T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

K Ü L T Ü R

Taşra sıkıntısıyla
zengin bir kalem

Gerçeği deşen güçlü gözlemleri, pastoral nitelikteki şiirsel dili, ruhsal bakımdan sağlıksız kahramanları ve edebiyat ortamına taşıdığı taşra ile, okura zengin açılar sunan Yusuf Atılgan, 12 yıl önce ayrıldı aramızdan.

Oniki yıl önce bugün aramızdan ayrılan Yusuf Atılgan, gerçeğin içindeki gerçeği sezebilen gözlem gücü, pastoral nitelikteki şiirsel dili ve herbiri ruhsal bakımdan sağlıksız insanlar olan kahramanları ile okura zengin açılar sunan bir kalemdi. Sadece Aylak Adam'la bile, ilk okuyanda Kafka'nın Değişim'iyle eş değerde bir etki yapabilen, kitaptan sonra zihinlerde "dünya artık aynı dünya değil" dedirten yazar, az sayıdaki eseri ile Türk romanının seyrine de farklı perspektifler sunmuştu.

Taşrayı sıkıntısıyla birlikte anlatan çağdaş yazar, Türk edebiyatının farklı bir arayış içine girdiği; şiirde İkinci Yeni akımının ilk örneklerinin görülmeye başlandığı, geleneksel anlatımın ve konuların parçalandığı bir dönemde verir ilk ürününü. İşte bu yüzden, arayış içindeki bir adamın savruluşunu anlattığı ilk romanı Aylak Adam, öyle büyük bir ilgi görmez. Edebiyat çevrelerinde okunur ama, çok satmaz. Zaten munis mizacıyla hiçbir dönemde fazla öne çıkmamıştır Yusuf Atılgan. Sessiz sedasız yaşamış, öylece göçmüştür.

İkinci romanı Anayurt Oteli, ilk romanı gibi yine dar bir kesim tarafından okunur. Ama romandaki Zebercet tipinin psikolojisini ustalıkla yansıtması, edebiyat çevrelerinde büyük bir etki yaratır. Anayurt Oteli, geniş bir okur kesiminden ilgi göremez ama yıllar sonra Ömer Kavur tarafından aynı adla filme alınınca, roman olarak göremediği ilgiyi film olarak görür. Film, birçok uluslararası ödül alır ve Türk sinemasının en önemli filmlerden biri, "yüz akı" olarak kabul edilir.

Yusuf Atılgan'ın kahramanlarının ve yaşadıklarının toplumsallıkla bir ilişkisi yok gibidir. Çevresini kuşatan kent hayatının dışında, babasına inat aylaklık eden Aylak Adam "C.", kasaba irisi bir kentteki otelinde, çok ağır bir ritimle ilerleyen zaman içinde debelenen "Zebercet", kendine özgü adalet ve haysiyet duyguları taşıyan ve ödeşebilmek amacıyla arkadaşını öldürmesine rağmen onu yeterince "horlayamadığı" için tatmin olamayıp kendi ölmünü seçen "Selim"; herbiri "garip" kişilerdir. Atılgan'ın eserlerinde, kahramanları çevreleyen ama onlara nüfuz edemeyen yerleşim yerleri de dikkat çeker. Kasabadan, Köyden ve Kentten adını verdiği, üç bölümden oluşan hikaye kitabı "Bodur Minareden Öte" gibi, romanlarında da kullanır aynı mekanları. Aylak Adam büyük kentte, ikinci romanı Anayurt Oteli kasaba irisi bir şehirde, hayattayken tamamlayamadığı ama ölümünden sonra "yarım" haliyle yayınlanan Canistan köyde geçer. Yazar, bir bütünlüğe ulaşma çabasında gibidir.

Atılgan'ın eserlerinde farklı mekânlar ve farklı toplumsal kesim insanları ele alınmalarına rağmen, kendi içlerinde bir bütünlük arzederler ve / ya da birbirlerinin ters yüzü olabileceklerini hissettiren bir yapıya sahiptirler.

Hayatta iken fazla okunmayan ancak kendinden sonrakiler üzerinde önemli bir etki oluşturan Yusuf Atılgan, geride bıraktığı "az ama öz" eseriyle ve edebiyat dünyasına taşıdığı "taşra"yla birlikte aslında herbirimizin içine tanıdık bir sıkıntı, bir "taşra sıkıntısı" da bırakıp gitti.

 
Ağlayan/gülen, ah o zor yıllar

ONLARIN MAZERETİ VAR
38. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin kapanış gecesine ödül kazandığı halde katılamayan sanatçıların, festival yönetimine "kabul edilebilir mazeretler" bildirdikleri açıklandı. Ulusal Uzun Metrajlı Film Yarışması Yönetmeliği'ne bu yıl eklenen, "Ödülü hakeden kişinin törende bulunması gerekir. Vakfın kabul edeceği bir mazeret olmaksızın törene katılmayan kişiye akçeli ve akçesiz hiçbir ödül verilmeyecek" maddesi, tören gecesi uygulanamamıştı. Geceye katılmayan ödüllü sanatçıların, "kabul edilebilir mazeretler"inin bulunduğunu söyleyen Altın Portakal Kültür ve Sanat Vakfı Genel Müdür Yardımcısı Göksel Kumsal, "Zeki Demirkubuz başka bir filmin çekimindeydi. Vizontele'nin ödül kazanan oyuncuları yurtdışı turnesindeydi. Bazı sanatçılar da televizyon çekimindeydiler. Tüm bu gerekçeler kabul edilebilir" dedi. Yönetmeliğin yeni maddesinin bundan sonraki festivallerde uygulanacağını belirten Göksel Kumsal, ödül kazanan ancak, geceye sağlık sorunları nedeniyle katılamayacağını bildiren sanatçıdan, önümüzdeki yıl "doktor raporu" isteyeceklerini açıkladı.
9 Ekim 2001
Salı
 
Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu
Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED