya alınan kişi, Bin Ladin'in kardeşi değilmiş, dedi.. Hatırlarsınız, "Üzeyir Garih cinayeti"nin ertesi günü de, bu Rüştü Kazım Yücelen "Kaatili bulduk.. Bir çocuk" demişti.. Diyoruz ki, acaba bu muhterem zat, İçişleri Bakanlığı'nı bırakıp, futbol maçı anlatan bir spiker olsa.. Böylece, olayların doğru ve kesin sonucunu anlatıncaya kadar, spekülasyon da yapabilir.. -Bizimkiler topu aldı, gol attılar.. Ama galiba bu gol değil.. Çünkü hakem ofsayt dedi.. Ne dersiniz?.. Rüştü Kazım Yücelen'e daha uygun düşmez mi maç spikerliği..
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |