T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Üzülme Yaşar Kemal... Sen bu ödülden daha büyüksün!

Nobel Edebiyat Ödülü'nü bu yıl 'Trinidad'lı yazar V.S.Naipaul aldı. Vidiadhar Surajprasad Naipaul.

Serdar Turgut'un nefret ettiği ırka mensup...

Ülkemizde "Taklitçiler", "Gerillalar" ve özellikle "Miguel Sokağı"yla tanınıyor.

Trinidadlı "koğulmuşların" gürültülü, patırtılı, şamatalı, bir o kadar da hüzünlü hayatlarını konu edinen, bunu da sıradan bir üslupla gerçekleştiren bir yazar.

Tartıya vurduğunuzda, bizim kronik Nobel adayı Yaşar Kemal, kendisinden hiç hazzetmem ama, daha bir ağır basıyor.

"Nehrin Dönemeci"nde yiten Naipaul, "Deniz Küstü" gibi bir "Marmara güzellemesi" yazmış mı, yazabilmiş mi?

Orhan Pamuk derseniz, kabil-i kıyas değil.

Orhan kardeşimiz sığ oryantalist sularda gezinse de (sığ, yüzeysel ve magazinel gerekçelerle türetilmiş bir oryantalizmdir bu, hiçbir "derinlik" barındırmamaktadır), son tahlilde iyi bir sanatçı, birinciye gelen bir "fiction" ustasıdır. "Cevdet Bey ve Oğulları", "Sessiz Ev", hatta "Benim Adım Kırmızı" son yüzyılda yazılmış en önemli Türk romanları arasındadır.

O da, Yaşar ağabeyimiz gibi, gözünü Nobel'e dikmiş durumda.

Orhan'ın bu ödülü alması, hakkında 312. maddeden birkaç dava açtırması ve "terör"e karşı yürütülen "kutsal haçlı savaşı"nı destekleyip kutsamasına bağlı görünüyor.

Bu da yetmez...

Fukuyama gibi, İslam'la terör arasındaki akrabalığı konu edinen üç-beş makale attırıp dünya dillerine çevirtmesi...

Ödül komitesi, "Bu ödülü, bizi yok sayılmış tarihleri keşfetmeye zorlayan metinlerinde gözlemciliğe dayalı anlatımını titiz bir işçilikle birleştirdiği için Naipaul'a verdik" diyor ya, kulak asmayın.

Şunu demek istiyorlar:

Naipual "sömürgen ruhu" içselleştirmiş bir yazar olduğu ve geçmişinden duyduğu nefreti büyülü sözcüklerle dile getirdiği için bu ödüle hak kazandı. Cebine de 1 milyon dolar harçlık koyduk. Güle güle harcasın.

Elbette daha uygun birini bulamazlardı.

Dario Fo'ya göre Naipaul, son yapıtında "fundemantalizmin gerçek yüzünü ortaya koyduğu için" bu ödüle hak kazandı.

New York Review of Book'un yayıncısı Roberto Silvers'e göre de, "Fevkalade bir seçim. Naipaul romanlarında farklı yazım ve anlatış şekillerine yer veren önemli bir yazar. İslamiyet'e eleştirel yaklaşımı da halen gayet güncel."

Silvers, haklı olarak 11 Eylül'le irtibat kuruyor.

İyi de ediyor.

Çünkü, Nobel'de hangi "değerlendirme kıstasları"nın geçerli olduğunu bundan daha iyi anlatan bir örnek bulunamazdı.

Nitekim, İsveçli yazar Jan Guillou, "Naipaul neden dört yıl önce değil de, bu yıl seçildi?" diye soruyordu, "Dünyanın genel durumu bu kadar kötüyken ve Müslümanlar'a karşı tavır böylesine trajikomik bir hal almışken... Bu bir skandaldır!"

Elbette skandaldır.

Çünkü Nobel ödül filan değildir.

Politik bir tavır alıştır, en hafif deyimiyle..

Bunu, "Barış" dalındaki ödüllerden de anlıyorsunuz.

Dünyanın savaşlarla, gizli-açık düşmanlıklarla mezbeleliğe döndüğü günümüzde, "görev ihmali" nedeniyle kovuşturmaya uğraması gereken birine (Kofi Annan'a) "Barış Ödülü" veriliyor. Kissinger gibi bir cani bile aynı ödülle taltif ediliyorsa, gerisini varın siz düşünün.

Eskiden, "Yaşar Kemal bu yıl da ödül alamadı. En çok Nobel alamayan Türk yazarı..." der, dalgamızı geçerdik.

Şimdi içimden gelmiyor.

Kırıldım, buruldum, yoruldum.

Yine de üzülme üstad; sen bu ödülden daha büyüksün!


16 Ekim 2001
Salı
 
MEHMET E. YAVUZ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED