T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Yalanlar çarşısında doğru aramak...

ABD Başkanı George W. Bush, "Bu savaş teröre karşı yapılıyor, ya bizim yanımızda yer alırsınız, ya da teröristlerin" uyarısında bulunuyor; el-Kaide örgütü lideri Üsame bin Laden, saklandığı Afganistan'daki sığınağından, "Bu bir cihad, müslümansanız, bizim yanımızda yer alırsınız" diyor... Ben teröre karşı bir müslümanım, bu sebeple, iki arada bir derede kaldığımı hissediyorum...

Afganistan'ın bir zamanlar uygarlık beşiği kabul edilen kentleri üzerine füzeler yağıyor ve ben füze yağdıran ittifakın bir üyesi olan Türkiye'nin başkentinde, bir yandan o füzelerin kendi üzerime yağdığını hissederken, bir yandan da Üsame bin Laden ve Tâlibân ile kendi aramda -yüzeysel bir kaç unsur dışında- pek bir ortak nokta göremiyorum...

Savaşa giden yola 11 Eylül günü New York ve Washington'daki terör eylemleriyle girildi; kim tarafından hangi gerekçelerle yapılmış olursa olsun, mâsum insanlara yönelik şiddeti mâzur görmem asla mümkün değil. Bu sebeple, ABD'yi canevinden vuran teröristlerin, mutlaka yakalanmaları ve benzer niyetler taşıyan başkalarını da caydıracak biçimde cezalandırılmaları gerektiğine inanıyorum. Tıpkı, 30 milyona yakın insanın hayatına mal olan İkinci Dünya Savaşı sonrasında Naziler'in Nürnberg'te yargılandıkları gibi... Tıpkı, 300 bine yakın insanın can verdiği Bosna-Hersek ve Kosova fâcialarına yol açan Miloşeviç ve öteki Sırp sorumluların hâlen Lahey'de cinayetlerinin hesabını verdikleri gibi...

İkiz kulelere saldırı, Tâlibân'ın Afganistan'da barındırdığı Üsame bin Laden'in verdiği emir ve tâlimâtlarla, 'cennet hayali kuran' Arap gençleri tarafından mı işlendi? İddia bu ve gizlice sunduğu kanıtlara bakarak ikna olan müttefikleri gibi herkesin bu iddiayı doğru kabul etmesini istiyor ABD. İlk bakışta mâkul görünen iddianın, biraz yakından bakmaya başlayınca, iler tutar tarafı olmadığı fark ediliyor. CIA'nin yurtdışı örgütsel bağlantılardan, FBI'nın ABD içindeki hareketlerden haberdar olmaması hiç inandırıcı değil. 'İntihar komandoları' diye sunulan gençler, eylem öncesi faaliyetlerine bakılırsa, 'uhrevî' olanı talep etmek bir yana fazlasıyla 'dünyevî' uğraşlar peşindeymişler.

ABD, belli ki, 'düzen koyucu' olmayı âdil davranmaya yeğleyen bir hava içerisinde; bu sebeple, 'mahkeme', 'âdil yargılama', 'geçerli kanıt' gibi hukukî kavramlara karnı tok... Scud, Tomahawk gibi füzeler, Patriot'lar, AWACS'lar, B-1 ve B-52 gibi ağır bombardıman uçakları Amerikalılar'ın kulağına daha hoş geliyor. Dertleri suçluyu yakalayıp destekçileriyle birlikte yargılamak olsaydı, bunu, İslâm Dünyası'ndan müttefiklerinin 'iyiniyet' girişimleriyle başarabilirdi; onlar ise, terörü savaşla ortadan kaldırmak gibi garip bir yöntemi tercih ettiler. Savaşlar terör üretebilir, terörün savaşla yokedildiği ise bugüne kadar görülmedi. Uzun dünya tarihinin en meş'um sözcüklerinden biri olan 'savaş', ABD tarafından, 'çözüm' olarak devreye sokuluyor.

Uğursuz terör eylemlerinden bugüne geçen yaklaşık bir ay içerisinde, ABD, şiddet kullanmayı önleme amacına hizmet edecek girişimler yerine, savaşı kazanmasını getirecek hazırlıklarla meşgul oldu. Gazete ve televizyonlara gözdağı verildi, hizaya gelmekte ayak sürüyenler sürekli tehdit altındalar. Üzerinde oynanmış haberler ve ısmarlama yorumlar haber tüketicilerinin beyinlerini yıkayıp duruyor...

Amerikan halkı da, hepimiz gibi, 'psikolojik savaş' mağduru; dünyanın en barışçı insanları, yönetimin tercihleri yüzünden, ilkel 'öç alma' duygusunun esiri gibi sunuldu dünya kamuoyuna. ABD yönetimi, uzun süreceğini en baştan bildirdiği 'savaşı', demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi 'çağdaş değerler'in rafa kaldırıldığı 'sürekli bir hal' durumuna dönüştürmek niyetinde. Afgan kentleri üzerine inen füzeler, ABD'den Türkiye'ye uzanan geniş coğrafyadaki insanların özgürlüklerini kısıtlayıcı bir dönemi başlatma potansiyelini de içinde taşıyor.

Savaştan uzak, barışın hüküm sürdüğü bir dünya ütopyasının, George Orwell'in '1984' romanında canlandırdığı 'kara-ütopya' ile yer değişmesi tam bir kâbus...

Yalanlar çarşısında doğru arayan umutsuzların haline beraberce ağlayabiliriz...


9 Ekim 2001
Salı
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED