|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Ee, Rüştü Bey, aşkolsun... Aynı şeyi Üzeyir Garih cinayetinde de yaptınız; katil diye tutup 13 yaşındaki gariban bir çocuğu medya canavarlarının önüne attınız. Sonra, pardon! Dün sabah ajanslar, "ABD'deki terörist saldırılardan sorumlu tutulan Usame Bin Ladin'in kardeşi Abdullan Bin Ladin'in Atatürk Havalimanı'nda gözlem altına alınarak Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne götürüldüğü" haberini geçtiler. KKTC'ye gitmek üzere THY'ye ait uçakla saat 06.10 sıralarında Suudi Arabistan'ın Cidde kentinden İstanbul'a gelen Ladin, Atatürk Havalimanı'ndaki pasaport kontrolü sırasında uyanık Türk polisinin dikkatine takılıyor. Pasaport yasal. Evraklarda herhangi bir "sahtekarlık" yok. Gelgelelim, adamın soyadı Ladin. MİT, olayın aslını araştırırken, İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen'den ikinci "pardon" geldi: "Sanırım yakaladığımız kişi Usame Bin Ladin'in kardeşi değil..." Kim peki? El cevap: "Sabahleyin polisimiz soyadı Ladin olan Abdullah Ali Bin Ladin'i 09.30'da Cidde'den, aktarmalı Kıbrıs'a giden uçağın içerisinde gözaltına aldı. Ama bu polisimizin dikkatini gösterir. Abdullah Ali Bin Ladin'i Usame Bin Ladin'le ilişkisi vardır diye içeri aldık. Şahıs, Cidde doğumlu, Kıbrıs Üniversitesi bilgisayar bölümü öğrencisi. Üniversiteye 2000 tarihinde kaydolmuş. Kendisi akrabalık derecesinin olmadığını söylüyor. Dolayısıyla baktığımız zaman kardeşi olmadığı anlaşılıyor." Pes... "Bir bakışta Usame Bin Ladin'in kardeşi olmadığını anlayan" dikkatinizi Garih soruşturmasından neden esirgediniz acaba Rüştü Bey? "Kardeşi değil ama, soruşturmamız çok yönlü olarak sürüyor." Ne demek bu? Soruşturmanız, Usame Bin Ladin'e bir kardeş uyduruncaya kadar sürecek mi? Ayrıca kardeşi olsa ne yazar? "Yakaladığımız şahıs, aktarmalı bir yolcudur. Tekrar uçağına binip gidebilirdi, bizi ilgilendirmiyor denilebilirdi. Aktarmalı bile olsa polisimizin dikkatini göstermesi açısından takdire şayan bir durumdur. Polisimizi tebrik ediyorum." Aynen böyle: "Polisimizi tebrik ediyorum..." Şimdi gelin de, bu İçişleri Bakanı'nın, Amerikanın terörle mücadelesine vereceği "kararlı desteğe" güvenin. Bu ilk vukuatı değil Rüştü Kazım Bey'in. Üzeyir Garih cinayetindeki örnek aculluk, Dünya Barış Günü kutlamalarındaki "savaş görüntüleri" hâlâ taptaze, hafızalardaki yerini koruyor. İki hafta kadar önce, bu köşede, her fırsatta "insan hakları"na verdiği önemi dile getiren sorumlu bir "yönetici" olarak, çocuklara yönelik polis terörünü ve "işkence"yi nasıl tevil ettiğini sormuştum. Cevap alamadım. Konu yargıya intikal ettiği için ayrıntıya girmiyorum. Ama şu kadarını söyleyeyim: İşkenceciler yargılanıp, kuvvetle muhtemel ağır hapis cezalarına çarptırılacak. Bu apaçık hukuksuzluğun sorumlusu ise iktidarın keyfini sürecek...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |