T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Hatırla Yakup!

Bu Yakup, "aşk yazılarının unutulmaz yazarı" Mehmet Y. Yılmaz oluyor... Milliyet'te çalışan bir arkadaşım, Mehmet Yılmaz'ın "Yakup" diye çağrılmaktan hoşlanmadığını söylemişti.

Amacım, hazzetmediğini bildiğim bir meselede Mehmet Bey'in dalına basmak değil, "Ahmet Hakan 'coşmuş'!" manşetiyle damaklarda bıraktığı "mizahî lezzeti" birazcık da kendisine yaşatmak.

Bu Yakup, bir vakitler Radikal gazetesini yönetirdi.

Piyasadan topladığı solcularla kotardığı gazete, kısa sürede "muhalif" çizgiden sapıp "Paşa Başkan'ı hizaya soktu" türünden manşetlerin atıldığı güdümlü bir yayın organına dönüştü.

Şimdi Milliyet'i yönetiyor.

Gazetesinde, bir "ombudsmanlık" kurumu ihdas eden ve okur tepkilerini dikkate alan, alıyormuş gibi yapan ilk yönetici, yine Yakup Yılmaz'dır.

Onun, yolsuzlukların üzerine nasıl "kararlılıkla" gittiğini Radikal gazetesinden biliyoruz.

"Medya etiği" konusunda hassas olduğunu ayrıca belirtmeye gerek yok.

Bu hassasiyettir ki, iki gündür Ahmet Hakan Coşkun'u manşetlerinden indirmiyorlar.

Meseleyi biliyorsunuz; Ahmet Hakan Coşkun'un, İGDAŞ soruşturmasında adı geçen İroni Ajans'ın ortağı olduğu ortaya çıkmış, ayrıca "sembolik" dediği hissesi de yüzde 30'muş.

Olur a...

Hayır olmaz!

Bir gazetecinin, hele Ahmet Hakan Coşkun gibi bir gazetecinin şaibeli ortaklıklar kurup ticarete yeltenmesi medya etiğine sığmazmış.

Neden sığmasın?

Başkaları çatır çatır sığdırıyor pekala!

Elbette, medya etiği önemlidir.

Elbette bir gazetecinin, mesleği dışında iş ve iştigal alanları edinmesi, "suç" değilse de, en azından ayıptır.

Ama bu hassasiyet, neden Ahmet Hakan Coşkun gibi muhalifler sözkonusu olunca depreşiyor?

"Hatırla Ahmet!" diye manşetler atıp, muhatabını güya muaheze eden Yakup Yılmaz, neden örneğin Ertuğrul Özkök'ün dahil olduğu faaliyetler kalemini hatırlamaz, hatırlamak istemez?

Ertuğrul Özkök TÜSİAD üyeliği ve Doğan Müzik Yapım A.Ş ortaklığının yanına sessiz sedasız bir de "Trafik Müşavirliği" görevini ekledi, Milliyet'ten tık yok.

Hadi bunu masum bir "bellek zafiyeti" sayalım.

Şimdi bu değerli gazetecinin (Ertuğrul Özkök'ün), "gazetecilik" dışındaki iş ve unvanlarını sıralıyorum; inşaallah "Yakup'un bellek zafiyetini" giderir de, konuyu manşete taşımasına yardımcı olur.

  • Doğan Holding A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi.

  • Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi.

  • Doğan Müzik Yapım ve Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi ve Hissedarı.

  • Doğan İletişim Elektronik Servis Hizmetleri A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi ve Hissedarı.

  • Doğan Internet Servis Hizmetleri ve Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi ve Hissedarı.

  • Doğan Müşteri Hizmetleri ve Yönetim Merkezi Ticaret Anonim Şirketi Yönetim Kurulu Üyesi ve Hissedarı.

  • Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Üyesi.

  • Aydın Doğan Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi.

  • CNN Türk İcra Kurulu Üyesi.

  • Bağcılar Belediyesi İstişare Kurulu Üyesi.

    Hayır, Ahmet Hakan Coşkun'u savunmuyorum.

    Ayrıca, ortada savunmayı gerektirecek bir "fiil" olduğunu da düşünmüyorum.

    Benim üzerinde durduğum konu, "yargısız infaz"a yeltenen arkadaşların, cürümlerini "medya etiği" lafzıyla meşrulaştırmaları...

    Ahmet Hakan "tanık" bile olmadığı bir davada "suçlu" ilan ediliyorsa, varın siz "canlı hayvan kaçakçılığı sanığı" Ertuğrul Özkök'ün durumunu düşünün.


  • 25 Ekim 2001
    Perşembe
     
    MEHMET E. YAVUZ


    Künye
    Temsilcilikler
    ReklamTarifesi
    AboneFormu
    MesajFormu

    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED