|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Tiryaki:
Dediler seni içmek güya imiş bir onur
Sigara:
Diğer içkiler gibi ben dolaşmam kanında
Tiryaki:
Kötü yanın az değil birkaç kaleme sığsın
Sigara:
Bana kötü diyorsun o kadar mı beterim
Tiryaki:
Dost görünürsün ama kurarsın bana pusu
Sigara:
Ben seninle hep dosttum ta ki babadan kalma
Tiryaki:
Sıhhatini düşünen seni cebine sokmaz
Sigara:
Çıkarırsın cebinden çakmağını çakarsın
Tiryaki:
'Sensiz sohbet olmazmış' sözüne kanan benim
Bu ne sergi ah, bu ne ızdırap!
Bir yakınımızın yeni aldığı arabayı denemek için yola çıktık. Maksat kısa bir tur atıp gelmekti. Arkadaş acemi. Eli ilk defa değiyor direksiyona. Hayatında ilk defa köprü geçiş parası ödeyince, az öteden dönüp gelmenin uygun olmayacağını düşündü. Madem ki ödedik biz bu iki milyonu, gidelim bakalım deyince, kendimizi otoyol girişinde bulduk. Nasılsa otoyola giriş bedava. Ankara'ya doğru giderken, bir yerden sapmak gerektiğini farkettik. Gel dedim, Adapazarı'na girelim, hem arabanın arazi şartlarında nasıl yol aldığını denemiş oluruz, hem de bir sergi görmüş oluruz. - Ne arazisi, ne sergisi? - Sakarya'nın yolları henüz bitmemiştir nasılsa, arazi dediğim o işte. Sergi ise, çantadaki davetiyeye bak anlarsın. Sakarya Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde bir resim sergisi vardı. Merkezi Kafeterya'yı bulduk. Fakat resimlerini görmek istediğimiz sanatçıların eserlerine rastlayamadık. Simetri Sanatevi sanatçılarından Bağdagül Atan, Metin Aşoğlu, Zübeyde Atay ve Osman Suroğlu'nun isimleri davetiyede yazılı olmasına rağmen, sergide resimleri yoktu. Biz bu işten hiçbir şey anlayamadık. Açıklamak isteyen biri çıkarsa memnuniyet duyarız. Ajanstan al haberi
Anadolu Ajansı'ndan geçen bir haberin başlığı şu şekildeydi: - (A) MİLLİ FUTBOL TAKIMI ADAY KADROSU TOPLANIYOR - DÜNYA KUPASI ELEME GRUBU MAÇINDA 6 EKİM PERŞEMBE GÜNÜ MOLDOVA İLE KARŞILAŞACAK MİLLİLER, YARIN İSTANBUL'DA BİRARAYA GELECEK - MİLLİLER, 4 EKİM PERŞEMBE GÜNÜ MOLDOVA'YA GİDECEK Anlaşılan, bundan sonra haftanın iki günü perşembe. Seviyeli eleştiri dediğin böyle olur
Değerli okurumuz Rasim Toprak, geçen gün burada yer alan bir yazı üzerine eleştiride bulundu. Virgülüne dokunmadan aktarmak istiyorum ki siz de göresiniz. * * * Yüzmilyonlarca insanın kutsal saydığı bir insandan söz ederken "papa'nın yediği naneye bak" demek ne kadar ayıp farkında değil misiniz? Batı dünyasında "soykırım" kelimesini kullanmak son derece yaygın ve sıradan olduğu halde, bu insan bu kelimeyi telaffuz etmedi ve bu yüzden Ermenilerden de eleştiri aldı. Ermenistan'a gidip de soykırım anıtını ziyaret etmemek güçtür ve her ziyaret eden kişi mutlaka soykırıma inanmak zorunda değildir. 1915'in trajik olaylarını "katliam" veya "karşılıklı katliam" olarak kabul edenler de ziyaret edebilir. Kaldı ki Papa soykırıma inanıyorsa bile yaşlılığı dolayısıyla "adam"a acımamalı veya "nane yediğini"mi söylemeliyiz? Soykırıma inanmak sizce paylanmayı hakettiren bir düşünce suçu mu? Yeni Şafak da öteki gazeteler gibi sürekli olarak milliyetçi tepkiselliğe yenik düşmek zorunda mı? Belki belirtmeye gerek yok ama, ben Katolik değil Müslümanım ve yüzmilyonlarca insanın ruhani liderinin böyle hafife alınmasından rahatsızlık duyuyorum. Bu arada, konuyla ilgili sınırlı bilgilerimle, yaşanan trajedinin soykırım olduğuna inandığım da söylenemez. Ama alternatif tezleri peşinen mahkum etmiyorum ve Fransa'nın Holokost konusunda Garaudy'i mahkum etmesi ne kadar haksızsa, bu konuda karşıt iki tezden birini (hangisi olursa olsun) mahkum etmek de o ölçüde haksız bence. Bir de, yazılarınızdan yola çıkarak hassas bir insan olduğunuz sonucuna varmış olduğum için, bu tarzın size pek de uymadığını düşünüyorum. Saygılarımla, Rasim Toprak Bu seviyeli eleştiriden sonra kendisine teşekkür ettim. Şimdi, "Papa'nın yediği nane değil, maydanozmuş; yanlış görmüşüm" diye düzeltmeye çalışsam, sanıyorum ki daha da batmış olurum. CHAT İLE CİHAT OLUR MU?
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |