|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Türkiye'de politikacıların dünya gerçeklerini görmeleri için, galiba bir dönem Başbakan olmaları gerekiyor.. Şu Ecevit'e bakın.. "Körfez Krizi"nde, Turgut Özal o zamanki Başkan Baba Bush'la birlikte "Amerikan ittifakı" içinde yer aldığı zaman, Ecevit ne hümanist yaklaşımlar sergilemişti.. Kaç defa, "Sayın Saddam"ı Bağdat'ta ziyaret etti kimbilir?.. Çünkü o zaman Ecevit'e göre, Özal, İMF ile işbirliği yaparak "Serbest Piyasa Ekonomisi"ni uyguladığı için, Türkiye'ye "Latin Amerika modeli"ni getirmişti.. Durum böyle.. Türkiye'de iktidarda olanlar için Amerika "dost ve müttefik"tir.. Türkiye'de muhalefette olanlar için de, Amerika, her türlü kötülüğün ve haksızlığın kaynağıdır.. Şimdi Ecevit ne diyor? -Amerika kanıtlara inandıysa, biz de inanıyoruz. Bir zamanlar, İBM'in Başkanı olan Watson da böyle konuşurdu.. -İBM için iyi olan şey, Amerika için de iyidir!.. Bakın Saadet Partisi Genel Başkanı Kutan'ın demecine.. -Afganistan'a yönelik operasyonun haklılığı konusunda, gerek Türkiye gerekse dünya kamuoyu ikna edilmiş değildir.. Sanki, Sayın Kutan'ın da içinde bulunduğu eski Refah kadrosu, DYP ile koalisyon kurdukları zaman, Amerika'nın benzer haksızlıklarına tavır aldılar ve sanki Irak'a dönük "Çekiç Güç"ün görev süresini bitirdiler.. Washington, "global terörizme" karşı operasyon kararı almış.. Bu kararı, Güvenlik Konseyi'nin Rusya, Çin gibi üyeleri de evetlemiş. Sonra, bizim de üye olduğumuz NATO, daha ileri gidip, bu operasyonda aktif taraf olmayı kabul etmiş.. Afganistan'a komşu ülkeler, Pakistan ve Özbekistan da, harekata destek olmayı kabullenmişler.. İngiltere, Almanya, Fransa, Kanada gibi ülkeler, harekata "kuvvet vereceğiz" demişler.. Ayrıca ilan etmiş Washington.. -Bu savaşta tarafsız kalan, karşı taraftadır, demiş.. Ve şimdi Sayın Kutan, "Dünya kamuoyu ikna olmadı" diyor.. Sayın Kutan Başbakan olsaydı, Türkiye'yi ittifakın dışında tutup, "Taliban haklıdır" diyebilir miydi? Ya da Bush'a telefon edip, "Sayın Başkan, biz Türk hükûmeti olarak ikna olmadık" diyebilir miydi? Diyoruz ki.. Herkesin sırtında yumurta küfesi olmalı.. Siyasi sorumluluk, sadece iktidarlar için söz konusu değildir. "Politikacı" ile "aydın"ın farkı, işte bu "ülke sorumluluğu"dur.. Şimdi, tartışmadan Amerika'yı haklı bulan Ecevit, herhalde zamanında Özal'a saldırarak ve Saddam'ı ziyaret ederek yaptığı hatanın, vicdan azabını çekiyor.. Sayın Kutan'a gelince.. Saadet Partisi ile Pakistan'ın muhalefet hareketini aynı safta tutmak, acaba hangi uzun vadeli hesaba oturur? ŞAKA
Pulur'un vücudu Ecevit'in kafası!..
Milliyet'in "Bir TIR dolusu yazarı", Başbakan Ecevit'in konuşabildiğini görünce sevinip, okurlarına müjdeler vermişler.. Hasan Pulur da, Ecevit'in beyin gücünden o kadar etkilenmiş ki.. -Ecevit'in bedensel zafiyetiyle alay etmek terbiyesizliktir, diye yazmış.. Ah Atatürk ah!.. Keşke "Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur" demeseydi.. Uzay bilgini Hawking de, Başbakan Ecevit de, vücutları ile iftihar edebilirlerdi.. Hasan Pulur da, kendisi gibi terbiyeli adamların arasında yaşardı o zaman. 12 DEV ADAM BİTTİ
"3 Küçük Adam"a mahkûmuz!..
Tabiî ki dünyadaki gelişmelerin dışında kalamayız.. Bu bakımdan, Türkiye de, şu anda Afganistan'a odaklanan "global kriz"den etkilenmektedir.. Ama hiç unutmayalım.. Türkiye'deki geniş halk kitlelerini yılgınlığa, ümitsizliğe iten olay, "Yerli malı kriz"dir.. Keşke mümkün olsa ve ABD'ye yönelen "11 Eylül saldırısı"nda yaptığımız gibi, "Komplo Teorileri" üretebilsek.. Desek ki, "Türkiye'de ekonomiyi MOSSAD ve CİA çökertti." Veya diyebilsek ki, "Türkiye'deki Siyasi İslam'ı yok etmek için, derin devlet bilinçli ve kontrollu bir ekonomik kriz yarattı." Oysa hepimiz biliyoruz ki, "Ekonomik Kriz Üretim Merkezi" doğrudan "3'lü Koalisyon"dur.. Bu "3'lü Koalisyon", hem krizi üretmiş, hem de kötü yönetimleri ile krizi daha derinleştirmişlerdir. Şimdi, başarısızlıklarının cezasını, yine Türk halkı, daha zor şartlar ve daha ağır baskılar yaşayarak çekmeye hazırlanıyor.. Bunlar, içinde bulunduğumuz "Dalgalı Kur Dönemi"nde de, gerekli reformları yapmadılar.. Devleti küçültemediler.. Vergilerle toplanılan, dış borçlanma ile gelen kaynakları da çar-çur ettiler.. Sonuç ortada.. Şimdi İMF ile yeni bir "Stand-by" anlaşması ve yeni bir "Niyet Mektubu" var gündemde.. "3'lü Koalisyon" yeni sözler verip, "memur sayısını azaltacağız", "ihaleleri şeffaflaştıracağız", "siyasi şatafatı bitireceğiz" diyecek.. Anlayacağınız, durum şöyle.. Türkiye 21'inci yüzyılı, bu kadronun yeteneksizliklerine ipotek etti.. "12 Dev Adam"la övünen halk, "3 Küçük Adam"ın başarısızlığına esir şimdi..
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |