|
|
|
|
Fenerbahçe seyircisi geçen sezon hocaya güven duyarak: "Mustafa Denizli Şampiyon yap bizi" diye yeri-göğü inletti. Eh, işte bildiğiniz gibi Mustafa Denizli de Fener'i şampiyon yaptı. Bu serüven "Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine" diye bitmiyor. Çünkü bu Fenerliler için esasen Galatasaray ile girilen yarışın ilk etabıdır. Gerisi de gelmeli. Her ne kadar Başkan Aziz Yıldırım, bizim yaptığımız çalışmalar-altyapı ve planlar Avrupa yakasında bir başarıyı kovalıyorsa da "hemen şimdi" olmayacak. Önce bir "takım" kurulacak, bu takım oturacak, [belli ki üst üste birkaç yıl şampiyon olması da isteniyor] ve bu çekirdek kadro, altyapıdan gelenlerle beslenerek Avrupa Kupaları'nda da başarıyı yakalayacak. Tabi bu uzun bir süreç, bir maraton. Değil Fener seyircisi, günümüzün her insanı için şu söylenebilir: "Yarını bekleyemeyiz. Ne olacaksa şimdi olmalı." İşte zurnanın zırt dediği yer. Burada Denizli'nin başarısı bir bumerang gibi kendisine dönüyor. Onun için Denizlispor maçı ertesi Sakıp Hoca'nın yanında otururken kulağına eğilip -Burada [Saraçoğlu Stadı'nda veya Fener camiasında] sevinmek de zor, üzülmek de, deyiverdi. Şampiyonluk güzel, ama onu Galatasaray üst üste çok yaşadı. Asıl başarı Avrupa'dan gelmeli. Galatasaray nasıl bir efsane yarattı ise Fener de aynısına yaklaşan bir yere kadar çıkmalı. [Yoksa nasıl efsane olabilir, açılan pankartlardan birinde kestane yazıyordu]. Denizli burada tökezledi. Sabırsız idareciler, Denizli'nin hasımları, bir kısım medya, bir kısım taraftar aniden dişlerini gösterdi. Oysa ne demişler: "Bir sürçen atın başı kesilmez." Bekleyelim görelim. Çünkü geçen sezon da beş altı maç Fenerbahçe puan kayıplarına uğramıştı. Sonunda ipi göğüslemeyi başardı. Bu yıl da belki başaracak, yine şampiyon olacak. Ama şurası bilinmeli ki, Fenerbahçe [yani M. Denizli] Avrupa kupalarında bariz bir başarı yakalayamaz ise, yani açıkçası kendini aşamaz ise, bu onun Fenerbahçe'de barınamayacağı anlamına gelir. Er-geç bu akıbete uğrayacaktır. Buna mukabil bizim "çöken bir imparatorluğa" benzettiğimiz Galatasaray o rüya gibi kadrosundan sekiz futbolcu kaybetmesine rağmen Nantes'i kendi evinde devirmeyi başardı. Pek çok takım gezen Sergen'i yeniden eski günlerine döndürmeyi becerdi. [Bütün bunları zaman zaman insafsız eleştirilere uğrayan Lucescu yaptı]. Evet Galatasaray bir imparatorluk idi ve başında da "imparator" diye anılan biri vardı. Bu takım şimdi çöküyor. Çöküyor yargısı bazılarına ağır gelebilir. "Hani nerde çöküntü" derler. Unutmayalım ki, koca Osmanlı'nın çöküşü iki yüzyıl sürmüştür.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |