|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Şimdi biz burada, "Ya Afganistan'dan sonra sıra Irak'a gelirse" diye ürküntü içinde bekliyoruz.. Ancak bilelim ki, Amerika henüz, "Havadan bombalamadan sonra, Afganistan'da sıra hangi aşamaya gelecek" sorusunun cevabını oluşturamadı.. "Newsweek" dergisinde, Amerikan tarihinin başarısız "özel kuvvet" denemelerinin öyküsü var.. Yani, helikopterlere bindirilmiş, özel donanımlı süper-askerlerin, mağaralarda gizlenmiş Bin Ladin'i ve Taliban yöneticilerini yakalamaları senaryoları, pek gerçeklerle bağdaşmıyor.. Örneğin, bizim emekli Orgeneral Çevik Bir'in de komutanlık ettiği Somali'deki özel kuvvetlerin, o zamanki "global düşman" Muhammed Farak Aidit'i yakalamak için yaşadıkları serüven var hatırlarda.. "Rangers" ve "Delta Force" diye isimlenen özel kuvvetler, bu serüvenden 18 ölü ve 73 yaralı ile çıkmıştı.. Bir Amerikalı askerin cesedinin iple çekilmesini unuttunuz mu? Ya Bin Ladin, mağarada değil, Kandahar'ın veya Kabil'in sokaklarında, halkın arasında saklanırsa?.. Ve özel kuvvetler, 10 binlerce kişilik, silahlı direnişe karşı, sokak savaşları vermek zorunda kalırsa? Hepimizin, Hollywood filmlerinden adını bildiğimiz Meksika'lı haydut veya kahraman Panço Villa'yı hatırlayın.. 1916'da, General Pershing, yanında 6000 ABD özel kuvveti olduğu halde, Panço Villa'yı yakalamak için Meksika'ya girdi.. 10 ay süren bu sürek-avunda Panço Villa yakalanamadı.. Üstelik Meksika'nın halk kahramanı oldu Panço Villa.. Aynı General Pershing, 1917'de 1'inci Dünya Savaşı'na katılan Amerikan kuvvetlerine komutan olacak ve yanlış yönetimi ile, yüzbinlerce Amerikan askeri zayiat listelerine girecektir.. Tamam.. Clemanceu da söylemiş.. -Savaş, askerlere bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir!.. Ama aynı şekilde, savaş, sivillere bırakılmayacak kadar, "riskli ve öldürücü" bir iştir de.. Yani, oturduğunuz yerden, "Hadi artık kara harekâtı başlasın" dediğiniz zaman, eğer hata varsa, bunun bedelini askerler, ölerek ve yenilerek öder.. Anladığımız kadarıyla, Amerika'nın karar merkezleri, bu durumu tartışıyor.. Ve dünyanın önemli bir bölümünde de, Bin Ladin, tıpkı Panço Villa gibi "Kahraman" olarak görülüyor.. Perişan Afgan köylülerinin görüntüsü, New York'ta öldürülen binlerce sivili, bazılarına unutturuyor.. ŞAKA
Çevresi kalabalık!..
Dün de, İçel Milletvekili Ali Er istifa etti ANAP'tan.. Şu anda, ANAP'ın da, DYP'nin de 81 milletvekili var.. Bu durumu konuşuyorduk dostlarla.. -Mesut Yılmaz tek başına kaldı, dedi bir dost.. Bir başkası müdahale etti.. -Niye tek başına kalsın?.. İl Başkanları var, müteahhitler var, koalisyon ortakları var çevresinde, diye söze karıştı.. UYANALIM!..
Paranın da, terörün de dini yoktur!..
Uyanıkken rüya görenler için, bazı gerçekleri hatırlatmakta fayda var.. Hani bizde "yeşil sermaye" diye, Anadolu'nun "Organize Sanayi Bölgeleri"nde oluşan sanayileşme, damgalanıp, engellendi ya.. Oysa bu olay, "girişim gücü"nün, bir avuç imtiyazlı ailenin ötesinde de var olabileceğinin, en büyük kanıtıydı.. Gezin Anadolu kentlerini.. Türkiye'nin ne ölçüde bir üretim ve rekabet kapasitesine sahip olduğunu, "Anadolu Kaplanları"nı tanıyarak anlayabilirsiniz.. Peki, ya çok kızdığımız, ya da tartışmasız hayranlık beslediğimiz "Batı", bu "Yeşil sermaye" karşısında nasıl bir tavır takındı?.. "Teröre karşı global savaş" vesilesiyle, global para trafiği de gözden geçirilirken, şu gerçekler çıktı ortaya.. Şeriatla yönetilen Suudi Arabistan'daki varlıklıların birikimi olan "600 milyar dolar"ın, üçte ikisi, Amerika Birleşik Devletleri'nde, "yatırım" veya "banka hesabı" olarak bulunmakta.. Suudi Arabistan'ın "Ulusal Ticaret Bankası" yetkilileri de, Bahreyn'in "İslam Yatırım Bankası" sözcüleri de, Amerika'daki banka hesapları ile terör arasında bağlantı kurulmasının doğru olmadığını söylemekteler şimdi.. Hele geçen hafta, Suud'lu işadamı Yasin Abdullah El-Kadı'nın adı da, ABD Hazinesi'nin "kara listesi"nde çıkınca, Amerika'daki "Yeşil Sermaye" iyice ürktü.. Amerika'daki yatırımları 2 milyar doları geçen Prens Elvelid'in, New York'taki terörzedelere bağışladığı 10 milyon dolarlık çek, geri çevrilince, ABD'deki Yeşil Sermaye daha fazla ürktü.. Çünkü Prens, daha bir hafta önce, Amerika'daki yatırımlarını 400 milyon dolar daha artıracağını açıklamıştı.. Söylemek istediğimiz şu.. Tamam.. Amerika, Müslüman Afgan halkının tepesine bombalar yağdırıyor.. Bu arada Müslüman Suudi sermayesi de, yüzlerce milyar dolarlık yatırımlarını, Afganistan'a veya Türkiye'ye değil, Amerika'ya ve Batı Avrupa'ya yağdırıyor.. Türkiye de, bozulmuş ekonomisine kaynak ararken, Suudi bankalarına değil, İMF'ye, Dünya Bankası'na gidiyor.. Rakamı hatırlayın.. Sadece Suud'luların 600 milyar doları var, Batı Avrupa ve Kuzey Amerika'da.. Acaba Afganistan'a atılan bombaları imal eden fabrikaların hisse senetlerinin ne kadarı, Suudi sermayesinindir dersiniz? Yani ortada "Dinler savaşı" falan yok..
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |