T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Cavid Bey, teori, pratik ve iktisat!.

Liberte Yayınları, Maliyeci Mehmed Cavid Bey'in (1875-1926), 2'nci basımı 1913'te yapılmış olan "İlm-i İktisad" kitabını, yeni Türkçe ile "İktisat İlmi" olarak, yeniden yayınladı..

Türkiye'de liberal düşüncenin öncülerinden olan Cavid Bey'in, İzmir Suikastı'na karıştığı gerekçesiyle, 1926'da İstiklal Mahkemesi tarafından idam edilmesi, adalet tarihimizin tartışılması gereken bulutlu sayfaları arasında..

Elbet bir gün, "geçmişin adaleti"ni de yargılamaya başlayacağız..

Çünkü bunu biz yapamadığımız zaman, dış dünya yapıyor.. Yerel (veya ulusal) yargı kararlarını, uluslararası hukuk ve uluslararası yargı, yargılıyor..

"Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi"nin ve "Savaş Suçları Mahkemesi"nin içtihatları incelendiği zaman, "ulusal egemenlik" kavramının, hukuk karşısında iyice daralmaya başladığını hemen görebilirsiniz..

Neyse.. Gündemde bunlar da var şimdi..

Ama bugün değinmek istediğimiz konu, ne İstiklâl Mahkemeleri, ne Yassıada Mahkemesi (veya Adalet Divanı), ne de DGM'ler..

Maliyeci Cavid Bey'in "İktisat İlmi" kitabını okurken, "teori ile pratik" arasındaki ilişkiyi, bu rahmetli düşünürün ne güzel irdelediğine takıldık..

Şöyle koymuş meseleyi Cavid Bey..

- İktisat ilminin içeriği hakkında fikir sahibi olmayanlar, bu ilmi okuyup öğrenenlerin mutlaka servet ve mal sahibi olması gerektiğini zannetmekteydiler.. Sonra da bu kişiler, ülkemizde iktisat ilmi ile meşgul olanların servetten nasiplerinin az olduğunu görerek, bu ilmin lûzum ve faydasının olmadığına hükmediyorlardı..

Düşünmüyorlar ki, bir ilimde ihtisas sahibi olmak başka, o ilmin uygulanmasını yapmak ise başka birşeydir..

Bir fen bilimi uzmanı hareket, kuvvet, buhar kanunlarının özüne vakıf olduğu halde, bir tren lokomotifini bir kilometre götürmek iktidarına sahip değildir. Bir makinist ise, saatte 100 kilometre süratle kullandığı trenin, ne gibi bilimsel kanunların etkisinde kalarak hareket ettiğini bilmez..

Bunun gibi mevzuları, konumuz olan iktisat ilmine uygulayacak olursak, iktisadi hadiselerde özel kanunların ne şekilde hükümran olduğunu bilenlerin, ne bir Roçild, ne de bir Rockefeller gibi iktisatçı olmalarının gerekmediğini anlarız..

Evet.. Maliyeci Cavid Bey'i rahmetle anıyoruz.. "İktisat İlmi" kitabını özenle Osmanlıca'dan yeni Türkçe'ye aktaran Sema Alpun Çakmak'ı ve Orhan Çakmak'ı kutluyoruz..

Bu kitabı yayınlayan "Liberte"ye teşekkür ediyoruz.. Maliyeci Cavid Bey'in kitabı, sanki bugün yazılmış gibi, taze ve diri temel bilgilerle dolu..

Ancak, yukarıda aktardığımız "iktisatın teorisi" ve "iktisatın pratiği" ilişkilerindeki yaklaşım, kitabın tümü kadar önemli..

Çünkü bugün özellikle televizyonların da ekonomiye fazlaca girmesi sonucu, teori ile pratik iyice birbirine karışmış durumda..

Borsadaki veya döviz piyasasındaki günlük ve anlık hareketleri izlemek, sanki "iktisat ilmi"nin parçası gibi görünmeye başladı..

Ya da, iktisatçı bilim adamları, sanki magazin dünyasının yıldızları veya çeşitli siyasi takımların oyuncuları gibi, birbirleri ile hakaretleşmeye, tepişmeye başladılar.. Ve servetin üretildiği alan olan "iktisat", sanki servetin rantının üzerindeki bir kavga alanı oldu..

Maliyeci Cavid Bey bu durumu görseydi, herhalde yine açıklamalar yapardı..

ŞAKA

Ödünç Fıkra..

Temel gece vakti, mezarlıktan geçmek zorundadır ama korkar. Arkadaşları, "korkma" derler ve akıl öğretirler..

- Mezarlıktan geçerken şarkı söylersin, hiçbirşey olmaz!.

Zifiri karanlıkta, Temel mezarlıktan geçerken, türküyü bağırarak söylemeye başlar..

- Ay akşamdan ışıktır..

Ve hemen, karanlıktan müthiş bir koro yükselir..

- Yaylalar.. Yaylalar..

Not: Bu fıkrayı, Şakir Süter'den aldım.. Ona da, Sermin Çelikel göndermiş..

TUTARSIZLIKLAR

Sema Pişkinsüt, TBMM'nin yüz akıdır!.

Nerede, "Meclis'in onuru" diye nutuk atarak, Cumhurbaşkanı Sezer'in milletvekili maaş zammını referanduma göndermesine öfkelenenler?

Nerede, "Ulusal güvenlik kavramı, demokrasinin engeli" diye, arkası gelmeyen polemikler başlatan Mesut Yılmaz?

Her kürsüye çıkışlarında, "e" ve "a" harflerini kalınlaştırarak, "Yüce Meclis"le başlayan konuşmalar yapan milletvekilleri nerede?

Sema Pişkinsüt de bir milletvekili..

"Yüce Meclis"in bir üyesi Pişkinsüt de TBMM'nin kurduğu İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'nda Başkan'dı..

Ve bu döneme ilişkin çalışmaları yüzünden, dokunulmazlığının kaldırılmasını isteyen fezleke, görüşülmek üzere Komisyon'a havale edildi..

Olur mu böyle şey?. TBMM'nin bir komisyonunun çalışmaları yüzünden, bir milletvekilinin dokunulmazlığı kaldırılmak isteniyor..

TBMM Başkanı İzgi de, bu fezlekeyi, "gereği yapılsın" diye, Komisyona gönderiyor..

İnsan en azından, "milletvekili maaşları" konusunda gösterdiği çabanın bir bölümünü, "TBMM'nin yasama sorumsuzluğu"nu korumak için göstermez mi?

Sema Pişkinsüt, bu dönem TBMM'nin yüz akıdır!.


25 Ekim 2001
Perşembe
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED