|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
11 Eylül sadece küresel planda değil, içeride hatta daha içerlerde zihinlerimizde de devrimler yaptı, anlaşılan yapmaya da devam edecek. Saldırının gerçek boyutunu kavramakta ve doğurabileceği sonuçları tahmin etmekte yetersiz kalan; çareyi, "Şahin'den daha şahin, Amerikalı'dan daha Amerikancı," olmakta bulan bir grubun giderek batağa saplanmakta olduğu açıkça görülüyor. Amerika'nın atacağı ilk adım bu gruptakilerin durumunu daha da dramatikleştirecek. Yakındır... "Terör kötü bir şey ama..." demeyi de, "Amerika'nın adalet adına mazlum ülkeleri bombalamaya hakkı yok" demeyi de öğrenecekler. Bu grubun içinde bulunduğu halden daha şaşırtıcı olan, isimleri Türk siyasi tarihine 28 Şubat gibi hiç de hoş sayılmayacak bir olayla geçen bazı kişilerin bugün içinde bulundukları psikolojidir. İkiz kulelere ve Pentagon'a yapılan saldırının Müslümanlara fatura edilme gayretleri, bu kampın bazı şöhretli ve bir zamanlar pek muktedir olan üyelerinde de reaksiyon yaratıyor. Önceki akşam TRT 2'de emekli Orgeneral Çevik Bir'i dinliyorum. Gündemde ABD'deki saldırı var ve konuşma ilerledikçe konu doğal olarak "İslami terör"e geliyor. "Hayır" diyor Bir. "İslamla terörün alakası yoktur. Terörün dini olamaz. Teröristler Katolik Hıristiyan ya da başka bir dinden olabilir. O zaman, o dini suçlamak da yanlıştır." Çok doğru. Dahası da var. Çevik Bir devam ediyor: "Radikal İslam'la normal İslam'ı burada ayırt etmek lazım." Bu sözlerin sahibi, 4 yıl kadar önce, içinde bulunduğu faaliyetlerin önemini göstermek ve uyguladıkları yöntemleri meşru kılmak için; dini cemaatleri kastederek "Bunların ılımlısı, radikali yoktur. Hepsi aynı denize akan ırmaklar gibidir" diyen kişidir. Anlaşılan, artık böyle düşünmüyor. Türkiye, 28 Şubat'la birlikte, sonuçlarını ekonomik yıkım ve sosyal çöküş olarak kucağında bulduğu kapkaranlık bir süreç yaşadı. Bu süreci, hiçbir sosyal fizibiliteye dayanmaksızın, sadece kendi kafalarındaki "laiklik ve milli menfaatler" tanımı ve daha çok da korkularını referans olarak, elindeki "gayrı siyasi iktidar gücü"nü ülke insanlarının huzuru üzerinde acımasızca kullananlar tanzim etti. Gazete kupürleri ile kaynağı belirsiz üç beş cümlelik dedikoduları ülkenin önüne büyük bir tehlike gibi koyarak, demokrasiye diz çöktürdüler. Türkiye'de hiçbir ayırım yapmadan eşi benzeri görülmemiş bu hukuk ve demokrasi terörünü uygulayanlar şimdi, dünyadan ayırım talep ediyorlar. Dünyanın bugünden sonrasını tayin edecek olan terörle mücadele döneminde, "Müslüman Türkiye"nin "terörist Araplar!"la aynı kefeye konmamasını, yani muhtemel bir "global 28 Şubat süreci"nden muaf tutulmasını istiyorlar. Türkiye'yi doğal liderlik konumunda bulunduğu İslam dünyasından uzaklaştırmak için içte ve dışta hayret uyandıran bir gayret sarfedenler; 11 Eylül sonrası dünyada, "ne Batılı, ne Müslüman" olduğu anlaşılan ve dımdızlak kalan Türkiye'ye "stratejik önem" biçmeye çalışıyorlar. Tek bir terör eylemine bulaşmamış, destek vermemiş; aksine ülkenin gelişmesine yönelik ortaya sayısız belge koymuş, politik, ekonomik değerler üretmiş kişi ve kurumlara dini kimliklerinden dolayı baskı uygulayanlar, şimdi bir ayırımın gerekli olduğuna inanıyorlar. Toplum mühendisliği projeleriyle, zihinlerinde korkuları bertaraf etme adına bir ucubeye döndürdükleri ülkenin bu çerçeveye oturmadığını, ne savaşın ne de barışın bu ülkenin içinde bulunduğu içler acısı durumu zerre kadar etkilemeyeceğini göremiyorlar. Yani, çözümün 28 Şubat'ın yarattığı tahribatın bütün unsurlarıyla ortadan kaldırılmasında yattığını ıskalıyorlar. Dolayısıyla bugün ortaya çıkan, "içeride laik, dışarıda müslüman portresi" vak'ayı umutsuzlaştırmaktan başka bir işe yaramıyor. Çünkü, din denilen olgu -sadece- stratejik bir araç değil insanların bulundukları topraklar üzerinde huzur içinde yaşamalarının garantisidir. İkincisini sağlamadan, birincisini düşünemezsiniz. Bir ülkenin huzur içinde diniyle barışık yaşaması en yüksek hedeftir ve gerisi de gelip geçicidir. Zaten "11 Eylül" de, dünya barışının ve uluslararası hesapların da insanlar gibi "fani" olduğunu ortaya koymuştur.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |